-15-

12.6K 1.2K 2.3K
                                    

"Çekim bitmiştir, dağılabilirsiniz."

Yönetmenin komutuyla boğazını sıkan kravatı gevşetip derin bir nefes aldı. Yine yoğun bir yayın olmuştu.

Kahve olması gereken suyundan bir kaç yudum aldıktan sonra gözlerini yumdu ve oturduğu sunucu koltuğunda arkaya yaslandı. Kalkmaya mecali kalmamıştı.

"Hadi Jungkook! Bu gece burda mı yatacaksın yoksa?!"

Namjoon'un ona seslenmesiyle huysuz bir mırıltı çıkardı. Olduğu yerde mayıştığı için kalkası gelmiyordu. Göz kapaklarının üstüne yük binmiş gibiydi sanki, bir anda uykusu gelivermişti. Omzuna dokunan eller ile artık kalkması gerektiğini farketti. İş çantasını masanın altından alıp oldukça rahat olan sunucu koltuğundan kalkarken bir yandan ıslık çalıyordu.

"İşler giderek yoğunlaşıyor..."

Namjoon sıkıntıyla nefes verdi. Jungkook'un aksine uzun yıllardır burda çalışıyordu ve çok daha stresli dönemleri olmuştu, bu yüzden alışıktı fakat Jungkook'un bünyesinin zarar görmesini istemezdi.

"Bundan daha zor yayınların olacak, toparla kendini."

Jungkook ruhsuzca gülümsedi. Elbette bunun düşündüğü kadar kötü olmadığını, çok daha zor zamanların geleceğinin farkındaydı. Set tuvaletine doğru ilerleyip kapıyı ittirdi. Biraz yüzünü yıkarsa kendine gelebilirdi.

Akan sıcak suyun soğuması için yeterli bir süre bekledikten sonra, avcuna doldurduğu suyu yüzüne çarptı. Soğuk su göz kapaklarına değdiğinde istemeden titremişti. Suyu kapatıp aynaya baktı. Uykuya muhtaç gözleri ve saatlerce yayın yapmaktan dağılan saçları pek iyi bir manzara değildi. Ellerini saçlarına geçirip olabildiğince düzeltmeyi denedi. İlk yaptığı gibi olmasa da, az önceki halinden daha iyi görünüyordu. Dişlerini göstererek gülümsemeye çalıştı. Eh, biraz oluyordu. Jimin'in karşısına bu gülümsemeyle çıkacağı için dikkatli olmalıydı. Yorulduğunu görürse, üzülebilirdi.

Saatlerce konuşmaktan dolayı çatallanan sesini bir kaç kez öksürerek düzelttikten sonra tuvaletten çıktı. Namjoon stüdyoyu kapatmak için onu bekliyordu.

"Jin bile senden önce çıktı!"

Jungkook gözlerini devirdi. Birde saat tutuyorlardı. Stüdyodan çıkmadan önce Namjoon'a dil çıkardı. Namjoon elindeki su şişesini fırlatacakken kaçmayı başarabilmişti. Kendi kendine kıkırdadı.

Hava tahmin ettiğinden daha soğuktu, ısınma amacıyla ellerini birbirine sürttü. Gün batımından sonraki saatler keskin bir soğuk kaplıyordu etrafı. Bunu umursamamaya çalışarak yürümeye devam etti. Kendisi gibi işten çıkan mesai arkadaşlarına arada kısa selamlar veriyordu. Temiz havayı derince içine çekti, yorgunluğunun yavaş yavaş azaldığını ciğerlerine dolan oksijen sayesinde farkediyordu. Cebinde titreşen telefon ile duraksadı. Jimin'in aradığını tahmin etmiş ve ekrana bakmadan aramayı cevaplamıştı.

"Alo?"

Tahmin ettiği gibi, arayan kişinin Jimin olduğu cips paketi hışırtılarından belliydi. 

"Goloyor moson Jongkook?"

Jungkook gözlerini devirdi. Hiç bir şey anlamamıştı.

"Ağzındakini bitir öyle konuş."

Bir kaç saniye bekledikten sonra karşı taraftan nihayet ses gelmişti.

"Geliyor musun?"

Saatine baktı. Arayacak kadar geç kaldığını sanmıyordu.

"15 dakikaya ordayım, pencerelerin kapalı ve kapının kitli olduğuna emin ol. Seni seviyorum ve görüşürüz!"

Telefonu aceleyle kapattıktan sonra hızlı adımlarına devam etti. 15 dakikayı aşarsa Jimin kafasından teoriler üretmeye başlayacaktı, hızlı olması gerekiyordu. Üşüyen ellerini ceketinin cebine sokup adımlarını hızlandırdı. Bir an önce eve gidip onu görmek istiyordu. Müzik seslerinin kulağına doluşmasıyla gözlerini sesin geldiği yöne çevirdi. Burada bir gay bar olduğunu yeni farkediyordu. Berbat bir içki kokusu vardı, sigara dumanlarından içerisi belli olmuyordu. Sarhoş insanların midesini yere boşalttığınıda hesaba katınca yüzü istem dışı ekşimişti. Hafif adımlarla geri geri yürüdü. Buradan uzak durması iyi olurdu.

Porn Link 2 | JikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin