Bölüm 57

77.6K 3.5K 491
                                    

Multi *-*  Onur

İyi okumalar :))

Onur bir anda soğumuştu ve elinden geldiği kadarıyla arabayı yavaş kullanıyordu. Doğruyu söylemek gerekirse ağzımı açmaya korkuyordum.

Yol boyunca ağzımı dahi açmadım, sonra merakla ona döndüm.

"Neden gelmiş?" dediğimde cevap vermedi. Başımı cama çevirdim ve araçları izlemeye başladım. Doğrusu Ateş'İ özlemiştim, ne kadar zamandır onu görmemiştim.

"Onur?" dedim. Bakışlarını yoldan çekip bana döndü, "Hı?" dedi soru sorar gibi.

"Çok mutlu değilsin" dedim, derin bir nefes alıp yola baktı. "Neden mutlu olayım? Hayatımın en güzel günü olacakken en boktan günü oldu" dedi.

Başka bir şey konuşmadık. Eve vardığımızda Ateş'i Furkan ile konuşuyor gördüm, heyecanla kapıyı açacakken Onur kapıyı kilitledi.

Birkaç denemeden sonra açamadım ve ona döndüm, "Açar mısın kapıyı?" dedim. Onur bakışlarını diğer taraftaki cama çevirdi,

"Ateş ile konuşmanı istemiyorum" dediğinde anlamıyormuş gibi ona baktım. "Neden?" dedim.

"Anlamanı beklemiyordum zaten" buz gibi bakışlarını bana çevirdi, "Onunla hiçbir şekilde iletişime geçmeyeceksin. Anlaşıldı mı?"

Hayır anlamında başımı salladım, "Bana karşı farklı şeyler hissediyor olabilir ama yine de-"

"ONUNLA KONUŞMAYACAKSIN!" diye kükredi. Bir anda koltuğa sindim. Birkaç dakika boyunca gözlerimin içine baktı, kilidi açıp arabadan indi.

Onu izledim, dik duruşuyla dikkatleri üzerine çeken bir insandı ama umrunda olduğunu zannetmiyordum.

Kapımı açtı, buna şaşırarak indim, bir anda elimi tuttu. Bu normaldi ama sımsıkı tutması iyi değildi.

"Onunla konuşmak istiyorum, neden karşı çıkıyorsun? Yanımda sende ol" dedim yalvaran bir sesle. Başını iki yana salladı,

"Hayır! Bu konu hakkında konuşma" dedi. Ateş ve Furkan bize doğru geliyordu, onlara gülümsedim.

"Merhaba" dedim, Onur'un yoğun bakışlarını hissediyordum ama sadece selam verdim.

"Merhaba" dedi Ateş. İçten bir şekilde bana gülümsüyordu,bana sarılacakken Onur bir anda beni kendine çekti.

"Onunla hiçbir şekilde iletişime geçmeyeceksin!" dedi Onur buz gibi sesle. Ateş olduğu yerde kaldı.

"Beni buraya sen çağırmadın mı?" sesindeki alaya karşılık Onur sırıttı, "O kadar çaresiz değilim. Furkan öyle ama" dedi ve bakışlarıı Furkan' a çevirdi.

Furkan da 'bana yardım et' bakışı atıyordu. Onu anlamıştım tam ağzımı açacakken Onur sözümü kesti.

" Seni Onun yakınlarında görürsem babamızın yanına gidersin"

Ortamdaki gerginlik çok kötüydü, Ateş ifadesiz haline bürünmüştü, Furkan da öyle. Onur ise memnun bir şekilde gülümsüyordu.

"Güzel" dedi ve beni evin içine soktu.

*

Bugün güzel başlamıştı ama yine bozulmuştu. Normal olarak.

Tavanda bakışlarımı gezdirdim, düşünncelerim su yüzüne çıktı.

Onur bazenleri çok kıskanç davranıyordu. Bazenleri biraz hafif kaçtı ama neyse. Ateş'in yüzündeki acıyı görmediğinden eminim.

Ateş ve Furkan annesini ve babasını görmemişlerdi. Furkan'ın annesini dolaylı yoldan babası öldürmüştü ve büyük bir şerefsizlik yapıp en iyi arkadaşıyla evlenmişti. Üstelik Ateş doğmuştu. Onur intikamını almak için ikisini de öldürdü ama bebek kalmıştı.

Kafamı iki yana salladım, kime hak verebilirdim ki? Bir de şu Yiğit Gürsoy ne alakaydı?

Onur annesinin soyadını kullandığına göre Yiğit mantıken dayısı oluyordu. Peki neden bir anda bizim eve gelip benimle tanışmak istediğini söylüyordu? Göbeğindeki o BST yazısı?

İstemsizce irkildim, hoş değildi. Bir anda karnım guruldadı.

"Karnının aç olduğuna inanamıyorum" dedim ve başımı yastığa bastırdım. Neredeyse üç ay olmak üzereydi ve ben cinsiyetini merak ediyordum.

Karnımın guruldamasına daha fazla dayanamayıp aşağı indim. Salonda oturmuş ciddi bir şekilde konuşuyorlardı.

"Sandviç isteyen var mı?" dediğimde hiçbiri beni takmadı. Furkan son anda kafasını çevirdi ve hayır anlamında başını salladı.

'Pekala' diye mırıldandım ve aşağı indim. Mutfağa girdiğimde buzdolabını açıp ne var ne yok diye bir bakış attım.

"Hmm" dedim ve salam ile peyniri çıkardım. Sandviçimi zorlukla hazırladıktan sonra içeceklere göz attım.

"Süt mü?" dolabın kenarındaa sadece süt vardı, sinirle ofladım ve yukarı çıktım.

"Sadece süt mü? Gerçekten mi?" dedim Onur'a doğru. Konuşmasını kesip bana döndü,

"Evet" dedi, konuşmasına geri dönecekken onu susturdum, "Ben soğuk çay istiyorum" dediğimde sinirle nefes aldı.

"İki can taşıyorsun. Süt iç, yararlı" dediğinde sinirle ayağımı yere vurdum. "Evet iki can taşıyorum. Ben taşıyorum" dedim ve dış kapıdan Ali'ye seslendım.

"Efendim yenge?" dedi ve hemen yanıma geldi. "Bana ice tea alır mısın?" dediğimde kafasını evet anlamında salladı.

Yanımda bir anda Onur belirdi, "Sakın alma" dedi. Ali durdu, bize baktı ve yerine geçti.

Onur koltuğa oturacakken sinirle homurdandım ve koluna yumruğumu geçirdim.

Zaman bir anda durdu. Ben Onur'a vurmuş muydum şimdi? Elimin ağrısına bakılırsa evet vurmuştum.

Onur da durdu. Yavaşça bakışlarını bana çevirdi. Gözlerinde sinirden eser yoktu, alayla sırıttı.

"Sen az önce bana vurdun mu?" dediğinde başımı iki yana salladım. "Yoo, elim kaymış, işe bakar mısın?"

Sonra yavaşça merdivenlere doğru ilerledim, "Belki süt içmek iyidir" dedim. Hemen aşağı koşarak indim.

Derin bir nefes aldım, korkunçtu. Az önce olanlar korkunçtu!

"Bebek ne yapıyorsun? Babana vurdum" sonra sırıtmaya başladım, "İyi hissettim ama"

Merdivenlerden gelen sesle sustum, Onur aşağı iniyordu. Gözlerimi kapattım. Arkamı döndüm. Onur arkamdan sarıldı ve omzuma öpücük kondurdu.

"Sen gerçekten kızmışsın" diye mırıldandı kulağıma doğru. Nefes almadan duruyordum, bunu fark ettiğimde derin bir nefes aldım.

"Olabilir" beni kendine döndürdü, kahverengi gözleri sıcaktı, "Doktora gitmeliyiz" dediğinde anlamamış gibi baktım.

Alnını alnıma yaslayıp ellerini göbeğime koydu. "Cinsiyetini merak etmiyor musun?" dediğinde 'evet' anlamında başımı salladım ve kıkırdadım.

Gülümsedi ve beni öptü. Öksürük sesiyle ayrıldık.

Ateş kapıya yaslanmış bize bakıyordu, bir eli sargılıydı, yüzünde duygu yoktu.

"Su istemeye gelmiştim" dedi. "Yanlış zamanlama" diye mırıldandı. Onur dan ayrılıp ona su bardağı verdim.

"Şurdan doldurursun" dedim ve su damacanasını gösterdim. Gözlerini devirdi. "Sağol" dedi alayla Ateş.

Onur yanağıma öpücük kondurdu, "Yemeğini ye" dediğinde başımı salladım. Ateş suyu kafasına dikip bize bakmadan yukarı çıktı.

Onur'a sarıldım, o da göz kırpıp (ölmüş olabilirim) gitti.

Tam sandiviçimi yiyecekken telefonuma mesaj geldi.

Gönderen: Gizli Numara

Nasılsın Yenge? Seninle özel olarak konuşmak istiyorum.

DİKKAT KATİL VAR!!Where stories live. Discover now