"Sabah 4 haşlanmış yumurta, öğlen ramen, kafedeyken tadı berbat olan bir limonlu kek, gelmeden öncede çilekli yoğurt yedim."

"Tch tch tch.."

Onaylamasını beklerken kafasını sallamasıyla dişlerini sıktı;

"Dünyayı yedim, daha ne yiyeyim!"

"Ivır zıvır yemişsin Jimin."

"Ivır zıvır mı?! Tamam o limonlu kek iğrençti ama diğerleri yemek sayılabilir bence."

Onu dinlemiyordu. Salonla birleşik olan mutfağa girdi ve masaya oturmasını işaret etti. Jimin tüm dikkatiyle yaptıklarını izlerken o önceden kızarttığı ama hala sıcak olan köfteleri tabağa koyduktan sonra, özenle yaptığı makarnayı yanına döktü. Tabağın boş kalan kısmına salata koyduktan sonra tabağı havaya kaldırarak gülümsedi;

"Ünlü şef Jeon Jungkook'un en bilindik menüsü! Buyrun efendim afiyet olsun."

Jimin, anlamsız bir şekilde önüne konan tabağa bakıyordu. Jungkook boğazını temizledi ve teker teker anlatmaya başladı. Makarnayı işaret etti;

"Bu, yapımı bir hayli zor olan İtalyan usulü makarna."

"Zor mu? Tek yapman gereken suya koyup haşlamak Jungkook."

Jungkook onu dinlemiyordu.

"Bu köftenin eti Yunanistan'dan geliyor."

Jimin gözlerini kıstı;

"Uydurma, alt sokağımızdaki kasaptan almışsın. Nerde görsem tanırım."

Jungkook sonunda pes etmişti;

"Öğretmen maaşı ile Yunanistan'dan et getiremedim kusura bakma!"

"Ah, senin elinden ne olsa yerim canım~"

Jungkook içine dolan egoyla gülümserken Jimin'in sonradan dediği şey sinirini bozmuştu;

"Şaka, kötüyse sen yiyeceksin."

"Ünlü şef Jeon Jungkook kötü yemek yapmaz efendim."

"Tabi canım!"

O da kendi tabağına yemek doldurduktan sonra karşısına geçti ve yemeğe başlamadan önce gözlerini Jimin'e dikti. Jimin, çatala aldığı makarna ve köfteye şüphe dolu bakışlar atıyordu.

"İçine fare zehri koymadım, yiyebilirsin."

"Sana güvenemiyorum."

Sonunda bekletmeyi bırakıp ağzına attığı lokmayı çiğnemeye başladı. Jungkook hevesle ellerini çırptı;

"Güzel mi?"

Jimin yüzünü buruşturdu;

"Eh işte."

"Yalan söyleme Jimin, anlıyorum."

Sinirle ofladı;

"Mükemmel olmuş tamam mı?!"

Jungkook gururla gülümsedi;

"Ünlü şef Jeon Jungkook'un elinden çıkan her şey lezzetlidir!"

Jimin, içinden dediğini sanarak fısıldadı;

"Çünkü Jeon Jungkook lezzetlidir!"

Jungkook duyduğu cümleyle öksürük krizine girmişti.

Jimin, öksürmekten kızarmış yüzü farkedince hızla ayaklanıp bir bardak su getirdi.

"Ünlü şef dikkat etsin, yemeklerine ihtiyacımız var!"

"Beni gaza getirme, çocuğun sakat doğmasını istemiyorum. Malum babası ilk deneyiminde 1 hafta yürüyemedi!"

"Bu konuyla dalga geçmeyecektin, söz vermiştin!"

"Napayım, seni o yürüteclerle hayal edince çok şey oluyorum."

Jimin yutkundu;

"Ne oluyorsun?"

Jungkook cevap vermek yerine Jimin'in gözlerine bakıyordu.

"H-hayır Jungkook, lütfen. Bak bebek falan düşer sonra."

Onu dinlemek yerine ayağa kalkıp üstüne yürümeye başladığında masayı işaret etti;

"Aaa, daha yemek yiyorduk ama!"

Şu hali o kadar tatlıydı ki, daha fazla dayanamayıp minik bedeni tek hareketle sırtına almış ve yatak odasına koşmaya başlamıştı. Jimin, küçük elleriyle kocasının sırtına vurmaya çalışıyor fakat işlemiyordu.

"Jungkook, kendine gel!"

Dolu elleri dolayısıyla tekme atarak açtığı kapının sesi evin içinde yankılandığında Jimin yutkundu. Korkmaya başlıyordu.

Kucağından indirip yatağa yatırdı ve üstüne çıktı. Kararmış gözleriyle altındaki yüze bakıyordu.

"Mmh, karnında çocuk olmasaydı bitmiştin sen."

Jungkook bu gece çok eğlenecekti.

Porn Link 2 | JikookWhere stories live. Discover now