16 🌸 kalp yorgunluğumun sebebi misin? 桜

Start from the beginning
                                    

"Ya olamaz inanamıyorum!" Heyecanla ayağa kalkıp üzerine atlarcasına bana yüzündeki geniş gülümsemeyle bakan bedene sarıldım ve çığlık atar gibi çıkan sesime aldırmadan "RAE YUN'UM GELMİŞ!" diyerek daha çok gülmesine neden oldum.

Uzun kızıl kahve ipeksi saçlara sahip, küçük yüzlü Rae Yun, Jimin'in kız versiyonu sayılacak güzellikteki kuzeniydi. Bahsetmediğim küçüklük anılarımızın büyük bir kısmında, yaz tatillerimizin vazgeçilmez ortağı oydu. Birlikte parkları talan edip yaramaz çocuklarla dövüşür, girilmez denilen korkunç evlere girip akşamleyin mum ışığında ürkünç hikayeler anlatır ve sonrasında birbirimize sarılarak uyurduk. Hiç sahip olmadığım bir kız kardeş, Jimin'den sonra tanıdığım en güvenilir insanlardan biriydi Rae Yun. Arkadaşım olmazdı okuldan çünkü Rae Yun ve Jimin'i tanıyordum. Onlar gibi arkadaşlarım olunca ister istemez başkalarına ihtiyacım olmazdı. Ulsan'da oturduğu sıralar böyle fazlaca görüşürdük fakat babası öğretmen olduğundan tayini Seul'e çıkmış ve bizden epey uzaklaşmışlardı, bu nedenle aramıza mesafeler girdi. Onu en son gördüğümde yedinci sınıftaydım ve dile kolay tam iki yıl olmuştu.

Belirli nedenlerden gelemedikleri Busan'a tatile gelmiş olmalıydılar ve Jimin muhtemelen bana sürpriz yapmak istemişti.

"Seni çok özledim Sujin!" diyerek benden ayrılırken suratımı avuçlarının arasına alarak çocuk gibi dudaklarını büzdü. "Çok zayıflamışsın! Park aptal kuzen, yoksa Sujin'in yemeklerini mi yedin?"

Jimin çoktan oturduğu sandalyesinde gerinerek kollarını masaya yaslarken kaşlarını çatarak sahte bir kızgınlığa büründü. "Rae Yun, ölmek mi istiyorsun canım? O şişkonun günde sekiz öğün yediğini bilmiyorsun sanırım."

Dediğini sinek vızıldamasıymışçasına yok sayarak Rae Yun'a tekrar sarıldıktan sonra ikimiz de sandalyelere oturduk ve birbirimize iki yıl boyunca neler yaptığımızın kısa bir özetini geçtik. Rae Yun, annemin cenazesinden ancak iki gün sonra Busan'a gelebildiğinden hala içinde bir burukluk taşıyordu fakat ben bunu sürekli reddetmekten ciğerim solduğu için artık duymazdan geliyordum.

"Üçüncü plana atıldım yine, işe bak." diye mırıldanan Jimin kollarını kavuşturarak yüzünü çevirdiğinde ikimiz de konuşmamızı keserek ona döndük.

"Kıskanç." diyerek güldü Rae Yun, "Ne oldu, Sujin yarini yine bana kaptırdın diye bozuldun mu?"

"Asabımı bozuyorsun Yun. Sus."

Jimin algılayamadığım biçimde sinirlenirken hafif kızarmış yanaklarını gizleyemeden boğazını temizledi ve çoktan içindeki bitmiş kahve bardağıyla oynamaya başladı.

Bu tuhaf değişimi sonradan irdelemek üzere beynimin bir köşesine not ederken yanımda oturmuş ışıldayan gözleriyle bana bakan sevecen arkadaşıma döndüm.

"Eee, buraya okul zamanı geldiğine göre liseyi ilk haftadan asmaya karar verdin?"

"Aslında daha farklı bir durum." diye söze başladığında gülümseyen yüzüne hafif ciddilik eklenmişti. Jimin ile kısa süreli göz kontağı kurduktan sonra "Babamın tayini buraya çıktı." dedi ve ben artık tamamen iptal oldum. Öylesine mutluydum ki ağzımdan kopan çığlığa hakim olamadım ve heyecan içerisinde boynuna atlayıverdim.

"Dur dur deli kız, daha bitirmedim." deyip sırtıma vururken heyecan içerisinde geri çekildim ve Jimin'in eklediği şeye mükemmelliğinden dolayı bir süre inanamadım.

"Rae Yun, sanat okulunun seçmelerini kazandı."

Şanslı biri sayılmazdım, bu küçüklüğümde inandığım beyaz bir yalandı. Fakat şu anda ayaklarım yerden kesilmişçesine mutluysam ve yanımdaki keman çalışıyla kalpleri büyüleyen insan ve varlığımın en değerli hazinesiyle aynı okula gitmeyi gerçekten yaşayabilmişsem, ileride bunun için büyük bir bedel ödemeye bile razıydım.

cherry blossom | pjm Where stories live. Discover now