Bölüm 2

4.4K 132 29
                                    

Düzenlendi! *olay akışı belirli bir şekilde değiştirildi*

Gözlerimi kurduğum çalar saatteki alarmın sesiyle açtığımda hızla kalktım ve formalarımı giydim. Hâlâ bu formaları giymeme konusunda ısrarcıydım ama okulun kuralı buydu ve uymazsam babamın neler yapacağını az çok tahmin edebiliyordum.. Giyindikten sonra aşağıya indim. Kızların kahvaltı yaptığını gördüğümde hızla oraya gittim ve oturdum. Bu oburlar tüm masayı tertemiz yapabilirdi ve ben aç bir insan olarak bunun olmasını istemezdim.

Ekmeğime rastgele bir şeyler sürüp yerken aniden kafama gelen çatalla gözlerimi ikisinin üzerinde gezdirdim. İkisinde de yapabilme potansiyeli olduğu için gözlerimi kısarak yüzlerine bakıyordum. Bu psikolojik baskım her zaman işe yarıyordu ve hatayı yapan kişi ortaya çıkmak zorunda kalıyordu.

Irmak oflayarak elini kaldırdığında memnuniyetle sırıttım. O'nunla sonra ilgilenecektim. Kahvaltımız bittiğinde kalktık ve dışarıya ilerledik. Yaşar abi kapıda bekliyordu. Bizim hem şoförümüz hemde acil bir durumda yardımcımızdı. Düşmanlarımız olduğu gerekçesiyle Yaşar abi şoförlüğümüzü yapıyordu elbette. Irmak ve Pelin'e kalsa daha genç birisi de korumamız olarak işe başlamalıydı. Bunu babama birçok defa söylemişlerdi ve babamında kabul edeceğine emin gibiydim. Her hafta ayrı sevgili bulan kızlardan ne bekliyordunuz ki?

Irmak güzel bir kızdı ve güzelliğini kullanmasını çok iyi biliyordu. İkimiz bir yerlere gittiğimizde ilgi odağı Irmak oluyordu. O halinden memnundu, bende memnundum. Arabaya bindik ve Yaşar abinin düşer hızlı araba sürüşü ile yeni bir hız macerası yaşadık.
-
Sınıfa girdiğimizde geç kalıp kalmadığımızı anlamamıştım. Hoca yoktu, öğrenciler tam değildi ama yine de çoğunlukla vardı. Omuz silktim ve yerime geçtim. Kızlarda arkama geçtiklerinde kafamı sıraya gömdüm ve biraz uyumanın iyi olacağını düşündüm.

Gözlerimi açma sebebim elbette uykunun yeterli olduğunu düşündüğüm için değildi! Matematik hocası başımda konuşuyordu. Gözlerimi bıkkınca tamamen açmaya çalıştım ve hocaya baktım. Çakma sarı saçları, dudaklarına sürdüğü parlak kırmızı rujuyla ne kadar hocaya benziyordu orası tartışılırdı tabii. Alaycıl bir şekilde gülümsedim. "Buyurun Hocam?"

"Galiba çok iyi biliyorsun dersi, takmayıp uyuduğuna göre?" Kaşlarını kaldırarak ve dalga geçer gibi baktığı gözlerime bende aynı şekilde bakarak karşılık verdim. Elbette dün Pelin'i tehdit ederek bana matematik çalıştırmasını söylememiştim! Tamam belki söylemiştim ama tehdit etmemiştim. Yani birazcık etmişte olabilirdim. Of! Kimi kandırıyordım sanki, alenen tehdit etmiştim kızı!

"Estağfirullah Hocam, siz en iyisini bilirsiniz tabii ama bende biliyorum birkaç numara." Dudakları kıvrıldı.

"Kalkta göster o zaman numaralarını," diyerek kalemi uzattı. Sırıtarak ayağa kalktım ve Pelin'e baktım. Göz kırptığımda dil çıkardı. Hâlâ dün ettiğim tehditi düşünüyor olmalıydı. Sevgilisine lezbiyen olduğunu söylemekle tehdit etmiştim, ne vardı ki bunda?

Önüme döndüm ve tahtaya ilerledim. Aynı zamanda soruya bakıyordum ve aklımdan çözüyordum. Tahtaya birkaç işlem yaptıktan sonra cevabı yazdım ve hocaya döndüm. Gözleri kısık şekilde çözdüğüm soruya bakıyordu. Hata aradığına neden bu kadar emindim bilmiyordum. Ama hata olmadığına emindim. Pelin'e bakıp göz kırptığımda doğru anlamında elini kaldırdı. Sırıttım.

"Hımm, aferin." Diyecek bir şey bulamayınca böyle söylemesi elbette doğaldı! "Oturtabilirsin," dedi gözlerini kısarak bana bakmaya devam ederken.

Karanlığın YalnızlığıWhere stories live. Discover now