"Korkuyorum desene sen şuna!"

Jungkook, onun ne yapmaya çalıştığını tam olarak anlayamamıştı. Sadece surat ifadesine bakılırsa, eğlenmek istiyor gibi bir hali vardı. Kendisini hafife alması içindeki hırsı beslerken, anlık cesaretle başını salladı.

"Pekala, ben varım."

Taemin sevinçle ellerini çırptı. Barmene bir tepsi içki getirmesini söyledikten sonra Jungkook'u süzmeye başladı.

"Dışardan bakılınca hiç buralarda takılan biriymiş gibi görünmüyorsun."

Jungkook gülümsedi;

"Benim buralarda geçen hayatım, 3 yıl öncesine ait."

Hayatında Jimin henüz yokken, barlardan çıktığı yoktu onunda. Buralarda sabahladığı günlere dönüp baktığında zamanın ne kadar hızlı geçtiğini farketmişti.

Önlerine konan tepsiye ifadesizce bakmaya başladı. Taemin onun önce başlaması için elini uzattığında, içlerinden rastgele bir bardak seçip tek dikişte içmişti. İkinci bardağı olduğu için o kadar acı gelmemişti. Boş bardağı tekrar tepsiye bıraktıktan sonra, Taemin'in içişini izlemeye başladı.

Başta gayet sakin giden bu oyunda işler giderek tuhaflaşmaya başlıyordu. Jungkook eve gitme saatini tamamen unutmuş gibiydi. Kendini içtiği sıvıya, barın loş ortamına ve kazanma hırsına kaptırmıştı.

"Gözlerin solmaya başladı, pes mi ediyorsun yoksa?"

Bu adam sinirlerini bozmaya başlamıştı. İçki yüzünden çalkalanan midesini umursamadan bir bardak daha dikti. Kulağı uğulduyor, kusacak gibi hissediyordu.

Barmenin ikisini gizlice izlediğini farketmişti, belki de bu onu ileri gitmeye zorluyordu. Başı öyle dönüyordu ki, ağzından çıkan kelimelerin mantıklı olup olmadığını bile bilmiyordu.

"B-ben p-pes et-mem!"

Kelimelerinin arasına kaçan hıçkırıkların bile farkında değildi.

"Çoktan kaybettin Jungkook, şu haline bak."

Dudaklarına çarpık bir gülümseme yerleştirdi;

"Kayıp mı etmişim ben?"

Taemin bıkmış bir suratla başını salladığında kaşlarını kaldırdı;

"Aa! K-kayıp etmişim."

Oturduğu yerden ayağa kalkmaya çalıştı. Ayakları uyuştuğu için hareket edemiyordu ve bu durumda dengeyi sağlamak bir hayli zordu.

Sendeleyerek yerden çantasını aldı. Saate bakmış fakat akrep ve yelkovanı karıştırdığı için kaç olduğunu anlayamamıştı.

"Niye ayaklandın Kookie?"

Jungkook etrafına bakındıktan sonra sorar gibi başını iki yana salladı;

"Ben.. bana mı d-dedin?"

Hıçkırıkları arasından konuşmak onu bir hayli zorluyor gibiydi. Kendi sorduğu soruya cevap beklemeyip, bir sürü sarhoş insanın arasından geçip burdan çıkmaya çalıştı. Boğucu ortamın başını daha çok döndürdüğünü hissediyordu.

Çarpıştığı bedenler arada kolunu tutuyor ve onu bırakmamak için ısrar ediyordu. Bir şekilde kurtulacakken, boynunda hissettiği yabancı dudaklar ile titremeye başladı.

Tanımadığı bir adam, onu öpüyordu.

"Bırak beni..."

Sesini yeterince güçlü çıkaramıyordu. Zayıf tını, gürültülü müzikle karışıp öylece yok oluyordu.

Porn Link 2 | JikookWhere stories live. Discover now