9.BÖLÜM: Hatırla

355K 11.2K 1.6K
                                    

Bir şeyler tuhaftı, yanlış gidiyordu.

Nişanın üzerinden dört gün geçmişti ve Şule yaklaşık dört gündür gülümseyerek telefona bakıyordu. Abim tekrar eski düzenine geri dönmüştü, saat yedi olduğu an eve geliyordu. Dershanemin etrafında birkaç kez Timuçin'i gördüğüme yemin edebilirdim.

Tuhaftı bunlar çünkü hiç birinin cevabını alamıyordum, Şule ona yaklaştığım an telefonu kapatıyordu. Abime yarı ciddi, yarı alayla neler olduğunu sorduğumda her zaman beni bir şekilde  geçiştiriyordu, Timuçin'i üçüncü görüşümde peşine düşerek burada ne yaptığını soracaktım ama yakalayamamıştım.

Uzun bir zaman sonra hareketlenmeye başlayan hayatımdan pek hoşlanmamıştım. Her şey bildiğim, kontrol edebileceğim noktada ilerlerse çok daha memnun kalırdım.

Ayrıca gerçekten ama gerçekten Şule'yi pataklamamak için kendimi zor tutuyordum. Yanımda oturduğu yerde hala sırıtmaya devam ediyordu. "Artık bana neden telefona karşı bu kadar sırıttığı söyle, yoksa özel alan ihlali yapıp telefonu elinden zorla alacak, mesajların hepsini okuyacağım." 

"Sırıtmıyorum," diye reddettiğinde sinirler iç çektim. "Kiminle konuşuyorsun Şule?"

"Söyleyeceğim ama çok kızma," diyerek hızlıca geri vites yaptı. "Sadece konuşuyoruz zaten."

"Utku deme, duvarla elimin arasındasın."

Gözlerini kaçırdı, "Kesin mi demeyeyim?"

Burun kemiğimi sıktım, "Lütfen bu bir şaka olsun. Kim olduğu hakkında en ufak bir fikrimiz olmayan kişiyle konuşarak sırıtıyor olma Şule."

Yutkunup, "İnsanlar konuşarak tanışır," dedi.

"Adamın psikopat olma ihtimali yüzde yüz falan, uzak durmak sence de mantıklı olan değil mi?" dedim sesimin yükselmemesine gayret ederek. "Ne ara numaranı aldı? Ne diye konuşuyorsun, ne konuşuyorsunuz Şule?"

"Siz boynuzları ilk görüşte birbirinize geçirdiğiniz için sinir bozucu biri olarak tanıyorsun ama alakası yok Arya. Çok sakin biri. Numaramı da nişandan çıktığım zaman beni otobüs durağına bırakırken aldı. Öyle havadan sudan konuşuyoruz, cidden pek bir şey yok."

"Bana gelip seni sorduğunda işkillenmiştim zaten," diye homurdandım. "Off içim hiç rahat  değil."

"Beni mi sordu?" derken parıldayan gözlerine kaşlarımı çattım. "Neyse ne."

"Birde..." dedi tedirgince kıpırdanarak. "Pusat hakkında..." Başımı çevirdiğimde, "Sanki siz berabermişsiniz de bundan mutlu değilmiş gibi konuştu, nedeni ne gerçekten tam anlayamadım. Sen Pusat'la daha önce tanışmış mıydın?" dedi.

"Hayır. Bana da söylenip duruyor. Artık rahat bıraksa iyi olacak."

"Sana bakıyordu," diye aniden söyleyince şaşkınca baktım. "Nişan boyunca gözlerini kırpmamış bile olabilir. Farkında değil misin? İyi düşün Arya. Pusat, Utku'dan çok daha korkunç duruyor."

"Gerçekten şu mesele nerden çıktıysa bir öğrensem iyi olacak. Onunla hiç tanışmadım Şule, baktığının da farkında değilim." Saçlarımı karıştırdım, "Kapatalım şu konuyu."

"Aman ya, neden seninle hiç dedikodu yapılmıyor?"

"Çünkü benden malzeme çıkmaz, ben dedikodu dinlemeyi severim," diyerek sırıttım.

"Madem seviyorsun anlattığım şeyleri neden hiç dinlemiyorsun canım arkadaşım?"

Yanaklarını sıkıp yerimden kalktım, "Dinliyorum. Tek fark hiç biri umurumda değil."

SİYAHWhere stories live. Discover now