27 🌸 ayrılıklar, hep bir başlangıç 桜

Start from the beginning
                                    

"Jinnie-ah." diye seslendiğinde kafamı gömdüğüm kupadan kendimi çekerek ona döndüm. "Bu zamana kadar kararlarına hiçbir zaman karışmadım, karışmam da. Hayatının iplerini daima senin eline vermemdeki amacım yaşayarak görmeni istememdendi. Bundan da hiçbir zaman pişmanlık duymadım zaten."

Lafı nereye bağlayacağını bilmiyordum ama olasılıklar beni ürkütüyordu. Elimdeki kupayı birkaç tarım dergisinin olduğu masaya bırakırken babamın buruk bir gülüşü yerleştirdiği yüzüne baktım dikkatlice. "Bir şey mi oldu baba?" diye sorduğumda derin bir iç çekti.

"Hayallerinin olduğunu, sevdiğin insanlarla birlikte olmak istediğini ve bu uğurda katlandığın her şeyi biliyorum kızım. Bu nedenle kararın ne olursa olsun sana saygı göstereceğim."

İçime yığılan kötü hisleri bastıramazken kendimi ağlamamak için zor tutuyordum. Ne için karar vermemi istediğini anlayamamam bir yana, dolambaçlı konuşması işi daha da yokuşa sürüyordu. "Baba-" diye söze başladığımda eliyle beni durdurarak devam etti.

"Amcanın durumu tahmin ettiğimizden çok daha kötü. Lojistik şirketiyle girdiği ihaleyi kaybetmiş ve iki büyük şirkete yığınla borçları var. Hissedarlarının ikisi vergi kaçakçılığından hapsi boylamış. Kısacası iflasın eşiğindeler." Sol elini kırlaşmış saçlarının arasına götüren babamı ikinci kez bu kadar çaresiz görüyordum. Annem öldüğünde de böyleydi. Ne yapacağını bilemiyor, tutunacak bir dal ararken benim boğuluşumu çaresizce izliyordu. "Ona tek yardım edebilecek kişi benim. Güvenebileceği kimse kalmamış, tüm ailesi tehlikede ve o çok yaşlanmış Jinnie. Ben de bu yüzden ona yardım etmeye karar verdim."

Kalbim bir anda kaskatı kesildiğinde ayaklarımın altındaki zeminin şeffaflaştığını ve benim de sonu gözükmeyen bir boşluğa düştüğümü hissettim. Ne diyeceğimi, nasıl karşılık vermem gerektiğini bilmiyordum. "Yani, Amerika'ya mı gideceksin tekrar?" diye güçlükle sorduğumda gözlerim dopdoluydu. Bu durumdan nefret ediyordum.

"Eğer istersen," dedi uzanıp boştaki elimi tutarken. "Birlikte gideriz. Orada yeni bir başlangıç yapar, iyi bir sanat okulunun seçmelerine katılırsın."

İğrenç hissediyordum. Tek kelimeyle iğrenç.

"Ama olur da istemezsen karşı çıkmam Sujin." Tuttuğu elimi daha da sıkarak güven veren gözleriyle bana baktığında gözyaşları çoktan yanaklarımdan süzülüyordu. "Seul'de kalabilirsin. Seçim senin."

Bana yaptığı seçim hiç adil değildi. Onu bırakmak istemiyordum. Ailemin son hatırasını kilometrelerce öteye tek başına yollamak benim için çok zor olurdu. Fakat burayı nasıl bırakacaktım? Hayallerimi, anılarımı, arkadaşlarımı ve Jimin'i? Tekrardan bir ayrılıkla nasıl baş edebilecektim? Yapamazdım ki ben. Hele ki sonu görünmeyen bir ayrılık ne hale getirirdi beni, baş edemezdim ki.

"Baba..." diye söylenirken boştaki elimle yanaklarımdan gözyaşlarımı siliyordum beceriksizce. Kalbim öylesine çok ağrıyordu ki ağzıma yerleşen fındıklı kahve tadından nefret etmiştim.

"Rae Yun ile birlikte ev tutabilirsiniz." dedi babam gülümsemeye çalışarak, iri kahverengi gözleri soluktu. "Seçmeleri kazanamasan dahi sakın pes etme. Arada vaktin oldukça benim yanıma gelirsin, ben de sürekli ziyaret ederim seni. Dayanamayacak hale gelirsen, ya da kararını değiştirirsen de Amerika'da yeni bir başlangıç yapmak için geç kaldığını düşünme sakın."

Şimdi hıçkıra hıçkıra ağlarken onun çoktan kabullenişi, benim parçalarımın çiçeklerle birlikte yok oluşu gibi mahvetmişti ruhumu. Masanın etrafını dolaşarak ona kocaman sarılırken hayatımın hiçbir zaman rayında gitmeyişi, kaderimin bahtsızlığını gözler önüne serdi bir kez daha. Mutluluğa kavuştuğum anda, feda etmem gereken şeylerle karşılaşıyordum. Bırakmam gereken insanlarla, anılarla ve en çok da mutlulukla. Belki de hepsinin sorumlusu kötü alın yazısı değil de, benim bencil olamayışımdı kim bilir. Kendimi düşünmeyip kararlar veremeyişim, yanımda kalmasını istediğim kimseyi yanımda tutamayışım, aynı şeyleri tekrar tekrar yaşayışım, bencil olamamamdandı. Belki de tüm suç kiraz çiçeklerinindi. Onların kısa ömürlerinin kaderime aksedişindeydi.

cherry blossom | pjm Where stories live. Discover now