56. Bölüm

15K 1.2K 79
                                    

Geldik demişti. Aklıma gelen ihtimalle başımı salladım. Mümkün olamazdı böyle bir şey.

"O... Benim bebeğim mi?" Elimi dudaklarıma örtüp gözlerimi karnına diktim.

"Bizim bebeğimiz," dediğinde dizlerimin üzerine bıraktım kendimi.

Yanıma yaklaşıp benim gibi karşıma çöktü. Gözlerindeki yaşları silerken, "Urfa'ya geldiğim o gece sarhoştun. Sabaha kadar seviştin benimle. Defalarca onun, Rojda'nın adını fısıldadın kulağıma. O sabah sen uyanmadan çıkıp gittiğimde içimde senin parçanı taşıyormuşum meğer. O kadının adamları beni vurduğunda bebeğimin öldüğünü söylediler. İnandım. Ama yaşıyormuş, bırakmamış bizi!" dedi.

Elimi tutup karnına yasladı. "Seni çok bekledik."

Gözlerimi gözlerine kenetledim. "Neredeydin şimdiye kadar? Neden bana haber vermedin? Neden söylemedin?"

"Amerika'daydım. İzimi kaybettirmem gerekiyordu. Eğer kalsaydım beni ve onu yaşatmazlardı."

"Kim?"

"Beyaz Uluhan. Beni kaçıran da bebeğime zarar veren de oydu."

Ayağa kalkıp haykırdım. "Ne zaman insanlara zarar vermekten vazgeçecek bu kadın? Ne zaman layık olduğu yere, cehenneme gidecek?"

"Ah!" Bade'nin acı dolu sesini işittiğimde ona döndüm. Yanında diz çöktüm. "Ne oluyor? Bade? İyi misin?"

"Geliyor! Bebeğimiz geliyor!"

Etrafa baktım. Öylesine ıssız bir yerdeydik ki... Ne yardım edecek bir insan ne de yakınlarda başka bir ev vardı. Onu kucağıma alıp arabaya yürüdüm.

"Seni hastaneye götüreceğim!"

"Çok uzak! Burada bir ebe kadın varmış! Ah! Ona götür beni!"

Arabanın arka koltuğuna bırakıp direksiyona geçtim. Hızla hareket ettirip köye sürdüm. Biraz yol gittikten sonra gördüğüm ahşap tabelayı gördüğümde direksiyonu kıvırdım. Evin önünde durup indim. Bade'yi kucağıma alıp kapıya koştum.

"Ebe kadın! Ebe kadın!"

Açılan kapının ardından görünen yaşlı kadın başını kaldırdığında yüzünde gördüğüm yara izi ile sendeledim. Oydu. Annemin öldüğü o gün kardeşimin doğmasını sağlayan kadındı. Yıllar önce gördüğü o küçük çocuğun ben olduğumu anlayamasa da ben onu tanımıştım. Tülbentini bağlamak için uğraşan ellerini savurdu.

"Geç içeri! Çabuk!"

Kollarımda kasılan Bade'nin varlığıyla kendime geldim. Gösterdiği odadaki yatağa hızlıca yürüyüp, bıraktım titreyen bedenini. Sürüklenircesine odadan çıktığımda ebe kadına açıklama yapmaya çalışıyordum.

"Kimse bilmemeli! Ne benim burada olduğumu ne de o bebeği!"

Kadın birkaç anlamadığım söz söyleyip içeriden çıkan genç bir kadınla odaya girdi. Ben de hemen kardeşimi aradım.

"Bevar! İnanması çok güç biliyorum ama... Ben baba oluyorum! Bade içeride ve benim bebeğimi doğuruyor!"

Verdiğim haberin ardından Lalezar ile hemen yola çıkacaklarını söyleyip telefonu kapamıştı.

Saatler ardı ardına akarken Bade'nin çığlıkları kesilmek yerine artıyordu. Odaya girip çıkan kızın taşıdığı sular etrafa saçılıyordu. O an yıllar önce yaşadıklarım gözlerimin önünde belirdi.

Konaktaki o odadan taşan annemin çığlıkları ve odaya suyla bez taşıyan kadınların telaşlarıyla sarmalandım. Bekleyen adam babam değil, bendim. İçerideki kadın annem değil, Bade'ydi. O bebek benim bebeğimdi.

GÜNAHKAR (Yedi Aşiret Serisi - I)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin