~~Sensiz ve Sessiz~~

En başından başla
                                    

''Kızlar,gezin eğlenin.Biricik yeğenimin doğum günü bugün.Ama fazla oyalanmayın,eve gelin tamam mı?''

''Tamam dayıcığım,''diyerek avucumla öpücük gönderdim ve kapıdan çıkışını izledim.Dayım evden çıktıktan sonra anneannem ve dedem de yengemi tebrik ettikten öptükten sonra odadan çıktılar.

Yengeme hepimiz sırayla sarıldık ve ''Bugün sizin gününüz,Mucize'min günü,''diyerek odadan çıktı.

Hediyesi için ayrıca teşekkür etmiştim ve bir anne şefkatiyle yanaklarımı öpmüştü.O,çok asil bir kadındı.Dayıma yakışacak kadar asil...Onların çok mutlu bir evlilikleri vardı ve hep onlar gibi bir yuva kurmanın hayaliyle yaşıyordum küçükken...

Biz de hazırlanarak birkaç fotoğraf çekildik ki bunlar daha başlangıçtı.Kim bilir?Belki de bugün yüzlerce fotoğraf çekilecektik.Çünkü Aylin,özellikle Betül fotoğraf çekilmeyi çok seviyordu.

Aynadan başıma bakarak odadan çıktım.Eşarbım da düzgün olduğuna göre artık evden çıkma vakti gelmişti.Önce anneannem ve dedemle görüşmeliydim,sonra da gidecek ve canım annemi ziyaret edecektim...Onsuz geçireceğim ikinci doğum günümün acısını yaşıyordum.Her ne kadar,bugünün en mutlu günüm olması gerekiyorsa da ben mutlu olamıyordum.Hep bir yanım eksik kalıyordu annemsiz...

Anneannem ve dedem odada televizyon izliyorlardı.Daha doğrusu dedem anneannemin başının etini yiyordu,anneannem ise hiç vazgeçemediği 'Müge Anlı'yı izliyordu.İkisininde tombul yanaklarını sırayla öptüm ve anneannemin hayır dualarına içtenlikle gülümseyerek 'Amin' dedim.

''Benim güzel yavrum,çok iyi bir adamla hayatını birleştir ve çok mutlu ol inşAllah.O gül yüzünü hep gülsün.Ömrün uzun,bahtın açık olsun benim güzel yavrum.''

Dedem de yanaklarımı uzun uzun öperek dualar etmişti.

''Doğum günün kutlu olsun en değerlim.Hayat sana hep mutluluk versin.''

''Amin dedem.''

Sonra her zamanki yerinde-mutfakta-olan yengemin yanına gittim ve onun da yanaklarını bilmem kaçıncı kez öperek kızları beklemeye başladım.

Onlar da yengemi öptükten sonra hep birlikte kapıya doğru yürümeye başladık.Kapıdan çıkarak ayakkabılarımızı giydik ve yengem bize el sallayarak kapıyı yavaşça kapattı.

Aylin,krem rengi bir pantolon giymişti.Bol pantolonunun üzerine pudra pembesi bir tunik giymişti ve başına da pantolonuyla aynı renkte bir şal bağlamıştı.Betül ise siyah ve belden oturtmalı feracesinin üzerine yeşil bir şal bağlamıştı.

Merdivenleri ikişer ikişer inerek neşeli ve tatlı atışmalar eşliğinde dışarı çıktık.Bursa'nın huzur verici sokaklarında gezinirken,mahallemde geziniyor olmanın mutluluğunu yaşıyordum.Özlediğim bu sokakların kokusuydu.Buz gibi bir ev ve zenginlikten ruhu ölmüş insanlar değildi benim tercihim.Her yerinden huzur akan ve insanların sıcaklığıyla boğulduğum bu ev,bu sokaklar,bu şehir...

Arkadaşlarımla birlikte kol kola girerek güle oynaya yürümeye devam ettik.Acım şimdilik onlarla hafifliyordu.Bakalım mezarlığa gidince ne yapacaktım?Moralim bozulmasın diye mezarlığa gün sonunda gitmeye karar vermiştik.Ve önce bir cafeye giderek limonata içecektik,çilekli pasta yiyecektik inşAllah.En sevdiğimden...

***

Yan yana dizilmiş olan minik ve rengarenk masalardan birine otururken,Aylin şakadan centilmenlik yapıp sandalyemi çekmişti.

''Bugün doğum günün Mucize Abla.Ve madem prensin yok o zaman sana ben centilmenlik yaparım.''

Betül ve ben gülümseyerek sandalyelere oturduk ve Betül tam karşıma geçerek yerleşti.Aylin de yanıma oturunca,sarının ve kahverenginin hakim olduğu cafedeki renkli masaya yerleşmiştik.Masalar her rengi barındırıyordu ve bizim oturduğumuz masa pudra pembesiydi.Sandalyelerimiz ise mavi,yeşil ve koyu maviden oluşuyordu.

Kolejdeki Feraceli (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin