43. BÖLÜM

16.3K 862 123
                                    



## merhaba arkadaşlar. Upuzun bir bölümle karşınızdayım. Bu bölümden sonra bir süreliğine Hatay da geçecek olaylar. Şule'yi aileye tanıştırmak gerek artık ;) Dün akşam da üniversite tercih sonuçları açıklandı. Tercih yapanlar sonuçlar nasıl bakayım? İstediğiniz bölümler geldi mi? Merakla cevaplarınızı bekliyorum. Ve benden de bir güzel haber vereyim size. Uzun zamandır hayalini kurduğum meslek için ilk adımımı atmış bulunuyorum. Artık bir şef adayı oldum :D bana dua edip yanımda olanlara çok teşekkür ederim. Hepinizi de çok seviyorum. Bölümü severek okursunuz umarım. İYİ OKUMALAR :-* ##





Kahvaltı yaparken Ali'nin sinirli sesi geliyordu. Babası aramıştı ve yine sinirlenip çalışma odasına gitmişti. Asya evlenene kadar sinirleri geçmezdi artık. Kıkırdayıp kahvaltıma devam ettim. Az sonra işe gidecektim ve aç kalmak istemiyordum. Yoğun olsam da bugün Asya'yı aramam gerekti ama. Tebrik etmezsem ayıp olurdu. Hele de bana çoğu konu da yardım etmişken. Beni dinlemişken. İlk Ali'yi ondan dinlemiştim. Belki de içime ilk Ali tohumlarını bile o atmıştı. Kim bilirdi.
Portakal suyumu kafama diktikten sonra masadan kalkacaktım ki burnundan soluyan Ali'yle vazgeçtim. Biraz olsun sakinleştirmeden gitmem iyi olmazdı.


"Ne oldu Ali'm?" kısık sesimle birlikte bağırmaya başladı. Uzun bir süre çekecektim bu halini anlaşılan.


"Üç hafta sonra düğün istiyormuş hanımefendi. Üç hafta sonra. Bahaneye bak bir de 'Ali'm her şeyimde yanımda olsun' diyormuş. Ben senin bir yanında olacağım, o zaman göreceksin." Beceriksizce Asya'nın taklidini yaptığında, gülmemek için kendimi zor tutmuştum. Resmen pimi çekilmiş bomba gibiydi. Sinirimi üstüme almak istemiyordum şu anda.



"Hafta başında yüzükleri takacaklarmış, üç haftaya kadar da düğünü yapacaklarmış. Artık işlerimi de ona göre ayarlayacağım. Dursun o damat bozuntusu ama burnundan getireceğim onun. Bir ay içinde düğün ne demekmiş göstereceğim. Asya'yı alıyormuş. Bok izin veririm." Elini tuttum. Küfür etmesinden nefret ediyordum.



"Rica ediyorum küfretme Ali. Nefret ettiğimi biliyorsun!" sabır dileyerek elini masaya koydu. Çok sinirliydi. Ve benim biran önce çıkmam gerekti. Yoksa geç kalacaktım. Ama onu bu halde bırakıp gitmekte istemiyordum. Yüzüme şuh bir gülümseme oturtarak yerimden kalktım ve kucağına oturdum. Kaşları hala çok çatıktı. İfademi bozmadan, kaşlarını düzeltim ve parmağımla dudaklarını ellemeye başladım. Ali'nin dikkatini anca bu şekilde dağıtabilirdim.


"Demek üç hafta senden ayrı kalacağım ha? Gitmeden bol bol anı biriktirelim bari." Dudaklarına yönelecekken, tekrardan çattığı kaşlarıyla geriye çekildi. Kollarımı hızla boynuna dolayıp çok fazla uzaklaşmasını engellemiştim ama. Yine hangi lafımı alıp da sinirlenmişti acaba!


"Ne demek ayrı kalacaksın?"



"Hatay'a gitmeyecek misin aşkım? O zaman doğal olarak ayrı kalacağız." Kollarımı çözüp benden daha da uzaklaştı. Yok, bu hiç normal değildi.


"Beni deli mi edeceksin sen kadın? Ben giderken sen ne yapıyor olacaksın? Burada mı bırakacağımı sanıyorsun seni? Hangi akılla bunu düşündün?" şaşırmıştım sözlerine. Beni götüreceği hiç aklıma gelmemişti doğrusu. Hala gizli bir evlilik yapıyorduk ve Ali bunu söylemekle ilgili hiçbir şey söylememişti. O yüzden götürmeyeceğini düşünmüştüm.


"Ailen beni bilmiyor."



"Bilmeleri için iyi bir neden işte." Çıkışır gibi bağırınca kucağından kalkıp, ceketimi giydim. Daha fazla çekemeyecektim onu. Kendi gerildikçe bende geriliyordum. Bu sefer doğru düzgün hiçbir şeye odaklanamıyordum.

DÜRÜST YALANCI: KISADIR AŞKIN BOYUWhere stories live. Discover now