Bölüm 44: 'Burada İşler Üç Şekilde Yürür!'

Mulai dari awal
                                    

Tatlı uyarımın ardından Recai Amca, hızla penceresini kapatıp üzerine bir de perdesini çekerken bense rahat bir nefes alarak apartmandan içeri girdim.

"Nazar, nazar" dedi, o anlarda bir grup gün arkadaşıyla merdivenlerde beliren alt komşum şen dul Ümmühan Hanım. "Nazar çıktı Denizciğim. Bir anda böyle ünlü falan olunca tabii, kaldıramadın. Kıyamam sana..."

Gülümseyerek Ümmühan'a döndüm:

"Nazara, göze, yok efendim büyüye, bağlamaya falan pek inanmıyorum Ümmühan Hanım. Şayet böyle şeyler olsaydı, şimdiye kadar kim bilir kaçıncı evliliğinizi yapmış olurdunuz. Malum, bahtınızı açtırmak için koca İstanbul'da kapısını çalmadığınız tek bir falcı, büyücü kalmadı."

Özgürlüğüme kavuştum ama sanki biraz fazla mı kavuştum? Tüy gibiyim, nazarlardan saklasın Tanrım!

Şoka girmiş suratıyla Ümmühan'ı geride bırakarak dairemin önüne geldiğimde, bu kez üst komşum Saadet Hanım'in sesini duydum. Eşi Fahrettin ve dört azmanıyla birlikte merdivenleri gümbür gümbür inen Saadet'in kendisi gelmeden gürültüsü geliyor, kuşkusuz böyle çok daha korkunç görünüyordu.

"Ay Denizciğim" dedi Saadet, adımın sondan ikinci harfinde bulunan 'i'yi uzatarak. "Vallahi-..."

"Saadet Hanım..." diye çıkışa hızlıca böldüm sözünü. "Baştan söyleyeyim, eğer hapisli mahpuslu, inceden laf sokmalı, alttan alttan iğnelemeli şeyler söyleyecekseniz hiç zahmet etmeyin. Çünkü bugün dilimi fabrika ayarlarına döndürdüm ve daha birkaç dakika önce aklınca benimle alay ettiğini sanan Ümmühan Hanım'a bir türlü kısmetini açtıramayan bir koca meraklısı olduğunu söyleyip Recai Amca'yı ise pencereden aşağı atmakla tehdit ettim... Şey, yani sanırım bugün bana laf sokmak için pek doğru bir gün değil."

"Aaa..." Saadet elektro şoka maruz kalmış gibiydi. "İki gün hapis yattı, huyu suyu değişti kızın..."

Saadet cephesinden bir anda üçüncü tekil şahıs seviyesine indirgenmiş olmanın verdiği hoşnutlukla anahtarı çevirip evime girdim.

Fakat içeri adım atar atmaz yüzümdeki hoşnutluk hayal kırıklığına dönüştü. Salonumun orta yerinde iki kolunu iki yana açmış halde beni kucaklamak üzere beklediğini düşündüğüm bir adet Yağız 'yabancısı'nın yerinde yeller esiyordu.

Sıradan bir ilişkide olduğu gibi 'eve gelmemiş olan sevdicek kişisi' için 'mesaiye kalmıştır, trafiğe takılmıştır' gibi argümanlarla içimi rahatlatamadığımdan veya 'neredesin canım? He, tamam eve gelirken iki ekmekle bir kilo yoğurt al' tandanslı telefon aramalarıyla merakımı gideremediğimden televizyonu açma ihtiyacı hissettim.

Ne bileyim, belki polisten kaçarken ya da bir yerlere bomba düzeneği yerleştirirken, ucundan köşesinden kameralara yakalanmıştır benimki... Ne de olsa, emojilerle değil, 'flaş flaş flaş' haberleriyle irtibatta kalan bir çiftiz!

TV / AÇ

"Emniyet içerisinde kurulan özel bir ekip Gazeteci Deniz Doğanay'ın evinde bulunan ve Redkey kod adlı şahsa ait olduğu iddia edilen çantanın şifresini açmayı başardı(?) Fakat çantanın içinden Doğanay'a ait kişisel eşyaların çıkması üzerine, gazeteci üzerindeki şüpheler ortadan kalktı. On gündür haksız yere cezaevinde tutulduğu ortaya çıkan Deniz Doğanay, bunun üzerine çıkarıldığı ilk mahkeme tarafından hakkındaki suçlamalar düşürülerek beraat ettirildi."

Değiştir.

"Basın susmayacak! Basın yazacak! Bu milletin makus talihini-..."

Değiştir.

Kırmızı AnahtarTempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang