Bölüm 15

2.2K 241 10
                                    

Yine aynı anda bir çok şey oldu. Oğlanlar bağırış çağırışları duyup savaş alanına dönen banyoya doluştugunda "Ella, Alice'i öldürüyor," diye bağırmaya başladılar. Ella'nın tırnaklarının geçtiği yerlerden ılık bir sıvının boynumdan aşağı aktığını hissediyordum ve ona durması için yalvardım. Güç, parmak uçlarımdan saç diplerime kadar dolaşıp beni ele geçirmeyi beklerken ellerimi duvara yaslamıştım. Tek istediğim öfkeme hakim olmak, kendimi yatıştırmak ve Ella'nın başımdan gitmesiydi. Ama gitmedi. Ben ona durmasını söyledikçe tırnaklarına uyguladığı baskıyı artırdı ve canımı daha çok yakmaya başladı. En sonunda "Anne," diye bağırdım. "Anne, yardım et. Daha fazla içimde tutamıyorum."

Ses tonum acınası çıkmaya başlamıştı. Güç gittikçe tetiklenirken gözlerim yuvalarından kaymaya ve vücudum titremeye başladı. Yıllarca bastırdığım şeyin şimdi bir hiç uğruna en zayıf anımı kolladığını bilmiyordum. Bir hiç uğruna kaçtığım her şey içimde dolup taşacaktı.

"Anne," diye bağırdım son kez. Annemin ve Will'in aynı anda kapıda belirmesi, beni görüp dehşete düşmeleri, Ella'nın tırnaklarının damarlarımdan birine ulaşması birlikte oldu.

Ve vücudum titremeye devam edip gözlerim iyice aşağı kaydığında görme yeteneğimi yitirip patladım. Ortaya çıkan enerji Ella'nın karşıdaki duvarın içine yapışıp yere çakılmasına neden oldu. Üzerime düşen duvar boyası ve tuğla yığınlarının ardından gözlerimi açtım ve üzerimdeki beyaz geceliğin boynumdan akan kanlarla kırmızıya boyandığı gördüğüm sırada gözlerim tekrar kapandı.

Duyduğum son ses annemin çığlığı oldu. İstediğim tek şeyse Ella'nın hala hayatta olmasıydı.

***

Annem tıpkı benim yaşlarımdayken kendi gücünün babama aşık olduğu sırada ortaya çıktığından bahseder. Bu bizim türümüz için diploma almak ya da mezun olmak gibi bir şeydir. Ve bundan sonra hayatımız asla eskisi gibi olmaz. Anneme verilenlerin benimkilerden farklı olduğunu anlamak zor değil. Onun içindekileri aşkın kendisi tetiklemişken ben Will'le ne yaşarsam yaşayayım bir farklılık olmamıştı.

Oysa Ella bana zarar vermeye çalışırken hissettiğim saf öfke içimde uyuyan canavarı uyandırdı. Yani ben annem gibi iyilikten beslenmemiş, patlamak için öfkeden deliye dönmeyi beklemiştim. Bu yüzden kendi kanımın kokusu içinde uyanırken hala öfkem geçmemiş, içimde bir şeyleri öldürme hissiyle boğuşuyordum.

Tüm bunlar yüzünden belki de hiçbir zaman annem gibi iyilik ve güzelliğin yanında olamayacaktım. Çünkü içimde beslenen lanet, onca aşkı görmezden gelerek nefrete ve öfkeye sarılmıştı.

Başımda bulmayı bekledigim kişi annem olsa da onun yerine Will baş ucumdaki sandalyeye oturmuş, kollarını birbirine kavuşturmuş bana bakıyordu.

Uyandığımı fark edince sırıttı. "Vay canına. Ben de bu çiftlikteki patlayan tek şeyin kendim olduğunu falan sanıyordum.

"Dalga geçme," dedim boğuk çıkan sesimle. Şuan hiç şaka kaldıracak halim yoktu.

"Orada neye dönüştün öyle? İnanılmaz seksi bir şeytan gibiydin."

"Aslında şeytan değil," dedim yataktan doğrularak. Onca duygu yüklemesinin ardından kendimi bitkin hissediyordum. "Bir cadı desek daha doğru olur. Gerçi şeytandan pek farklı sayılmaz. Sana daha önce bunu söylemediğim için üzgünüm."

Söylediğim şeye cevap vermek yerine "Üzerini değiştirmek ister misin?" diye sordu.

"Aslında bu işi kendi başıma halletsem daha iyi olur."

"Kendi başına beceremeyecek kadar solgun görünüyorsun."

"Annemi çağırabilir misin o zaman?"

Cadı ve AvcıWhere stories live. Discover now