"Ah evet doğru, söylemişti. Tamamen unutmuşum" Dedikten sonra kendi kendine mırıldandı. Hayır akıl mı bırakıyorlar ki unutmayayım.

"Kim dayı?"

"Kim kim?"

"Sende akıl bırakmayan kim?"

"Ne saçmalıyorsun sen Melek!"

"Yok yok var sende bir haller ama hadi hayırlısı"

"Hadi Melek hadi işinin başına!" Dayısı eğer bu konuyu bu kadar kapatmaya çalışıyorsa demek ki vardı aklını alan birileri, aslında bu bütün ailenin uzun zamandır beklediği bir haberdi, özellikle de Hanife hanımın. Melek dayısını sinirlendirmemek için daha fazla uzatmadı bu konuyu, yüzüne taktığı en sevimli gülümsemesiyle elini bir asker gibi başına götürdü.

"Emredersiniz efendim" Deyip odasına gitti. Eğer varsa bir şeyler yakında kokusu çıkardı nasıl olsa.

Leyla o ilk şoku üzerinden attıktan sonra evinin temizliğini yapmış ve kendisini bir yorgunluk kahvesiyle ödüllendirmişti. Tam o sırada çalan kapı irkilmesine sebep oldu. Bu gün kimseyi beklemiyordu kim olabilirdi ki. Bu düşüncelerle kapıyı açtığında gördüğü kişilerle kocaman gülümsedi.

"Nergis anne, Ali hoş geldiniz" Dedikten sonra sıkı sıkı sarıldı ikisine de, uzun zamandır görmediği için özlemişti özellikle de kardeşinden ayrı tutmadığı Ali'yi. Biraz hoş beş ettikten sonra Ali asıl konuya girdi.

"Biz yokken neler olmuş öyle abla?"

"Hiç sorma Ali, hiç hatırlatma, o kadar kötüydü ki"

"Evet Ziya abiyle konuştum, neyse ki kazasız belasız kurtulmuşsunuz"

"Öyle ya, tam zamanında yetiştiler, yetişemeseler neler olurdu düşünmek bile istemiyorum"

"Neyse boş ver sen onları da Selçuk senin sayende burada kalmış" Muzip bir gülümsemeyle söylediği bu sözler üzerine Leyla da gülümsemesini engelleyemedi.

"Eh biraz öyle oldu"

"Biraz mı, esip gürlemişsin resmen"

"Hiii yoksa adamlar mı konuşuyorlar, ay gerçekten de rezil ettim adamı" Diye dövünürken Ali kahkahaları eşliğinde durdurdu onu.

"Yok yok onlar konuşmazlar, ben Ziya abiyle konuştum merak etme"

"Ay iyi bari, öyle bir sinirle kalktım ama biraz ileri gittim galiba. gerçi hak etmedi değil hani" Bu sözlere kahkahalarla gülen Ali biraz durulduktan sonra konuşabildi ancak.

"Boş ver sen, o Kaf dağında gezen burnunu arada yerden toplaması iyidir" Leyla hafif bir gülümsemeyle cevap verdi

"Aman, o hiç düşürür mü o burnunu, merak etme yine son sözü söyleyip öyle gitti ağam" Dedi dalga geçer bir tonda ama Ali'nin verdiği cevapla ateş bastı yüzünü.

"Eeee öyle ağaya da senin gibi hanım ağa yaraşır" Deyip yine bastı kahkahayı. Şimdiye kadar hiç konuşmamış olan Nergis anne hiç hoşuna gitmeyen bu duruma bir son vermek istedi.

"Leyla!"

"Efendim Nergis anne"

"Bana evi gezdirir misin kızım?" Ali geride kalır mı, kalamadı tabi

"Evet ya evi gezmedik biz değil mi?" Dedi neşeli bir şekilde ama annesinin uyarır tonda sözleri ile gülmesi yüzünde soldu.

"Ali! Sen dışarıda ki adamlarla konuşmayacak mıydın?" Öyle bir niyeti yoktu Ali'nin ama annesinin sözleri, kaybol, bizi Leyla ile yalnız bırak demekti.

Aşk'ı kıyametHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin