“Günaydın.” Dememle yüzünü yüzüme eğdi ve burnunu burnuma sürdü. Kıkırdadım. Ben banyo yapmıştım ama benden daha güzel kokuyordu.

“Çok güzel gün aydı gerçekten.” Sözlerinin ardından dudaklarıma minik bir öpücük koydu.

“Günaydın ateş parçam!” sesi yine kalbime dokunmuştu. Yine titretmişti beni. İç çektim derince ve dudaklarına öpücük koydum. Dudakları daha genişçe açıldı.
O güldü benim kalbim tekledi.
O güldü benim yüreğimde kelebekler uçuştu.
O güldü benim ömrüm şenlendi.

Bir süre birbirimize baktıktan sonra dudaklarını tamamen dudaklarıma mühürledi ve belimde ki kolunu sıkılaştırarak aklımı başımdan alacak şekilde öpmeye başladı. Bana dokunduğu anda akıl namına bir şey kalmıyordu zaten. Tamamen o olup çıkıyordum. Ona usul usul karşılık verirken hiç hırçınlaşmadan narinliğine devam etti. Kollarımı boynuna doladım. Kendini üstüme bıraktı. Onu hissedince daha da sıktım kollarımı. Ama yine de vahşileşmedi.
Uzun bir süre öpüştükten sonra dudaklarını çekti ve yanan gözleriyle gözlerime baktı.

“Gün gerçekten çok güzel aydı.” Son kez ufak bir öpücük koyup üstümden kalktı. Bende doğrulmuştum. Dudaklarım zonkluyordu. Umursamadım. Sevdiğim adamın etkisiydi bu. Dağıldığına emin olduğum saçımı düzeltip yataktan tamamen kalktım ve yatağın kenarına oturan Ali’ye baktım.

“Ben aşağıya iniyorum canım. Sende elini yüzünü yıka gel. Kahvaltı yapalım biran önce.” Bana bakmadan kafasını salladı ve gözlerini ovaladı. Kalkar kalkmaz beni öpmesini biliyordu ama daha tam kendine bile gelememişti. Hızlıca omzuna sarılıp yanağına kocaman bir öpücük koydum ve kulağına fısıldadım.

“Seni seviyorum.”


Kızlar çayları doldururken Ali gelmişti. Tişörtünü değiştirmişti sadece. Anlaşılan evde kalacaktık bugün. Oturup film izleriz bizde. Kahvaltıya başladıktan bir süre sonra Ali çatalını bana doğru uzatarak konuştu.

“Dışarı çıkmayı falan mı planlıyorsun? Çok süslüsün bugün?” gülüp ağzımdakini yuttum.

“Çıkmak istersen neden olmasın? Ama hayır, planım yok. Senin için süslendim.” Arsızca güldü. Bu halime şaşırmadan edemiyordum aslında. Artık her hareketimi ona göre yapar olmuştum çünkü. Ali memnun olsun istiyordum. Mutlu olsun istiyordum. Benim yanımda sıkılmasın istiyordum. Benimle huzurlu olsun istiyordum. O yüzden ne yaparsam yapayım hep ilk önce onu düşünüyordum. Ali sever mi? Ali kızar mı? Ali huzursuz olur mu? Güldüm bu düşüncelere. Çünkü beni çok fazla mutlu ediyordu Ali. Benim için hep en iyisini istiyordu. O yüzden bende onun iyiliğini istiyordum. Bu karşılıktan ziyade aşkımın yansımasıydı. Benim hissettiklerimi o da hissetsin istiyordum.

“Birlikte film izleyelim mi bugün?” kafasını olumlu anlamda salladı. Sinemaya gitsek güzel olurdu aslında. Ama bir sürü koruma ayarlanması gerekecekti şimdi. Boşuna o yorgunluğa değmezdi. Mis gibi evimizde oturup,  filmimizi izlerdik. Kahvaltıyı bitirdikten sonra, tazelenen çaylarımızı alıp ayağa kalkmıştık ki Ali’nin kaşları derince çatılıp baştan aşağı beni süzdü.

“Sen bu etekle nasıl aşağı inersin?” kendime baktım. Çok fazla kısa değildi ama evde ikimiz olduğumuz için giymekte sakınca görmemiştim.

“Dışarı çıkmayız diye giydim Ali. Bizden başka kim var ki evde. Ne olacak?” sabır çekip çayını masaya koydu ve aniden önüme eğilerek eteği çekiştirmeye başladı. Şaşkınlıkla yaptığı şeye bakarken daha çok homurdandı.

DÜRÜST YALANCI: KISADIR AŞKIN BOYUWhere stories live. Discover now