29 🌸 keşke, şakaydı diyebilsem 桜

Start from the beginning
                                    

Rae Yun ikilinin sohbetini dışarıdan izlemeye devam ederken Hee Chan ona dönerek elini sıktı ve kısa bir tanışmanın ardından bakışlar tekrar günün bombası Sujin'e çevrildi.

"Uzun zaman oldu gerçekten." dedi Hee Chan ilk zamanlarını hatırlarken. Barınakta azımsanamayacak kadar çok vakit geçirmişlerdi. "Nasılsın?"

Sujin kucağında birleştirdiği ellerine verdiği bakışlarını genç adamın ışıltılı gözlerine çevirirken, ondan gizleyemeyeceği bu gerçek için açıkçası büyük utanç duyuyordu. "İyiyim." dedi zorlandığını belli etmemeye çalışarak. "Ya sen?"

"Ben de iyiyim." dedi kafasını sallarken. "Ama sen pek de öyleymiş gibi durmuyorsun." diye ekledi. "Seul'e üniversite için mi geldiniz?"

"Evet."

"Ama bir şeyler ters gitti..." Önündeki dosyayı inceleyen Hee Chan, gözlüklerini işaret parmağıyla düzeltip derin bir nefes verirken mütereddit bir ifadeyle, "Hamile olduğunu biliyorsun değil mi?" diye sordu.

Şimdi, boğazındaki o derin sızıyı daha güçlü hisseden Sujin, genç doktorun siyah gözlerine sabitlediği gözlerini ürkekçe kaçırarak, "Evet." diye yanıtladı. "Biliyorum." İkinci kez başkasından duyduğu bu bilgiyi hazmetmek oldukça zorluyordu bünyesini. Hata ihtimali olmasını dilerken, tekrar ve tekrar doğrulanıyordu bu gerçek zihninde.

"Bana düşmez ancak..." diye söze başlayan Hee Chan, dosyada herhangi bir baba ismi göremediğinden devam etmek zorunda kaldı. "Babası... Biliyor mu?"

Rae Yun, arkadaşının acıyla kasıldığını bembeyaz olan teninden anlayınca daha fazla sükunetini koruyamadı ve cevabı kendisi vermek istedi. "Henüz bilmesini istemiyor."

Sujin'e sabitlediği şefkatli bakışlarını tekrardan önündeki dosyaya ve ardından bilgisayarının parlak ekranına çeviren doktor, "Peki." dedi. "O halde tahlil sonuçların ve geçireceğin bu süreçte karşılaşacakların hakkında biraz konuşalım Sujin."

Beyaz duvarlarla kaplı, ultrason yatağı ve doktor masasından oluşan bu küçük odada daraldığını hissederken birazdan duyacağı şeylerin korkusuyla kaplanıyordu kalbi. Başını olumlu anlamda sallarken titreyen bacağı ritmik bir şekilde beton zemine vuruyor, sıkışan göğüs kafesinin altındaki boş midesi herhangi bir yiyeceği kabul etmese dahi, hakkı varmışçasına bulanıyordu.

"Kan değerlerin çok düşük." diye söze başlayan Hee Chan, durumun vaziyetinden pek de memnun gözükmüyordu. "B12 dahil çoğu vitaminin normal değerlerinin fazlasıyla altında. Belli ki düzenli beslenmiyorsun, vücudun hızla direncini kaybediyor. Çok çabuk hastalanabilir ve ne yazık ki daha da ileride, bu hastalıklarla mücadele edemeyebilirsin." Şimdi bakışlarını monitörden genç kıza çevirirken derin bir nefes verdi. "Durum ciddi Sujin. Sağlıksızsın. Hamilesin ancak vitaminlerin kendine bile yetmiyor. Zamanla bebek sahip olduğun o kısıtlı vitaminleri bile tüketecek."

Annesi öldüğünden beri Sujin düzensiz besleniyordu. Öğünlerini atlıyor, besleyici şeylerden uzak durup ona hiçbir katkı sağlamayacak besinlere yöneliyordu. Bunun nedenlerinden biri, eksik hissedişiydi. Kalbinden kaybolan her bir parçayla sağlığını da yitirdiğini düşünüp yemeklere küserdi. Diğer sebebiyse, inatçı kişiliğiydi. Babası ağzına tıkıştırmaya çalışsa dahi itinayla uzak durduğu o tüm gıdalara öyle bir direniyordu ki, bir süre sonra babası dahi bu sonuçsuz çabadan vazgeçiyordu. Şimdiyse, tüm bu olanların ardından beslenme diye bir şey kalmamıştı ortada. Bir hafta içerisinde hızla verdiği dört kilo yüzünden, hem kendisini hem de karnındakini riske attığının farkında değildi.

Hee Chan, tükenmez kalemiyle aldığı notlara bir yenisini eklemeden önce Sujin'e döndü. "Farkında olmadan uyuyakaldığın oluyor mu?"

Geçmişindeki küçük detayları hatırlamaya çalışan Sujin, kafasını tereddüt etmeden sallarken bunu sıklıkla yaptığını biliyordu. Bir yerlerde sızıp kalması, ardından her yanı tutulmuş halde uyanması yeni bir durum değildi.

cherry blossom | pjm Where stories live. Discover now