a'

3.7K 207 600
                                    


Değişmeyecekti.

Senin için hiçbir şey değişmeyecekti.

Ama yine de yazdım/yaptım.

Çünkü benim için çok şey değişecekti.

Elimdeki telefonumun ekranına boş boş bakıyordum. Duvar kağıdımın neredeyse her noktasını ezberleyecek kadar hem de. Saat 20.53'tü. Yani tam yarım saattir böyle duruyordum. Bu yarım saati oyun oynayarak, sosyal medyada amaçsızca gezinerek ve eski mesajlaşmaları okuyup gülerek geçirmiştim. Artık gerçekten bir şeyler yazmam gerekiyordu ama ne yazacağımı bilmiyordum.

Ah, ne yazarsam yazayım kesin pişman olacaktım. Ama artık içimde tutamıyordum. Sadece, bilsin istiyordum.

Bilmesinin ne gibi bir etkisi olacaktı ki? Onu da bilmiyordum. Ne istediğimi bilmiyordum. Ne yapmasını istediğimi bilmiyordum.

Ona neye güvenerek yazacaktım, bilmiyordum.

Benim gibi özgüveni yerlerde sürünen bir kız neye güvenebilirdi ki kendine bile güvenmezken?

Saldım çayıra, mevlam kayıra atasözüne uyarak derin bir nefes aldım ve yavaşça yazmaya başladım. O kadar yavaş yazıyordum ki mesajı. Yazmam yaklaşık bir dakikayı bulmuştu hatta.

?: Burn without fire.

Harika bir başlangıç, devam et.

?: Ne demek olduğunu biliyor musun?

Bilmiyorsundur, çünkü İngilizce'yi pek sevmiyorsun.
İngilizce şarkılar dinlemeyi de. Galiba senin sevmediğin bazı şeyler hoşuma gidiyor.

İki dakikada çocuğu İngilizce özürlüsü ettim, bravo.

?: Ateşsiz yanmak demek.

?: Bunu gördüğümde aklıma sen geldin. Çünkü,

?: seni sevdiğimden beri böyle hissediyorum.

?: Görünürde ateş yok ama yanıyorum.

?: Seni gördüğümde, adını duyduğumda, seni düşündüğümde...

?: Hep böyleyim.

?: Bu bir klişe değil.

?: Bu senin sebep olduğun şey.

?: Biliyor musun?

?: Ben ateşten korkuyorum, ateş yakamıyorum ya da ona yaklaşamıyorum.

?: O yüzden mi ateşsiz yakıyorsun beni?

?: Eğer öyleyse, eğer sen bilmeden de olsa beni düşünüyorsan...

Gözlerim dolduğunda başımı yukarıya doğrultup boğazımdaki yumrunun geçmesini bekledim.

?: Ah, düşüncesi bile mutlu ediyor.

Oysa ağlıyordum.

?: Düşüncesi bile seni daha çok sevmeme yetiyor.

?: Belki de sen, içince yakan bir zehirsin.

?: İstemeden veya isteyerek, seni tattım.

?: Biliyor musun?

?: Zehir olmana rağmen çok tatlıydın.

?: Belki de ilk başta buna aldandım.

?: Ama sonra yakmaya başladı zehir, tadı acılaştı.

Ama bitter çikolata gibi bir acı. Güzel bir acı. Çikolatayı çok yiyince yakar, bitterin de tadı acıdır. O zaman bitter çikolata?

?: Buna rağmen devam ettim.

?: Canım yanıyordu ama devam ettim.

?: Ve sonra tüm vücuduma dağıldın.

?: Sen artık her yerdesin.

?: İstisnasız her hücremde adın yankılanıyor.

?: Tesadüf diye bir şey yoktur.

?: Ki olsaydı da adının Yankı olması tesadüf olamazdı.

Titreyen parmaklarım yüzünden yazarken oldukça zorlanıyordum. Beni şu an şöyle hayal edebilirdiniz; pür dikkat ekrana bakan, bütün vücudu karmaşık duygularla titreyen, camı açıp avazı çıktığı kadar bağırmak isteyen bir kız.

Sanki beni görüyormuş gibi hissedip yüzümü yastığa bastırdım.

Söylemiştim.

Daha doğrusu yazmıştım.

Ben.

Yazdıklarımı görünce ne olacaktı, hiçbir fikrim yoktu.
Sadece tek bir şey biliyordum. Pişman olacaktım. Kesin pişman olacaktım.

Hatta şimdiden olmaya başlamıştım.

En büyük pişmanlığım sensin, aynı zamanda en sevdiğim.

Sayfayı mı kaydıracaksın? Yapacağın bu hareket kaderini değişti-

burn without fireHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin