57. Bölüm

17.1K 1K 70
                                    

Urfa'ya kızım ve Rojda ile döndüğümde hem kendi aşiretim hem de Yedi Aşiret bizi sevgiyle karşılamıştı. Ama görmek istediğim tek kişi kardeşimdi. Kızımı amcasının kucağına verdiğimde ve onları öyle gördüğümde gözlerimin dolmasına engel olamadım.

"Çok iyi bir baba olacaksın," dediğinde omzuna dokunup sevgiyle bakmıştım ikisine.

"Sen de çok iyi bir amca olacaksın. Unutma, baba yarısısın sen. Ben olmadığımda herkesten koruyacaksın onu."

Gelen hediyelerle kuşatılmıştık. Gören herkes kızımın güzelliğinden bahsediyorlardı. Saçlarını Rojda'ya, gözlerini bana benzetiyorlardı. Her şey güzel giderken bir akşam Cihan Ağa'dan gelen telefonla öğrenmiştim gerçeği. Benim haberim olmadan, Genco'nun düğününden önce kızım için verilen sözü duyduğumda Rojda'ya karşı çok büyük bir öfke belirmişti kalbimde. Zamanla azalsa da yok olmamıştı.

Sanki gerçekten o doğurmuş gibi Roza'yı pamuklara sarıp sarmalıyor, incinmesinden korkuyordu. Onu kucağında kızımla gördüğümde duyduğum vicdan azabı, hissettiğim öfkeye yenik düşüyordu. Uzaklaşıyorduk. Artık ne ona dokunuyor ne de güzel yüzüne bakıp sevdiğimi söyleyebiliyordum. Aramızda aşılması güç olan bir duvar vardı sanki.

Roza dört aylık olduğunda, Rojda onun için hazırladığı odada bebeğimizi yatırmaya başlamıştı. Bir gece yarısı gözlerimi araladığımda, onu yanımda görmediğimde, kızımızın odasında olduğunu bilerek oraya yürüdüm. Duyduğum seslerle kapıya yaklaştığımda Rojda'nın ağladığını fark ettim.

"Baban artık beni sevmiyor, kızım," dediğinde gözlerimi kapadım. Kapının kenarına başımı yasladığımda, Rojda ağlayarak kızımızla konuşmaya devam ediyordu.

"Ben istemedim. Senin benim yaşadığım gibi bir kaosun ortasında büyümeni istemedim. Genco dayın kabul etti o anlaşmayı. O imzalayınca mecbur kaldım. Belki bir yolu bulunur diye ümit ettim. Olmadı kızım. Yapamadım. Büyüyünce sen de kızacaksın bana. Biliyorum. Ama ben seni de babanı da çok seviyorum. Siz benim her şeyimsiniz. Sizden başka kimsem yok ki... Bu kapıdan çıkıp gitsem sığınacağım bir yuvam yok. Ama senin olacak. Ne olursa olsun kollarım seni her zaman saracak."

Beşiğin yanına eğilmiş, sessizce ağlamaya devam etti. Roza çoktan uykuya dalmıştı. Usulca yaklaştım ardından. Belini sarıp, kendime çektiğimde çığlık attı. Tam o anda sağ elimi dudaklarına örttüm. Kızımız kıpırdansa da açmadı gözlerini.

"Sana hâlâ çok öfkeliyim," dediğimde başını omzuma yaslayıp yüzüme baktı. Gözlerinden yaşlar süzülmeye devam ediyordu.

Kendimi kalçalarına yaslayıp beşikle aramda bedenini sıkıştırdım. "Ama seni çok özledim!"

Dudaklarını örten ellerimi tutup, parmaklarıma bir öpücük kondurduktan sonra geri çekti.

"Özür dilerim."

Dudaklarına kapandığımda, elini uzatıp ensemi kavradı. Alt dudağını ısırıp çekiştirirken inledi.

"Senin yuvan benim," dedim dudaklarımız birbirine değerken. "Bugün de yarın da hep ben olacağım!"

Küçük bir hıçkırık koptuğunda, eğilip kucağıma aldım. Başını boynuma yasladı.

"Şimdi seni sevmem lazım. Sonra kaldığım yerden öfkelenmeye devam ederim."

Başını sallasa da yüzünü boynumdan ayırmadı. Odamıza girip, kapıyı kapattığımızda tek istediğim sabaha dek adımı haykırmasıydı.

***

Bir zamanlar benim olan dört kar küresi, Roza'nın beşiğinin üzerindeki raflara yerleştirilmişti. Beşinci ve son hediyesi olan küreyi ise kardeşime, Bevar'ıma hediye etmiştim. Onun hakkıydı. Gözleri dolu dolu almış ve sessizce bağrına basmıştı. Konakta, onun babamın oğlu ve öz kardeşim olduğunu öğrendiğim andan sonra bir daha ne annemle ne de babamla ilgili tek kelime etmişti. Urfa'ya geldiğinde gizlice babamın mezarına gittiğini bilsem de sesimi çıkarmamıştım.

Şimdi, Rojda'nın uzattığı kutunun içinde gördüğüm kar küresine bakıyordum.

"Doğum günümü kutlamadığımı biliyorsun, sevgilim. Üstelik bugün o gün değil."

Sözlerimin ardından heyecanla ellerini çırpmıştı. Küreyi işaret edip gülümsedi.

"Bebeğimizin sana ilk hediyesi."

Yanımdaki pusette oturan kızıma baktım.

"Roza'nın mı?" dediğimde gözleri dolarak ellerini karnına koydu.

"Hayır, bizim bebeğimizin!"

Şaşkınlıkla doğruldum yerimden. Elimdeki kar küresini düşürmek üzere olduğumun farkında dahi değildim.

"Ha... Hamile misin?"

Başını sallayıp, ellerini uzattığında, küreyi masaya bırakıp kollarıma aldım. Avlunun ortasında, onu döndürmeye başladığımda yıllar sonra konakta kahkahalarım duyuldu. Güzel kızım Roza'ysa anlamasa da heyecanla ellerini çırpıyordu.

***

Bir mucize gerçek olmuştu. Doktora gittiğimizde şaşkındı. Rojda'nın durumu ve alınan tedbirlere rağmen bebeğimiz can bulmuştu rahminde. Gebeliği boyunca yatmak zorunda olması Rojda'yı üzse de bebeğimiz için razı gelmişti.

Bebeğimiz doğana dek, Rojda'nın bakımını onun için tuttuğumuz yardımcı üstlenmişti. Rojda'nın kızım Roza'ya olan sevgisini yitirmesinden içten içe korkuyordum. Ancak korktuğum gibi olmamıştı.

Rojda ve benim kızımız doğduğunda adını kendisi seçmişti. Güneş batarken doğduğu için adını Rozerin olarak seçtim. Sevdiğim kadının parçasını kucağıma aldığımda, bacaklarıma tutunan Roza'yı da eğilip diğer kolumla sardım. İki özüm, iki kızımı da öptükten sonra şükrettim. Hayal dahi kuramadığım şey gerçek olmuştu. 

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Nov 12, 2023 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

GÜNAHKAR (Yedi Aşiret Serisi - I)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin