8.Bölüm*

200 23 0
                                    

-Thank you for loving me-

"H-hyung, kalk!" Jongin suratında hissettiği birkaç damla yaşla hızla gözlerini araladı. Yixing, kollarını onun iki omuzuna koyup kalçasıyla üyesinin üzerine oturmuş ağlıyordu. "Y-Yixing?!" Jongin hızla küçük olanın bedenini kendine çekip onu kollarıyla sarmaladı "Ne oldu sana böyle?" Yixing duyduğu soru karşısında kırmızı burnunu çekti ve ağlamaktan kızarmış gözlerini birkaç metre ötedeki yaralanan geyiğe çevirdi. "O-o, ölüyor!" başını büyük olanın omzuna koyup ardı ardına ağlamaya devam ederken Jongin yutkundu. "O bir geyik XingXing, geyikler avlanır unuttun mu?" Jongin, verdiği cevap karşısında dehşete düşmüş bir ifadeyle kendine bakan sevgilisini görünce hemen lafını geri almaya çalıştı. "Y-yani...demek istediğim-" Yixing sinirli gözlerle Jongin'i süzdü "Sus hyung! Demek etli herşey senin için sadece bir yemek huh? Benimde soyum unicorn'lardan geliyor, öyleyse neden beni de yemiyorsun?" Jongin kahkaha attı ve Yixing'in başını çekip küçük olanın sıcak nefesini hissedeceği bir şekilde fısıldadı "Seni yiyeceğim zaten" Yixing, bu cevapla gülümsemek için kendini zor tuttu, sevgilisi gerçeken sevimliydi. Ama onun bu bakış açısı karşısında sinirlenmişti. Omuz silkti ve Jongin'in üzerinden hızla kalkıp, yumuşak yeşil çimenlerin arasında hala can çekişen geyiğin yanına gitti ve eliyle acısını almaya çalışırmışcasına yarasını okşamaya başladı. Bir süreden sonra Jongin'de küçük olanın arkasında dikildi ve onu izlemeye başladı "Bu senin asıl gücün...Belki de çok zorlarsan ben olmadan da kullanabilirsin" Yixing hala okşamaya devam ederken kısık bir sesle karşılık verdi. "Hayır...Bunu yapamam, kral olmadan hiçbir prens gücünü tam anlamıyla kullanamaz. Bu yüzden bir mutlak bir güç var"

Jongin cevabının ardından önündeki küçük bedene sıkıca sarıldı ve boynuna başını gömdü. Her bir noktasını ezberlermişcesine kavradığı sıcak beden sadece sarılırken bile onun kalbini deli gibi attırıyordu. Küçük olanın nar çiçeği kokusunu içine çekip elini, onun elinin üzerine koydu. Şimdi geyiği beraber okşuyor ve acısını beraber alıyorlardı. Geyiğin yarası yavaşça kapanmaya başladığında Yixing buğulanmış gözlerini elinin arkasıyla yavaşça sildi ve hiç bir anı kaybetmeden geyiği izledi. Bir süreden sonra tüm yaraları kapanmıştı ve geyik de çektiği acıdan kurtulunca hızla ayağa kalktı. Ama onlardan kaçmıyordu, aksine kendisini kurtaranın onlar olduğunun farkında olmalıydı. Yixing sevinçle ardından ayaklanıp geyiğin açık kahverengi tüylerine küçük bir öpücük kondurdu. Jongin hala sevgilisini izlerken gördüğü manzarayla istemsizce iç çekti. "Yah!" Yixing sevgilisinin sözleri karşısında merakla arkasına döndü "Huh?" Jongin iç çekti ve küçük olanın elini kavrayıp bedenini kendine çekti. "Onu öpme." Yixing ilk başlarda büyük olanın ciddi olup olmaması konusunda emin olamasa da gözlerinde ki soğuk ifadeyi görünce ciddi olduğunu anladı. "O-o...bir geyik" Jongin düzeltti "Erkek bir geyik!" Yixing bu cevap karşsında kahkahalara boğulurken Jongin hala gözlerini bir saniye bile kırpmadan sevgilisini izliyordu. "Yixing-ah..." Yixing duyduğu sinirli sesle kendini yatıştırarak gözlerini Jongin'e çevirdi. "Huh?" Jongin sinsice gülümsedi "Cezanı çekmelisin" Jongin kendisine anlamadığını açıkça belli eden gözlerle bakan sevgilisini hızla yumuşak çimenlere yatırdı. "H-hyung..?" Jongin küçük olanın kulağına fısıldadı "Seni yiyeceğimi söylemiştim" Yixing yutkundu ve Jongin sevgilisinin boynuna ıslak öpücükler bırakmaya başladı. Her bir noktayı sanki bir şahesermiş gibi özenle öpüyordu, Yixing başını ıslak çimenlere yapıştırıp gözlerini sıkıca birbirine gömdü, neler olduğunun farkına vardığında usulca Jongin'e baktı. Sadece beraber olurken bile neden bu kadar aşk doluydu her hareketi, neden ne zaman kendisine dokunsa bedeni ateşte kavruluyordu? Bu çocuk ne yapmıştı ona? Ondan önce ki kişiliğiyle o kada bütünleşmişti ki, bir daha asla birine açılamayacağından emindi. Olması gerekenin bu olduğunu düşünüyordu, ama bu çocuk onun tüm planlarını alt üst etmişti. Aşklarının yasak olduğunu bilse de ona karşı koyamazdı, Jongin'e kısa sürede bağımlı hale gelmişti. Büyük olan, sevgilisinin üzerindeki giysiyi yavaşça açıp meme uçlarını emmeye başladığında, Yixing'in ağzından istemsizce birkaç inleme duyuldu. Jongin başını küçük olanın giysisinden kaldırıp bir domates kadar kızaran suratıyla kendisine bakan sevgilisine gülümsedi ve dünyanın en güzel varlığına bakarmışcasına baktı küçük olanın suratına. Yixing başını biraz daha eğerek gözlerini ondan kaçırdı ve dudaklarını ısırdı. "H-hyung...y-yanlış birşey mi y-yaptım? N-neden d-durdun?" Jongin kahkaha atarak kendisine büyük bir merakla bakan küçüğünün dudaklarına küçük bir öpücük bıraktı "Ne kadar güzel olduğunun farkında mısın?" 

Yixing yeniden  başını utangaç bir şekilde eğince,  Jongin kendini doğrultup küçük olanın narin bedenini kendi kaslı kolları arasına aldı. Yixing başını Jongin'in göğsüne gömdü ve asla bırakmayacakmış gibi sımsıkı sarıldı ona. "H-hyung?" Jongin küçük olanın başına bir öpücük bıraktı. "Hım?" Yixing utançla başını sert göğüsden kaldırdı ve Jongin'in gözlerinin içine baktı. "A-acıyacak mı?" Jongin gözlerini küçük olandan ayırıp başını gökyüzüne çevirip gülmeye başladı. "Yah! Böyle çok uysalsın XingXing, seni hergün becermeliyim belki de?" Yixing dehşetle açılmış gözlerle kendisine bakarken Jongin onun alnına bir öpücük bıraktı. "Aptal...senin canını acıtacak bir şeyi asla yapmam." Yixing emin olmayaak başını salladı ve Jongin onun içini okurmuşcasına "Eğer hazır hissetmiyorsan, senin için hayatımın son nefesine dek beklerim XingXing" dedi. Yixing gözlerini Jongin'in bedenine dikti, bu durumda göz göze gelmeye hazır hissetmiyordu kendini. "Beni neden seviyorsun? Y-yani...sen harikasın hyung, gerçekten. Herkesin arzuladığı birisin...ben bile kendimi sevmezken neden beni seviyosun ki?" Jongin, Yixing'in suratında öpülmedik yer bırakmamaya dikkat ederek cevap verdi. "Sen ne kadar harika olduğunu bilmiyorsun Yixing, muhteşemsin." Sol gözüne bir öpücük kondurdu "O kadar muhteşemsin ki, hala bana ait olduğuna inanamıyorum" sırada ki öpücüğünü sağ gözüne bırkatı. "Ve bu yüzden asla kimsenin sana dokunmasına izin vermeyeceğim, sen benimsin. Benim XingXing'im" 

