39. BÖLÜM

19.1K 934 117
                                    

### uzun mu uzuuuuuuuun bir bölümle karşınızdayım. Bir önceki bölümde belirttiğim gibi geçiş bölümü dedim ve bu bölümde tekrar sırlar, geçmişin izleri aralandı. Bu sefer Ali Yalman'ın geçmişi de var tabi 😉😉😏😏 eh hep Şule olacak değil ya. Biraz da kara oğlanımıza üzülelim. 😇😇 iyi okumalar. Bol beğenmeler ve voteler. Yorumlarınızı bekliyorum. 😘😘😘 ###




Gülerek esnedikten sonra çıplak omzumda gezen eli ittirdim. Rahat durmuyordu resmen. Ve benim uykusuz olmam gereken bir işim vardı. Bir ton hastalarım vardı. Yarına kalırsam şükür diyecek hale getirmişti beni.

"Saat daha erken." mızmızlanmasıyla ona döndüm.

"Uykum var paşam. Yordun beni." kızarıp kıkırdadığımda sinsice güldü ve omzuma ıslak bir öpücük koydu. Ben ne diyordum, o ne anlıyordu.

"Ali gerçekten yoruldum. Sabah erken kalkacağım, biliyorsun." onaylarcasına mırıldansa da boynuma doğru öpücüklerine devam etti. Gözümü kapatıp, ona tamamen kayıtsız kalmaya çalıştım. Uykulu halimle bile bu oldukça zordu. Serseri. Kesinlikle karşı konulması çok zordu. Saçlarımı usulca çekip, üstümde ki örtüyü de aşağı çekiştirdi.

"Nefesin kesilmiş gibi. Hala uykun var mı?" sözlerinden sonra kesik kesik nefesler aldığımın farkına vardım. Yine beni yoldan çıkarmıştı işte. Gözlerimi açtım usulca. Parıldayan gözlerle karşılaşınca istemsizce güldüm.

"Benimle oynuyorsun." fısıltımla kahkaha atıp beni sırt üstü çevirdi.

"Oynanması çok zevkli birisin bebeğim." karnına hızla vurdum. Dalga geçiyordu birde. Edepsiz şey. Üstüme çıkacakken göğsünden itip durdurdum. Hastaneden geldiğimden beri bir türlü konuşma fırsatım olmamıştı. Bence şimdi tam sırasıydı. Hem beni rahat bırakması içinde bir sebep olurdu.

"Senden bir şey isteyeceğim. Ama hemen büyük bir tepki verme." beni ciddiye almadan boynuma sokuldu. Bu sefer itememiştim. Elimin birini saçlarının arasına koyup kafasını kaldırdım ve kayalarına derince baktım.

"Dinlemeyecek misin?" sorumla birlikte gözlerini devirip, üstümden kalktı. Şükür. Yatak başlığına yaslanırken, kollarını da çocuk gibi göğsünde birleştirip hırçınca soludu. Eski Ali neredeydi acaba? Gerçek karı koca olduğumuzdan beri eser yoktu ondan. Bu tatlı haline gülüp çarşafı üstüme çektim ve başımı bir elimin üstüne koyarak ona baktım. Bana bakmıyordu bile. Resmen tirip atıyordu. Hadi hayırlısı.

"Seda'yı tanıyorsun."

"Şu hiç susmayan arkadaşın." cevabıyla gülüp kafamı salladım. Bu aralar çok konuşmasa bile doğru söylüyordu Ali'm. Seda çok konuşuyordu.

"Biliyorsun tek arkadaş dediğim kişi o. Yani yıllardır kimseyle arkadaşlık etmeme izin vermedi annemler. Seda bana çok yardımcı oldu. İyi günümde sevincimi paylaştı. Kötü günümde hep destek oldu." hala ifadesizdi. Neden bana bakmıyordu ki hem?

"Ali'm?" seslenmemle omzunu silkip yan döndü.

"Sadede gel kızıl." demek ki neymiş Şule hanım Ali Bey hiç gitmemiş aslında. Haftasonundan beri ilk defa doğru düzgün konuştuğumuz için öküzlüğünü, kabalığını görememişiz. Benim kocam yine aynıydı. Kendi bile asla benden değişmemi bekleme derken, ben ne diye değişmişti diye düşünüyorsam. Aptallık bendeydi.

"Seninle tanıştırmak istiyorum."

"Hayır." hızlı cevabıyla şaşkınlıkla gözlerim açılmıştı. Düşünmemişti bile.

DÜRÜST YALANCI: KISADIR AŞKIN BOYUWhere stories live. Discover now