Onurlu Bir Gün

285 23 61
                                    

Oğuz 10 gündür hastanede yoğun bakımda ve doktorlara göre uyanmaması icin hicbir neden yok.Ama uyanmıyor bir türlü.
Hastaneye gidişlerimde kan vermeye devam ediyorum.
Her ihtimale karşi Oğuza kan vermeye devam ediyorlar aralıklarla.

Oğuzun ailesi de geldi hastaneye ve Fırat ile ilişkilerini bilmedikleri için Fırat uzaktan izlemek zorunda kalıyor sevdiğini. Ben Oğuza kan verdiğim için kahraman gibiyim ailesinin gözünde.Her hastaneye gittiğimde ailesiyle sohbet etmek zorunda kalıyorum.

Fıratla arkadaşlığımız derinlik kazandi Oğuzun hastalığı sebebiyle.Alper hastanede değil onu o günden beri görmedim yani karşılaşamadık aslında.
Ebrudan Alperin de buraya zaman zaman ugradığını duyuyorum çünkü.

Okulda Firat hastanede olduğundan dolayi derslerini gönüllü olarak ben aldım bu yüzden de çok yoğun bir ders programın oldu.Hiç boş zamanım kalmadı okulda. Sadece öğle yemeklerinde bir saatlik boş zamanım var.İşte o boş olan saatlerimden birinde okul müdürünün odasına çağırıldım sekreter tarafından.Yemeğimi bitirip odaya çıktım.Kapıyı çalıp içeri girdiğimde hararetli bir konuşma vardı okul müdürü ve tanımadığım bir kişi arasında.Koltuklardan birinde de bir öğrenci oturmuş onları izliyordu canından bezmiş bir şekilde.

Kapıda göründüğümde okul
müdürü konuşmayı kesip beni içeri buyur etti ve oturmam için işaret etti.
Konuştuğu kişinin koltukta oturan öğrencinin velisi olduğunu ve adının Onur olduğunu söyledi bana doğru dönüp.Ona dönüp benim İngilizce ögretmeni Tuna olduğumu söyledi.

-Hoş geldiniz Onur Bey.
-Hoş buldum Tuna Bey.

Tanışma faslıydı bu.Bu okulda böyle şeylere çok önem veriliyordu.
Okul Müdürü konuşmaya devam etti.

-Öğrencimiz Fırat Beyin siniflarindan birinde okuyor.Ders paylaşımı sırasında siz bu sınıfı almamışsınız Onur Bey bunun için yorulmuş buraya kadar.

-Onur Bey boşuna yorulmuş keşke telefon açsaymış okula.

-Tuna Bey yüzyüze konuşmak istedim okul müdürüyle bir ögretmenin ne sebeple bir sınıfı almadığını ondan öğrenmek istedim.

Okul müdürü kem küm etmeye başlayınca dayanayıp müdahale ettim konuşmaya.

-Onur Bey konunun muhattabı Okul Müdürü değil benim.Soruyu yanlış kişiye soruyorsunuz.

Sesim agresif çıktı doğal olarak.Aynı tonda konuşmaya devam ettim.

-Fırat Bey izinli
biliyorsunuzdur belki.Boşta kalan dersleri ben gönüllü olarak aldım.Son sınıflara öncelik verdim üniversite sınavına girecekleri için.Programım dolunca bir sınıfı alamadım sanırım ögrencimiz o sınıfta.O sınıfı da diğer öğretmen arkadaşim aldi zaten.Sınıfın bir öğretmeni var yani
halihazirda sorun nerde onu anlayamadım.

Konuşmam bittiğinde koltuğunda kımıldanan adamın huzursuzlandığını anladım ama olan biten buydu. Okula kadar gelecek bir durum yoktu ortada.

-Tuna Bey ben öğrencimin derslerine sizin girmenizi istiyorum sorun bu.Diğer sınıflardan birini bırakıp bu sınıfı almanızı istiyorum.

Dedi Onur kararli bir ses tonuydu bu.Okul
Müdürünün sesli yutkunuşunu ikimizde duyduk o anda.

-Ben aldığım sınıfları bırakmak istemem.Ayrıca nedir bu ısrarınızın sebebi?

-Sizin İngilterede bir süre yaşadığınızı biliyorum Tuna Bey o yüzden bu ısrarım.

Çalan zil sesiyle ayağa kalktım son sözümü söyleyip kestirip atmaktı niyetim.

-Müdür Bey ben hiçbir sınıfı bırakamam.İzninizle dersim var benim gitmeliyim.Onur Bey size de iyi günler.

