Dilimler Aşkına!

3. BÖLÜM 🍰

           

Hayırlı Geceler Canlarım ^_^ Uzun ve yeni karakterlerimize Merhaba! diyeceğiniz bir bölüm sizlerle :)

Keyifli okumalar dilerim ^^

3. Bölüm

Pastanenin kapısından içeri girerken ilk kez Cansu olmadan çalışacağım için kendimi garip hissediyordum. Dilimler Aşkına'yı açtığımızın üstünden tamı tamına bir hafta geçti. Heyecanımız dolu doluyken o bir hafta nasıl geçip gitti farkına bile varamadık. Şu an ise işlerimizi az da olsa ayarlayarak kendimizi yoğun temponun içine bıraktık.

Çok yoruluyorduk. Peki, pişman mıydık? Kesinlikle hayır!

Biz en baştan beri yorucu tempoyu göz önüne alarak bu işe giriştik. Şimdi ise Cansu,  aynı zamanda babasının şirketinde çalıştığı için bir anlaşma nedeniyle yurt dışına çıkacaktı. Şu sıralar evden çıkmak üzere olduğunu  tahmin ederken iki gün içersinde geri dönmesini sabırsızlıkla bekliyordum. Nedense yeni açılan pastanemizden dolayı bu aralar yalnız kalmaktan çekiniyor, kendimi güçsüz hissediyordum. Kendimi yine olumsuz düşüncelere kaptırmadan hızla yerimden kıpırdadım. Çantamı ve beyaz kot ceketimi kasanın oraya bırakırken huzur bulduğum mutfağa doğru ilerledim. Cansu'nun yokluğunda çok zorlanmamam için  dünden tatlılarımızı yaparak  ikimiz de uykusuz kaldık. Şimdi ise mutfakta bana göz kırpan pastaları gördüğümde uykusuzluğumuza çokça değdiğini düşündüm. Bir bir tatlıları kapaklı servis tabaklarına koyarak kendimi işime verdim. Sunumlarını hazırladıktan sonra tatlıları içeriye taşıyarak yerlerine yerleştirdim. Pastaları kasanın hemen yanındaki kapaklı, camlı dolaplara yerleştiriyorduk. Sunum açısından ilgi çeken cupcake, makaron gibi tatlıları kapaklı servis tabaklarında camlı dolabın üzerindeki beyaz tezgaha koyuyorduk.  Diğer güzelliklerimizi ise tezgahın yan tarafında kalan duvara boydan boya yaptırdığımız beyaz vitrine koyuyorduk. Beyaz ahşaptan yapılma vitrinde tatlılarımız dekoratif  bir şekilde yer alıyorlardı. Tabii vitrindeki tatlılarımız çeşidine göre toz almayacak şekilde tüllerle paket halinde bulunuyordu. Vitrinin bazı yerleri ise yine camla kaplı olarak tatlılarımızın tazeliği ve hijyenliğini korunuyordu.

Her şeyi en başından beri en ince detayına kadar konuşarak halletmiştik. Bu yüzden de önemli ayrıntıları hiç kaçırmadığımızdan açılışı yaptığımızda zorlanmamıştık.

Pastaları hallettikten sonra genel olarak pastanenin iç temizliğine giriştim. Sanırım müşteri gelene kadar kendimi hep bir şeylerle oyalayacaktım. Temizliğe girişmeden önce de şarkımı açmayı ihmal etmedim. Bugünlerde favorimiz olan Yalın'ın şarkılarını açarken bir başıma da olsa coşmaya başladım.

Eh, Cansu Hanımın yokluğunda kendimi birçok şeyle oyalamam gerekiyordu. Yoksa onsuzlukla çokça sıkılıp kendimi pasta yemeye verecektim ki bugünlerde yeterince kaçırmıştım zaten..

Temizlikten sonra çalan şarkıları daha da hareketlendirirken bir yandan ben de mırıldanıyordum. Bu sırada boş durmayıp gelen bir iki müşteriyi mutlulukla karşıladım. Onların ardından çantamdaki dosyalarımı çıkardım. Pastaneyi  açmadan önce amcamın avukatlık bürosunda avukat olarak çalışıyordum.  Bürodaki avukatlarla bazı şirketlerin hukuk danışmanlığını yaparken kendi şirketimizin de hukuksal işleriyle ilgileniyorduk. Şimdi ise çıkardığım dosyalarda çalıştığımız bir kozmetik şirketine ait belgeler vardı. Cansu geldikten sonra  benim de  gidip o şirketle görüşmem gerekiyordu. Hazır müşteri yokken dosyaları alarak cam kenarındaki masaya geçtim. Rahat bir şekilde çalışmak için toz pembe masaya bir güzel kurulduktan sonra okumaya ve not almaya giriştim. Bu sırada Kore şarkılarına geçiş yaparak onların enerjisiyle işime daha çok odaklandım. Bu aralar Cansu ile BTS grubunun Not Today şarkısına fena kafayı takmıştık.  Güney Korelilerin dizileri kadar grupları da fenaydı ki biz de bunlardan bolca faydalanıyorduk. Grupta o kadar çok yakışıklı vardı ki bir yandan şarkı ile coşuyor bir yandan da kliptekileri düşünmeden edemiyorduk. Ah böyle keyifli bir anda çalışmak gibisi yoktu. Hem şarkımı dinliyor hem de dosyalardaki yazılanları okuyordum. Ta ki yarım saat sonra gelen bir adet dallamaya kadar.