7.BÖLÜM: Nişan

363K 11.3K 1K
                                    

Günlerden çarşamba, saat akşam dokuzdu.

Derslerime dair olan tüm işleri tamamlamıştım. Yemek yemiş ve ortalığını toparladıktan sonra oturduğum koltukta elime kitap almış ve abimi beklemeye başlamıştım.

Dün benimle konuşacakları olduğuna dair mesaj atmıştı. Geldiği zaman nişan tarihi ile ilgili bir şeyler mırıldanmıştı ama o kadar yorgundu ki oturduğu yerde uyuyakalmış, konuşma bugüne kalmıştı.

Dikkatim okuduğum satırlardayken kapının açılma sesini duydum. Eğdiğim başımı kaldırdığımda abimle göz göze geldim. Yine çok yorgun gözüküyordu. "Hoş geldin."

Ceketini çıkarıp koltuğun kenarına koydu ve bedenini sanki bir çuvalmış gibi koltuğa bıraktı. "Hoş buldum."

"Aç mısın? Bir şeyler hazırlayayım mı?"

"Gerek yok."

Kitabı kapatıp masaya bıraktıktan sonra, "İstersen doğruca yatağa git. Yarın erken kalkacak mısın?" dedim.

"Hayır, bugün konuşmalıyız. Hem de yarın öğlene kadar izinliyim, bugün patron gözümün altındaki halkalardan kurtulmadan işe adım atmamamı söyledi."

Baya felaket gözüküyordu. "Anlat bakalım o zaman."

Beni kolunun altına çekip, kafasını kafama yasladı ve sakince konuşmaya başladı. Yaptıklarından, işinin durumundan bahsederken sessizce onu dinledim. İşlerin neden hızlı gittiğini, neden bu kadar meşgul olduğunu teker teker anlattı.

Belirlen nişan tarihini, kınanın olmayacağını ve düğününde çok geçmeden yapılacağını.

Bunların hepsi beni mutlu etmişti, uzarsa belli ki abim bunu idare edemeyecekti. Stres onda saçma hareketlere sebep olurken bunun muhtemelen Liva'da farkındaydı. Bu yüzden acele olmasına sesini çıkarttığını sanmıyordum. Gerçi bir şeyi istemediğinde bunu netçe belli edecek bir duruşu vardı. Sanırım hepsi ikisinin kararıydı ve bu harika bir durumdu.

"Hazır mısın abim?"

Gülümsedim, "Elbette hazırım abi."

🕊

Ayarlanan nişan üç hafta içindeydi ve biz bu üç haftada nefes almadan koşturmuştuk. Gerçekten bu kadar detayı kim çıkarmıştı bilmiyordum ama ona sövecek, pardon söyleyecek çok fazla sözüm vardı.

Bana hep saçma gelen durumun kucağına düştüğüm içinde kendimi ayrıca tebrik ediyordum. Süsleme, kıyafet, örtü, bardak tabak bile ayarlamıştım ya. İnanılmazdı gerçekten. Liva o kadar sempatik bir insandı ki bir isteğini dahi reddetmemiştim. Kendinden çok benim için uğraşmaya çalıştığı içinde ona kanım çok ısınmış olabilirdi. Her şekilde süper tatlı bir insandı.

"Çıkıyoruz!" diye bağırdığımda kapıdan abimi sürükleyen dayım gözüktü. Hemen yanlarında da Şule duruyordu. Evet, nişana dört kişi gidiyorduk. Gerçi abimin arkadaşları da gelecekti.

"Abi bu senin nişanın, niye böyle davranıyorsun?"

Sabahtan beri çocuk gibi karın ağrımaları, mızırdanmaları, ne yapsakları bitmemişti bir türlü. Hayır, hazır değildiysen niye nişanın üç hafta sonra olmasına tamam demiştin?

"Galiba kusacağım."

"Heyecanlı Arya," dedi Şule. "Hadi Aras abiciğim, silkelen de herkes dünyanın en iyi damadını görsün."

"En iyi damadıyım, değil mi?"

"En ezik de olabilir," diye homurdandım. "Şu haline bak. Gitmemek için direniyorsun."

SİYAHWhere stories live. Discover now