12.bölüm

1.8K 81 9
                                    

yillar sonra geldim sa

Kağan Soysal

Pelin, Irmak ve Ceren'i fazlasıyla severdim. Hepsi benim canımdan bir parça gibilerdi. Pelin ve Irmak kardeşim gibi, Ceren ise... Ceren farklıydı benim için. Bu sağlıklı mıydı emin değildim, bunu yapmam ne kadar doğruydu onu da bilmiyordum. Ancak kendime engel olamamıştım, olamıyordum. Ceren sandığımın aksine kardeşim ya da kuzenim gibi gördüğüm birisi değildi.

Bunu geç fark etmiştim. Fark etmesem daha iyi olurdu ya, neyse. Bunun benim sonumu getireceğini düşünmeden edemiyordum arada. Sağlıklı bir kalbin yapabileceği bir şey değildi çünkü.

Ceren'i seviyordum. Ona aşıktım. Olmaması gereken bir şeydi, ancak oluyordu. Olmaması için çabalamıştım diyemezdim çünkü fark ettiğimde zaten her şey olmuştu. Fakat bitmemişti. Nasıl, ne zaman biterdi hiçbir fikrim de yoktu.

Biliyorum yanlıştı, çok yanlıştı. Bu yapılmaması gereken bir şeydi. Kuzenime hislerimin olması... Kabul edilebilir bir şey değildi.

Sınıftaki bir öğrenciyle Ceren tartıştığında, direkt olarak Ceren'e dönmüştüm. İstememiştim ancak olmuştu. Bu bir dürtüydü. Cevabını umutsuzca beklemiştim. Çok umutsuzdum, fakat beklemiştim.

"Sana aşığım Ceren, umutsuzca aşığım."

Birkaç tıkırtı duyduğumda bakışlarım havalandı. Karşımda şaşkınlık içerisinde bakan Poyraz'ı görmem iyi olmamıştı. Söylediklerimi duymuş muydu? Duymuşsa iyi olmazdı, öğrencime ve hatta kuzenime aşık olmuş olmamın normal karşılanacağını sanmıyordum. İnsan kuzenine aşık olamaz mıydı? Mantıklı gelmiyordu ama duygularım söz konusu olduğunda mantığım uçuyordu. 

"Hocam, siz ne söylüyorsunuz?" 

Poyraz'ın sesini işittiğimde, söylediğim şeyleri duyduğunu anladım. İşte bu gerçekten hiç iyi olmamıştı. 

Mırıldanarak, "Poyraz sen ne zamandır buradasın?" dedim. Mantıklı düşünme konusunda hızlı sıkıntılarım oluşmuştu. 

"Birkaç dakikadır, ve söylediklerinizi duydum. Bir şaka olmasını umut ediyorum." 

Sinirliydi, sesinden bunu çok net anlıyordum. Ne yapmalıydım? Hocası olarak üstünlük kurmaya mı çalışmalıydım yoksa onu bir dost olarak görüp sessiz mi kalmalıydım? 

"Ben... Ben ne diyebilirim bilemiyorum Poyraz."

Gözlerimi yere indirdim ve öylece bekledim. İç çektiğini duydum. Ardından sıkıntılı sesini işittim, "Hocam bu söylediğiniz yanlış bir şey. Ceren sizi abisi olarak görüyor, bu söylediğniz şeyi öğrense nasıl yıkılır tahmin edebiliyor musunuz?" 

Ceren'i düşünüyordu, sesindeki sıkıntı belki de bu yüzdendi. Ceren'e değer veriyor muydu? Beynim çalışmayı durdurmuştu ve sadece anlamsız şeyleri sorguluyordu. Konu şu an gerçekten Poyraz'ın Ceren'e değer veriyor olup olmaması mıydı? Kendine gel Kağan.

"Poyraz, kalp denilen organa söz geçirmek kolay mı sanıyorsun sen? Sevdiğin birisi oldu mu hiç?" dedim güçlü çıkarmaya çalıştığım sesimle. 

Sevdiği birisi varsa veya olmuşsa beni anlayabileceğini umut ediyordum. Başka çarem de yoktu zaten. Ne yapabilirdim? Gidip Ceren'e söylerse ve bu olay büyürse nasıl yüzlerine bakardım? Amcamın... Kardeşimin. Kızlarına abilik yapıyordum, bana emanet etmişlerdi ve ben kızlarına aşık olduğumu söylüyordum... Gerçekten, bunu nasıl açıklayabilirdim? Bunun bir affı olur muydu? 

Sessizlik oluşunca Poyraz'ın yüzüne baktım. Toparlandı ve, "Hayır hocam, yok," diye yanıt verdi. Çok keskin söylemişti. Beni nasıl anlayabilirdi ki o zaman? Hemde kuzenine ve öğrencisine aşık olmuş bir adamı? 

"Beni anlamanı umuyorum. Ben Ceren'e... Gerçekten değer veriyorum ve onu seviyorum. Aşık olmayı engelleyebilsem engellemez miydim? Bu benim iradem dışında gerçekleşen bir durum. Ceren'e aşık olmayı ben seçmedim."

Çığlık gibi bir ses duyduğumda gözlerimi kapattım... Her şey mahvoluyordu. Bu sır benimle birlikteyken çok daha güvenli ve sağlıklıydı. 

Sert adımlar duyduğumda, gözlerimi ağır hareketlerle açtım. Pelin karşımda duruyordu. Gözlerindeki öfkeyi ve hayreti görmek kendimi kötü hissetmeme sebep oldu. 

"Sen ne saçmalıyorsun böyle?" diye dişlerinin arasından konuştuğunda, yutkundum. Şimdi boku yedin Kağan.

"Pelin, sakin olur musun?" Poyraz'ın sesini işittiğimde gözlerimi ona çevirdim ve minnetle baktım. En azından Pelin'i sakinleştirmeye çalışıyordu, üstüme yürümüyordu. 

"Ne sakini ha? Ne sakininden bahsediyorsun sen?! Abimin, kardeşimiz dediğimiz kişiyi sevdiğini öğreniyorum. Bize evini açan, büyüten ve okutan amcamızın kızına aşık olduğunu öğreniyorum. Sence nasıl sakin olabilirim, veya olmalı mıyım?" 

Pelin konuştukça kendimi kötü hissediyordum. Haklıydı fakat fazla tepki vermiyor muydu? Bu durum gerçekten normal miydi bilmiyordum ama ben de bunu istememiştim ki! 

"Pelin, evet haklısın, ama bir dinle," diyen Poyraz'ın sözünü kesti pelin. Poyraz bir şeyler söylemek için ağzını açmıştı o sırada. 

"Hayır Poyraz, hayır. Bana gelip abimi savunma. Bu zamana kadar Ceren'e kardeşim derken, Ceren onu abisi olarak görüp sarılırken gerçekten Ceren'e aşık mıymış? İşte bu gerçekten canımı çok sıkıyor."

"Ne desen haklısın kardeşim. Sana bir şey söylemeye hakkım yok. Ama seviyorum. Buna engel olma gücüne sahip değilim." 

"Bir mafya olan kardeşine bunları söylemek ne kadar sağlıklı abiciğim?" Sahte bir gülümseme vardı yüzünde. Bu bizim aramızda bir anlaşma biçimiydi. Gözlerimi kısarak, "Unutma kardeşim, ben de mafyayım," dedim. Söylediğim şeyi anladığında sırıttı. 

"Mafya olabilirsin ama bir chucky? Sanmıyorum Kağan Soysal." 

Haklıydı, bir chucky olamazdım. İç çektim. 

"Bir dakika Soysal Ailesi, beni unuttunuz sanırım. Ben de buradayım ve inanın bana ben de mafyayım."

Poyraz ortamı yumuşatmak için gülerek konuştuğunda gülümsedim. Küçücük çocuklardan mafya mı olurdu?

Ceren Melis Soysal

Okulun koridorlarından geçerken kendi kendime burada ne aradığımı sormadan yapamıyordum. Neden okula gelmiştim ki? Evde yatabilirdim. Gerçekten, delirmiş olmalıydım. Tam geri okuldan çıkmak için ilerleyecekken, öğretmenler odasından Poyraz'ın sesini duydum. İçeriye direkt daldım. Herkes dersteyken Poyraz burada ne yapıyor olabilirdi ki? 

Odadaki herkes bana döndüğünde onlara garip bir şekilde baktım. 

"Ne oluyor burada? Bensiz ve Irmaksız aile toplantısı mı yapıyorsunuz? Hadi sizi anladım da, Poyraz senin işin ne burada?" 

Hepsinin yüzüne tek tek baktım. Kağan abi biraz durgun gibi görünüyordu. Ona bakarak, "Abicim, görüşmeyeli nasılsın? Özledim seni de," dedim. Yüzü biraz da düştüğünde hafifçe kaşlarımı çattım. Ne oluyor lan? 

"İyiyim canım, sen nasılsın? Ben de seni özledim." 

Tam cevap verecekken, Poyraz atladı hemen. 

"Beni hiç özlemedin mi cadı?" 

Sırıttım ve, "Hiç özlemez olur muyum manda?" dedim. 

Kaşları çatıldı. Manda dememi sorguluyor gibiydi. Zaten bilerek söylemiştim, onu gıcık etmek için. 

"Manda mı? Neyse, bunu görmezden gelebilirim sanırım," dedi ve güldü. Sırıtmaya devam ettim. "Gel bir sarılayım," diyerek devam ettiğinde bıkkınca bakarak yanına gittim. 


bu nasi bi bölüm oldu yav

Karanlığın YalnızlığıWhere stories live. Discover now