7. BÖLÜM: "HATA"

6K 741 254
                                    

Hayatta yapılacak o kadar çok hata var ki, aynı hatayı yapmakta ısrar etmenin bir anlamı yoktur.
(Sarte)

Yorganı bütün gücümle tuttum. Mert ise yorganın diğer ucundan var gücüyle çekti ve artık ana rahminden nasıl bebek doğup dünyaya çırılçıplak ve savunmaz gelir ya işte ben de Mert'in karşısında öyleydim. Savunmasız ve her daim korunmaya muhtaç. Onunla göz göze gelmemek için, ellerimle yüzümü kapattım. Bacaklarımın üzerinde ağırlık hissedince işaret parmağımla orta parmağımı hafifçe aralayarak Mert'e gizlice baktım.

"Giy şunları. İki saate hazır olmalıyız. Murat evi tutmuş."

Bacaklarımın üzerine attığı beyaz, etek kısmında işlemeler olan elbiseyi alarak hızlıca giydim. Bugün bu dört duvardan kurtulacaktım. İçimdeki heyecan dışarıya çıkmak için fazla sabırsızdı. Aysima'yı da giydirerek üç-beş parça eşyamı da elimde tutarak Mert'in yüzüne gülümseyerek baktım.

"Biz hazırız." dedim mutlulukla.

"Elindekiler ne?"

"Kıyafetlerim ve Aysima'nın eşyaları."

"At onları çöpe. Yeni evimize giderken geçmişe dair hiçbir şeyi oraya taşıma. Burada yaşadıklarımız burada kaldı."

"Ama Mert..."

"Çiğsel, at diyorum. Senin için elbise dolabı hazırlattım, Aysima için de."

Elimdeki kıyafetleri yatağın üzerine doğru bırakarak etrafa son kez göz attıktan sonra moloz yığınlarının arasından geçerek dev plazanın önüne park edilmiş 4 çarpı 4 siyah cipin yanında bizi bekleyen takım elbiseli adam son model arabanın kapısını dikkatlice açıp ön düğmelerini ilikleyerek: "Hoş geldiniz Mert Bey." dedi ezik bir ses tonuyla.

Mert umursamaz bakışlarla arka kapıyı açtı.

"Çiğsel, siz buraya oturun. Ön koltuk bebek için tehlikeli. Ben öne Murat'ın yanına oturacağım." dedi bütün ciddiyetiyle.

Paranoyak olan adam gitmiş, yerine sanki ülkenin en önemli iş adamı ya da sanatçısı gelmişti. Murat dediği adam babasının şoförüydü. Ama neden Mert'in babasına değil de Mert'e şoförlük yapmayı tercih etmişti? Ayrıca Mert neden ailesiyle birlikte yaşamayı kabul etmiyordu ki? Sorular denizinde çırpınırken arabanın aniden hareket etmesiyle kendime gelmiştim.

"Ev istediğim gibi oldu değil mi Murat?"

"Tabii efendim. Her şey istediğiniz gibi dizayn edildi."

"Sorun çıksın istemiyorum."

"İçiniz rahat olsun Mert Bey. Hangi yoldan gitmemi istersiniz?"

"Kimsenin bizi bulamayacağı yoldan git. Takip edilmek istemiyorum."

"Peki efendim."

Kucağımda Aysima'yı usul usul pışpışlarken bir yandan da Mert ve şoförü arasında geçen konuşmaları dinliyordum. Yeni evimize doğru yaklaşmaya başladığımızda heyecandan tırnaklarımı kemirmeye başlamıştım bile.

Zikzak ve çamurlu yollardan geçtiğimizde aslında yeni evimizin hayal ettiğim gibi bir yer olmadığı hissine kapılmıştım nedense. Etrafta yıkık dökük gecekondular ve sokakların ortasından geçen ipe asılmış çamaşırlar, köşe başlarında elindeki tesbihleri sallayan mahallenin sözde bekçilerini görünce içimi tuhaf bir sıkıntı kaplamıştı. Ama korktuğum başıma gelmemişti, virane evleri geride bırakıp bu sefer müstakil tek veya iki katlı olan vilların olduğu bölgeye gelmiştik. Ağaçların gizlediği en tepedeki eve doğru arabamız son süratle gidiyordu.

PARANOYAK (BİTTİ)Where stories live. Discover now