Yixing suratını kaplayan içten gülümsemesiyle karşılık verirken Jongin onun gamzesine hayranlıkla baktı. "Bu gamzeyi seviyorum" gamzesinin çukuruna küçük bir öpücük daha bıraktı ve soluğu küçük olanın dudaklarında aldı. Onunla ilgili herşey Jongin'in aklını başından alıyordu, kalbinin delice atmasına neden oluyordu. Ona yakınken tüm bedeni uyuşuyordu ve ona her bakışında daha da fazla aşık oluyordu. Küçük olanın bedenini kucağına alıp üzerindekileri hızla çıkardı. Onun pürüssüz porselen tenini incelerken Yixing yeniden kızarıp dudaklarını ısırdı. Jongin onu daha iyi hissettirmek adında hızla üzerindekini çıkardı ve küçük olanı çimenlerin üzerine yatırıp bacaklarını araladı. "Şimdi seni hazırlayacağım, ama utanmak yok tamam mı?" Jongin dudaklarını büzdü. "H-hyung...bu...utanç verici!" Jongin gülümsedi ve sevgilisinin baldırına bir öpücük bıraktı. "Bedenin bana ait, benim bedenim de sana. Bu yüzden utanma...seni çıplak görecek tek kişi benim" Yixing başını yavaşça salladı ve Jongin küçük olanın araladığı bacaklarının arasından deliğine dilini sokup yavaşça keşfe çıktı. Yixing ise aldığı zevke rağmen Jongin'in bunu yapmasına inanamıyordu, ona göre bu sadece iğrençti! Yixing için sonsuz gibi geçen bir hazırlamadan sonra Jongin sonunda kendini yavaşça küçük olanın deliğine soktu. Olabildiğince yavaş hareket de etse, Yixing'in canı acıyordu. Kendini yavaşça içeri itip gel git yapmaya başladığında bir yandan da küçüğün tatlı noktasını bulmaya çalışıyordu, bir süre böyle devam ettikten sonunda Yixing'in inlemelerini duyunca iç çekti, ona zarar vermek istemiyordu. Aynı noktaya defalarca vurunca Yixing artık zevkten titremeye başlamıştı. "A-ah...Jongin...Imm. H-hızlan" Jongin duydukları karşısında gülümsedi ve  bir yandan küçük olanın deliğinde hızla gelgit yaparken bir yandan da onun meme ucuyla oynamaya başladı.  

Küçük olan onun her dokunuşu karşısında titrerken daha fazla kendini tutamadı ve sevgilisinin ismini haykırarak boşaldı. İlk seferde bu kadara katlanması bile mucizeydi. Jongin henüz kendi işini haletmemiş olsa da yavaşça küçük olanın içinden çıktı ve menisini iştahla emdi. Yixing kapanan gözleriyle hızla nefes alırken, Jongin'de bir yandan onu izliyor ve yeniden aşık oluyordu. Yixing, gözlerini aralayınca önce kendine ardından da Jongin'e bakıp "H-hyung...senin sütün niye yok?" diye sordu. Jongin kendini bininci kez küçük olana gülmemek için sıktı. "Sorun değil Yixing-ah." Yixing dudaklarını büzdü ve Jongin kendini farkında bile olmadan çimenliklerin üzerinde buldu. Küçük olan üzerine çıktı ve büyük penisini kavrayıp gülümsedi "Şimdi senin sıran" ağzına aldığı üyeyi ardı ardına ememeye başladığında Jongin başını aldığı zevkle arkaya attı. Yixing üyesini bir şekermiş gibi emerken küçüğün gelgitleriyle Jongin her saniye daha da erekte oluyordu ve çok geçmeden küçük olanın ağzına boşaldı. Jongin gözlerini araladığında gördüğü manzara karşısında Yixing'i hızla kendine çekti ve kollarıyla onu sardı. "Teşekkürler" küçük olanın boynuna bir öpücük kondurdu ve başını omzuna koydu. Uykuya dalmadan önce ise son duyduğu "Bende, beni sevdiğin için teşekkür ederim hyung" oldu.

MendoveniaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin