Bölüm 6

2.2K 96 8
                                    

Düzenlendi!

Burkan beni arayıp depoya birisini getirdiğini söyledi. Hızla yerimden kalktım ve, kızlara elimle işaret verdim. Ayağa kalktıklarında kapıya yöneldim. O esnada kolumdan tutulduğumda tutan kişiye baktım.

"Efendim Mert?"

"Nereye gidiyorsunuz? Biz burada mı kalacağız?" Aklıma onların da burada olduğu geldiğinde kafama vurdum. Nasıl unutmuştum. Onları burada bırakamazdım, içeriye gideceklerini sanmıyordum. Aileleri evlerine de göndermezdi, buraya geldiklerinden bu kesin bir şeydi. Alt dudağımı ısırdım ve düşünmeye başladım. Mekâna götüremezdim. Kızlara baktığımda kafalarını salladılar. Ama olmazdı! Kendimizi deşifre edemezdik.

Düşünürken ellerini açtılar. Başka şansım yoktu. "Beni takip edin," dedikten sonra odadan çıktım.

Hızla depoya gittiğimizde kapıyı sertçe açtım ve ilerledim. Karşımda bir kadın gördüğümde şaşırdım. Bağlamışlardı ve öylece bekliyordu. Nefesimi verdim ve bizimkileri izlemeleri için oturttum. Ardından ben de bir sandalye alıp kadının karşısına oturdum. 

"Merhaba," dedim gözlerimi kısarak. 

"Merhaba." 

"Çocuğunu satan kadın sen misin?" dedim öfkemi arkamda bırakarak. 

Kafasını sallayarak, "Evet," dediğinde sinirlerim tavan yaptı. Ayağa hızla kalktım ve Burkana 5 kova sıcak 5 kova soğuk su getirttim. Tek tek sırayla bir soğuk su birde sıcak su döktüm. Kadın deli gibi bağırırken umurumda değildi. En sonunda işimi bitirince arkamı döndüm ve onlara baktım. Kızlar sırıtırken erkekler bana dehşet ifadesiyle bakıyordu. Hadi ama, abartılacak kadar bir şey yapmamıştım. 

"Hadi gidiyoruz. Burkan sen de buraları temizle kardeşim."

Yüzlerine bakmadan döndüm ve kapıdan seri hareketlerle çıktım. Biz kızlarla eve giderken Poyrazlar da kendi evlerine gidiyorlardı. Eve gittiğimizde kızlara bir şey söylemeden odama gidecekken annem kolumdan tuttu ve beni kendisine çekti. 

Ona ne olduğunu anlamayan bakışlar atarken o bana gülümsüyordu. 

"Tatlım, sen Poyraz'ı seviyor olabilir misin?" diye sordu yumuşak sesiyle. O her zaman pozitif düşünen, iyi kalpli bir kadındı. 

"Hayır annem, ne alakası var? Sevmiyorum ben o ukalayı," dedim ve gülümsedim. 

"Peki, o seni seviyor mu?" Kaşlarımı kaldırdım, nereden bilebilirdim? Derin bir nefes aldım.

"Bilmiyorum anne, ama sevmiyordur. Hem nereden bileyim, müneccim miyim ben?" diyerek dalgaya aldığımda güldü. 

"Meleğim, tabii ki de değilsin. Neyse hadi ben seni sıkmayayım."

"Anne ben melek değilim, bana melek deme. Farkındaysan kötü işlerde yer alıyorum. Az önce bir kadına işkence ettim. Elbette mantıklı bir sebebim var biliyorsun. Kendi kızını para karşılığında satmış..." Yüzümü buruşturdum. Bu tür insanlardan iğreniyordum. Aslında o kadına az bile yapmıştım ya, neyse. 

"İşte ben sana bu yüzden meleğim diyorum kızım. Kalbin temiz, suçsuz bir insana bir şey yaptın mı bu zamana kadar? Hayır. Bu senin iyi birisi olduğunu gösterir." 

Sessiz kalmayı düşündüm ilk önce. Sonra ağzımı açtım, ama geri kapattım. Ardından gülümseyerek, "İyi geceler anne, ben odama gidiyorum," diyerek arkamı döndüm ve seri hareketlerle merdivenlerden çıktım. 



Karanlığın YalnızlığıWhere stories live. Discover now