gözlerimi kapatıp karanlığın içinde boğulmama izin verdim, vücudum korktuğum için kasılmış, kasılmış ve acıyor halde yatağın üstünde haraketsiz duruyor, saçma bir şekilde duran kollarım ve boynum oldukça sızlıyordu.
"buraya gel ve öp beni, uzun ve gitar çalmaktan sertleşmiş parmaklarını sırtımda gezdir, askılı tişörtümün açıkta bıraktığı göğüslerime daya kafanı, lütfen."
sessizlik sanki daha da artıyor, karanlığın içinde yalnızlıktan korkum beni daha da boğuyordu, kafama kadar çektiğim örtünün içinde bile gözlerimi açmaya ve karşıma çıkacak herhangi bir gölgeden oldukça korkuyordum
"lütfen, lütfen sen gel, başkası gelmesin, korkuyorum, çok korkuyorum."
onun gelmesini istiyor, onun için resmen aşkımın için de kavruluyordum ancak başka bir ruhun gelip bana bulaşmasından da bir o kadar korkuyor, beni öpenin sadece o olmasını istiyordum
ve çıt çıkmıyor, gözlerimi iyice kapatıyorum
hayallerimde benim yüzüme farklı tonlardaki kırmızı pasteller ile resimler çiziyorsun, bir elin çenemi tutuyor ve yüzün bana o kadar yakın ki vücudumun -daha doğrusu alt bedenimin- sızlamasına ve yanmasına engel olamıyorum, kızaran yüzümü ve sıcaklığı bir fırın gibi artan tenimi fark edince
"bekle biraz, pastel boyalar akacak,
ve sen hala 16 yaşındasın, sevgilim."
diyorsun, ve ben sinirleniyorum
seksin, seni istemenin yaşı mı olur?
sanki aklımı okumuşcasına bana dönüyorsun ve mavi, bu kadar yakından bakılınca insanı titreten gözlerin benim sümük yeşili -aynen öyle,- gözlerime kenetleniyor ve ben istemeden dudaklarına, sonra göğsüne indiriyorum gözlerimi
"geleceğim, sana söz veriyorum."
ve yok oluyor güzel yüzün, ellerim tenimden çekiliyor ve ben sanki bir kabus görmüş gibi yatakta zıplıyorum ve karanlığa gözlerimi açıyorum
bu sıcak gece de rüzgar denli esiyor ve kapımın hızlıca çarpmasına sebep oluyor, korkudan vücudum tir tir titrerken ve boynumdan göğüslerime parlak, damla damla terler inerken
gel,
diyorum
hızla gel ve gir koynuma
geri yatıyorum baş tarafı çökmüş olan yatağıma, yanımda ki oyuncak peluşun kafasına bir öpücük konduruyor ve onu sevdiğimi fısıldıyorum,
rüzgar, -ya da bu sen miydin?- iyi geceler diyor, bedenimi hafifçe esen bir dalga ile okşarken, kulağımda duruyor ve başımı öpüyor
istemsizce uykuya dalıyorum