Efta

1.2K 144 33
                                    

Hikayeye başlmadan sizlere bir açıklama yapmak istiyorum. Ve bu açıklamayı herkes için yaptığımı belirtmek istiyorum.Biliyorum bölümler kısa ve geç geliyor. Günlük hayatımı geçip size neden geç geldiğini kısaca açıklayayım 120 kişinin gördüğü hikayenin 15-20 beğeni alması benim gözümde adil değil. Tamam aynı eş değerde gitmesin ama bir gram yakın olsun. Ve bu şekilde yazmaya istekli olmalıyım. Hayalet okuyucular size sesleniyorum umarım bu yazıyı okuyorsunuzdur. Tek bu hikaye için değil diğer bütün hikayelerime hatta diğer yazan arkadaşları bir düşünmenizi istiyorum. Umarım kendimi açıklayabilmişimdir. Ya da siz anlamışsınızdır. Şimdi hikayeye devam ediyorum. Umarım sizi tatmin eden bir bölüm olur ve okunacak uzunluk ve değerde olur. Teşekkürler :)

                               7
Jimin gideli 2 saat olmuştu. Bütün işlerimi bitirip odama gireli bir saat olmuştu. Ve hala çıkmamakta ısrarlıydım. Eve gelen Yoongi'nin sesini duyabiliyordum. Yarı zamanlı işinden dönmüş olmalıydı. Ayna da kendime bakıp dışarıya doğru kapıdan kafamı çıkardım. Koridor boştu. Direk banyoya doğru koşmaya başladım. Orada unuttuğum eşyaları alıp çıkmalıydım. Tek toparlamadığım yerde orasıydı. Arkama bakıp son içeriye girecekken çarptığım beden ufak bir inilti çıkardı.
"Ups üzgünüm."

Yoongi!? "Özür dilerim. İçeride eşyalarım vardı da?" Arkasına baktığımda içerisi temizdi. "Ben hallettim merak etme. Ve bir daha sakın o kadar içme Seok Jin. Ciddi söylüyorum. Bir sıkıntın varsa bana anlatabilirsin. Tamam mı?"
Bu konuya niye girdi ki bir anda.
Kafamla onayladım. Daha ne kadar utandırmaya devam edebilirdi ki? "Bu gece dışarı çıkacağım. Haberin olsun?" Hızla yanından ayrılarak odama gittim. Yüzünü görmeye devam ettikçe daha çok utanıyor ve ne yapacağımı bilemiyordum. Kitabımı açıp notlarımı gözden geçirdim. Birkaç saat bununla ilgilenirsem kafam dağılır gibi geliyordu.

Saat 7.00 olduğunda masadan kalkıp üstümü değiştirmeye yöneldim.  Bu gece sadece biraz yürümek ve kafamı boşaltmak istiyordum. Bu yüzden direk rahat kıyafetler giydim. Çıkışa doğru hızla gidip kapıyı çektim. Yoongi ile cidden karşılaşmak istemiyordum. Yaptığım saçmalığın ne kadar kötü olduğunu düşünmeden kendimi alamıyordum. Bir süre koşu yaptım. Yorulana kadar koştum. Bu vücudumu kendime getirme şeklim gibi birşeydi. 3 saat sonra saatime baktığımda çok gecikmiştim. Biraz daha bankta oturup eve doğru yürümeye başladım. Hava fazla soğumuştu. Ve gökyüzünde bulutlar fazlasıyla bir araya gelmişlerdi. Kapıya geldiğimde şifreyi girdim. Kapı açılmayınca şaşkınlıkla kapıya baktım. Gökyüzündeki yağmur bulutları artık su kaçırıyordu. Ceplerimi karıştırdım ama hiçbir şekilde anahtarımı bulamıyordum. Galiba evde unutmuştum. Kapıyı anahtarla kilitlediklerine inanamıyordum. Kollarımı kendime sürtüp ısıtmaya çalıştım kendimi etrafı dolansam mı? Acaba beni duyarlar mı?
Kapıyı tıklatmaya başladım. Zili çaldım...
Neredeyse evi yıkacaktım. Yoongi'yi geçtim. Ji Woon neden duymuyordu? Telefonumu çıkarıp Jimin'i aradım. Koca bir boşluk sesinden başka bir ses gelmiyordu. Nerede kalacaktım.

"Jimin: Evde misin? Yurda gizlice girme şansım kaç?"

10 dakika sonra yağmur yağmaya başlamıştı. Kuru olan bedenim hafiften ıslanmaya başlamıştı. Bu nasıl talihsizliktir. Jimin mesajıma da cevap vermemişti. Sinirlenerek kapıya tekme attım. "Ne zaman yanımda oldunuz ki?!" Kapının kenarına geçerek kapüşonumu iyice kafama çektim. Kapıya dayanarak kendimi ayakta tutmaya çalışıyordum. Kapıya vurmaya tekrar başladığımda diğer yandan sesleniyordum.
"YOONGİ!"
Kapıya vurup duruyordum. Ama bir türlü sesimi duyuramıyordum. "Biri kapıyı açsın! Yalvarıyorum!" Yağmurun şiddeti o kadar hızlıydı ki! Evin arka tarafına gitmeye karar vermekte geç kalsamda küçük bodrum penceresini aramaya koyuldum.

"Bu sırada arkaya yönelen bedenin arkasından açılan gri kapının ardındaki beyaz beden boş sokağ baktı. Kollarını birbirine sürterek sesin geldiği yönü bulmaya çalıştı. Ama kimse yoktu."

Bodrum pencerisini gördüğüm an yere çöküp yağan yağmurun altında gözlerimi kırpıştırdım. "Hadi Seok Jin bunu yapabilirsin." Dirseğimi iyice sıkıp pencereye geçirdiğimde yanıt alamadım. Ama kolum çok acımıştı. Gözlerime giren yağmur suyunu takmadan birkaç kez cama geçirdim.  Sonuncusunda sonuç aldığında kolum büyük bir acı ile yanmıştı.
"Ah-" sesi dudaklarımdan dökülmüştü. Pencere benim geçebileceğim büyüklükte olduğu için mutlu oldum. Bu gece tek mutlu olabileceğim şey buydu. Koluma tekrar baktığımda kazağımda gördüğüm kırmızılıklar fazla gözüküyordu. İçeri girdiğimde pansuman yaparım. Ayağımı içeri atıp bodrum katının sıcaklığı ile bile mayışan bedenimi yere attım. Kalkamayacak kadar bitkindim. Göz kapaklarım dirençle kapanıyordu.
"Yoong-" sesim fısıltılı bir şekilde çıkmıştı.
"Belki de burada dinlenmeliyim... sadece birkaç dakika kestirsem yeterlidir."

Gözlerimi kapatıp bedenimi kendime doğru çektim. Bu ısınmamı sağlardı. Bir yere kadar...

Bölüm Fake Love'un yeni versiyonu ile çıktı

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Bölüm Fake Love'un yeni versiyonu ile çıktı...
Bölüm Sonu❤️

friend? * yoonjinWhere stories live. Discover now