2 🌸 çocuk ellerimizle kardan evler yapardık 桜

Începe de la început
                                    

"Fakat narin olduğu için fazlaca değerlidir." diye devam etti toprağı sağ eliyle okşarken, "Bir rivayete göre o kadar değerliymiş ki eskiden Çin'de bu bitkiye sahip olma hakkı yalnızca krallara verilirmiş. O da takdirini göstermek için bazı insanlara manolya kökü takdim edermiş."

Demek kırılganlığı onu değerli yapıyordu. Çiçekleri oldum olası severdim, annem, babamın doğduğumdan beri bu işle uğraştığını söylemişti bir keresinde. Muhtemelen beni onlarla birlikte büyüttüğü içindi bu sevgi. Bana da gerçekten bir çiçekmişim gibi yaklaşıyordu.

"Ayrıca," diye devam etti burnunu çekerken çömeldiği yerden kalkıp avuçlarımı kendi ellerinin arasına alarak,"Bu koklamaya kıyamadığımız çiçeği kim dikerse kısa sürede aşkı bulacağı söyleniyor. Dikmek ister misin?"

Kafamı heyecanla sallayıp tohumu babamınkilerle aynı sırada dikerek toprağı kapattığımda kapının girişinden onun sesini duydum.

"Su-ah! Yakınlarda ne bulduğuma inanamayacaksın!" soluk soluğa kalmış şekilde konuşurken kelimelerini zorlukla seçiyordum. "ORTADAN İKİYE AYRILMIŞ KAFASIYLA İLERLEYEN BİR YILAN!"

Yedinci yaşıma bastığım kış oldukça çetin geçmişti. Sürekli soğuk algınlığından muzdarip olup peçetelerle burnumu kızartıyordum. Ve ne zaman iyileşsem Jimin'den tekrar kapıyor sonra o iyileştiğinde ben ona bulaştırıyordum. Bu böyle sürüp giderken içimizdeki oynama dürtüsü hiç susmuyordu. Kar, tipi olarak yağsa bile bir şekilde oynayacak bir oyun buluyorduk.

Tıpkı bugünkü planımızda olan kardan adam yapıp ardından kaymak gibi. Jimin'lerin bahçesinde büyük olması için yuvarladığımız kar yumağını itelerken bazen yanlışlıkla tökezliyor ve hatta düşüp kahkahalara boğuluyorduk. Sonra ne olduysa Jimin yanımdan biraz uzaklaştı ve bere olmasına rağmen kulağımda sert bir darbe ve çınlama hissettim.

"1326 ATIŞ BAŞARILI!"

Öfkeli bir şekilde yığını bırakıp elindeki kar topuyla bana gülen mavi bereli burnu ve yanakları kızarık çocuğa baktım. Şu anda bir savaş oyununun tam ortasında olduğumuzu nihayet anlamıştım. Çünkü gizli kodu kullanıyordu. Ve tam ağzımı açıp bağırıyordum ki elinde ne ara yaptığını anlamadığım kar topunu atmasıyla dudaklarım arasındaki küçük boşluktan içeri girdi. Ağzımdaki şeyi tükürerek çoktan donmuş ağzımı büzerken onun kahkahaları tüm sokağı ayağa kaldıracak kadar artmış, istemsizce ben de gülmeye başlamıştım fakat bunun intikamsız kalmayacağına da emindim.

Hızla bir kartopu alarak iyice sıktım ve canını acıtacak kadar sert olmasına özen göstererek hızla ona doğru attım. Aptal, kaçmak yerine bana yeni bir kartopu hazırlarken benimkine yakalanmıştı ve tam alnının ortasına isabet etti.

"2613 SAVUNMA ATIŞI BAŞARILI!"

"SEN ŞİMDİ BİTTİN SUJIN!" diye böğürüp bana eline aldığı tüm karları çevik bir şekilde top yapıp atarken aynı şeyi ben de yapıyor, yapmamız gereken kardan adamı yok sayıyordum. Öyle bir hırsla kar topu atıyordu ki en sonunda ağaç dibinde bulduğu o koca kütleyi alıp beni kovaladı ve yakaladığı yerde kafamda kırdı. Ben de sinirlenip beresini aldım ve onu karların içine yatırıp siyah saçlarını çektim. En sonunda, gülmekten karnımız ağrıyınca ve ellerimiz hissedemeyeceğimiz kadar donup kızarınca bunu yapmayı kestik ve tekrardan kardan adamı yapmaya koyulduk.

"Bence kardan adam değil ev yapalım." diye bir öneri sundum karları birleştirirken. Bu daha ilginç ve sıradan bir şeyden uzak geliyordu. Jimin, önce bu fikri düşünür gibi gözlerini kıstı.

"Kutuplardaki insanların yaptığı gibi mi?"

"Onlarınkinden daha güzel." diye yanıtladım. Güldüğünde gözleri kısıldı ve kızaran yanaklarına hohladığı ellerini bastırarak ısıtırken kafasıyla onayladı.

cherry blossom | pjm Unde poveștirile trăiesc. Descoperă acum