Odadan çıkarken kafamı öğrenciye çevirdim o sırada Onurun arkamdan sırıttığını gördüm.Gözümün içine baka baka sırıtmaya devam etti ben odadan çıkana kadar.

Sinirden akşamı zor ettim.Çıkış saati geldiğinde hızla okuldan çıktım merdivenleri inip okulun dış kapısına vardım ve karşıya geçmek için hareket ettim.O sırada önümde bir araba durdu.Arabanın arka camı açıldı içeride Onuru gördüm.Yine aynı sırıtış vardı yüzünde.Arabadan indi arabasını işaret ederek enseme doğru iyice yaklaşarak ''Buyrun'' dedi.Nefesi ensemi gıdıkladı Onurun.''Mahallenin delileri de hep beni mi buluyor arkadaş''diye iç geçirdim mırıltıyla.Hemen yana çekildim etraftaki öğrenciler bize bakıyordu.

-Onur Bey teşekkür ederim ama benim aracım var.

Deyip ilerlerken kolumdan tutulduğumu hissettim.
Yüzüne baktığımda dikkatlice beni inceliyordu gözleri ,dudakları yukarı doğru kıvrılmıştı ve bin arabaya yoksa rezillik çıkacak ifadesi vardı o sırıtışın altında.Kolumu kurtarıp yürümeye devam ettim.Bu adamın emrivakilerine uymak zorunda değildim ne de olsa.

Okul Müdürü odasından olanları görmüş olsa gerek Onurun yanında bitmişti hemen ve adama yağ çekmeye başlamıştı.Fırsattan istifade yoluma devam edip otoparktaki arabama bindim.Arabadan Onurun yüzünü görebiliyordum.
Kafasını sallayıp duruyordu Onur ve bu durumdan kurtulmak için bahane arıyor gibi gözüküyordu.Arabamı çalıştırıp ona o bahaneyi vermeye karar verdim.
Arabası yolumun önünde duruyordu arabanın oraya gidip kornaya bastım.Camı açıp

-Onur Bey belli ki ciddi bir konuşma yapiyorsunuz böldüm ama arabanızı ileri alabilirseniz ben çıkayım sonra siz devam edersiniz.

Dedim sırıtarak.
Yüzünü bana dönen Onurun yüzünde bir teşekkür ifadesi vardı.

-Hemen çekiyorum.Müdür Bey bu konuyu sonra konuşalım Tuna Bey beklemesin.

Deyip arabaya bindi ve arabası okulun önünden uzaklaştı.

Kanepede uzanmak ne büyük bir nimetmiş bu günlerde bunun kıymetini iyice anladım.Ayaklarımı hissetmekte zorlanıyorum ve başım çok ağrıyor.Uyku beni çağırıyor hemen uydum çağrıya ve yastıkla büyük buluşmayı gerçekleştirdim.

Uyukladığım kanepeden çalan zilin sesiyle nerdeyse düşecek gibi oldum.Ardı ardına çalıyor zil ama sanki zile değil benim bir taraflarıma basıyorlar zil yerine.
''Kim bu s.k kafalı acaba?''diye söylendim istemsizce.Kapının deliğinden bakınca Onuru gördüm.

-Kim o?Gece yarısı ne istiyor benden acaba?

Diye kükredim resmen kapıya doğru.Bir yandan da delikten bakıyorum.Sesle irkilen Onur yine o sırıtmayı takındı yüzüne.Kapıyı açmazsam tüm komşular uyanacaktı sanırım.
Araladığım kapıdan homurdandim Onura bakıp

-Onur Bey hayırdır rüyanızda mi gördünüz beni?

-Tuna Bey kusura bakmayın bugün için hem özür dilemek hem de teşekkür etmek için geldim.Kapıyı açmayacak mısınız bana?

Deyip boynunu büktü.

-Sabah etseydiniz ve dileseydiniz olmuyor muydu acaba?

Deyip kapıyı açtım Onura.
İçeri giren Onur kendini koltuğa attı ve beni süzmeye başladı.Adamdaki rahatlığa bak ya.Ben ev sahibiyim ama ayakta uyuyan beygirler misali kaldım ayakta yarı uyanık halimle.Daha fazla dikilemeyeceğimi farkedince kendimi bir koltuğa attım ve Onuru dinlemeye başladım.

Onurun ninni gibi gelen sesi beni kendimden geçirdi.Göz kapaklarım yerçekimiyle dans ediyordu bu ninni eşliğinde...

Adı AşktıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin