Bölüm 9

2.1K 91 3
                                    

medya, Doruk Bulut

Ceren Melis Soysal

Teyzemlere gitmek için ailemden izin alma çabam, büyük bir başarısızlıkla sonuçlanıyordu. Tahmin ettiğimden daha zor olan bu iş, beni bıktırmaya yetmişti. Teyzemlerin yanına gitmek istemem, çok mu abes bir durumdu? 

Annem izin verecek gibi oluyordu fakat babam izin vermiyordu ve bu durumda annemin indirdiği gardı yeniden yükseliyordu. Bu durum gerçekten sıkıcıydı. Ben kendimi koruyabilecek bir insandım ve asıl karşımdaki kişinin benim karşımda şansı yoktu. Geçmişte yaşadığım şeyler yüzünden beni genelde farklı bir yere göndermek istemiyorlardı. Saçmalık değil de neydi? 

"Babacığım, lütfen. Teyzemleri fazlasıyla özledim." 

Kaşları daha çok çatıldığı sırada, "Hayır Ceren! Okul ne olacak diye düşünüyor musun hiç?" diyerek beni yeniden ikaz etti. Okul, okul, okul. Bana göre derslerimin durumu iyiydi, bir hafta derslere girmesem çok bir şey kaybetmezdim. Öyle değil mi? Öyle. 

"Sedat amcadan izin alırım. Lütfen... Gidebilir miyim?" deyip gözlerinin içine baktım. Belki izin verirdi... Bakışlarım babama işlemiyordu, adam inatçı olmak için var olmuştu sanki.

"Meleğim, babanı zorlama lütfen." 

Bakışlarım hızla anneme döndü. Bana meleğim demesinden nefret ettiğimi biliyordu fakat ısrarla devam ediyordu. Ben, bana melek denilmesini hak etmiyordum. Hangi kısmı anlatamıyordum ki?

"Bana melek deme, anne. Meleklik bir şeyim yok. Yaptıklarımı biliyorsun, ve bundan memnunum," dedikten sonra babama döndüm ve devam ettim, "Babacığım, her şeyim, hadi izin ver. Hadi." Sondaki i harfini uzattığımda gözlerini devirdi. Oflayarak yüzüne bakmaya devam ettim. Ben çocuk değildim, bunu ne zaman anlayacaktı? 

"Tamam. Şimdi git ve halini hazırla." 

Duyduklarım dudaklarımda gevşek sayılabilecek bir sırıtma meydana getirdiğinde, "Tamam Berkay Bey," diyerek baş selamı verdim. Gözleri kısıldı. "Her an vazgeçebilirim, Ceren. Bence hemen git." 

"Ben istenmediğim yerde durmam," diyerek uzun bir nutuk çektiğimde babam sabrı kalmadığını belirten bir ifadeye bürünüp, "Ceren!" diye bağırdı. Dudaklarımı birbirine bastırarak hızla koşup merdivenleri çıkmaya başladım. Duyduğum gülme sesleri bana güldüklerinin bir işaretiyken, omuz silktim. Sonuçta istediğimi almıştım. 

Eşyalarımı küçük bir çantaya yerleştirirken telefonumu da elime aldım ve Sedat amcanın numarasını tuşladım. Omzum ile başımın arasına sıkıştırarak açmasını beklerken elimdekileri yerleştiriyordum. Çok fazla şeyler almama gerek yoktu. Kısa süreli olacaktı zaten. Birkaç kıyafet yerleştirdiğimde Sedat amca'da açmıştı. Sonunda dememek için dudaklarımı dişledim. 

"Merhaba," dediğinde aynı şekilde karşılık verdim. Konuyu fazla uzatmak istemiyordum. 

"Sedat amcacığım," diye başlayarak onu ikna etmek için gereken şeyleri söyledim. Birkaç ikazdan sonra kabul ettiğinde derin bir nefes aldım. Bunu da kısa sürede çözmüş olmanın rahatlığı ile birlikte, "Sana da iyi günler," diyerek sonlandırdım konuşmayı. 

Gerekli olan birkaç küçük şeyi de aldıktan sonra omzuma alarak evden ayrılmak için merdivenleri indim. Evlerimizin arasında birkaç saatlik bir mesafe vardı. Tamamen dışarıya atılabildiğimde Yaşar amcanın beklediğini gördüm. Dudaklarımda hızlı bir sırıtma oluşurken yanına ilerledim ve yanağını hafifçe sıkarak arabaya bindim. Irmakla Pelin evde değillerdi, nerede oldukları ise pek kafamı taktığım bir durumda değildi. 

Karanlığın YalnızlığıWhere stories live. Discover now