1.BÖLÜM: Başlangıç

1.2M 17K 3.7K
                                    

Ee o zaman buraya yeni okuma tarihlerimizi bırakalım mı? ❤

🕊

Saat tam yedi buçuk.

İki saattir oturduğum yerden abimin evin içinde oradan oraya gitmesini izliyordum. Oldukça endişeliydi. Sevdiği kadının ailesi ile tanışmaya gidecektik ve endişesinin de en büyük sebebi yalnız olmamızdı. Sadece ikimiz gidersek ciddiye alınmayacağımızı düşünüyordu, yanımızda büyük biri olmadan gitmek olmazmış. Hayatımda duyduğum en saçma sebepti.

"Artık gidecek miyiz?" diye sorduğumda, "Dayımı mı çağırsak?" dedi ve bende derin bir nefes aldım. Bu çok daha kötü sonuçlar doğururdu. "Asıl dayım gelirse mahvoluruz."

"Yok yok ben arayayım da gelsin," deyip konuşmama fırsat vermeden cebinden telefonu çıkardı ve hızla dayımı aradı. Ona umutsuzca bakıp bakışlarımı yerdeki parkeleri çevirdim. Otuz altı tane var, biliyorum çünkü daha önce defalarca kez saydım. Abim çoğu zaman saçma davranır ve benimde onları gözden gelmem gerekiyordu, bu yüzden parkeler en yakın arkadaşım sayılırdı. 

"Geliyor."

Aksi olsa gerçekten şaşırırdım. "Sen bilirsin," diyerek tüm sorumluluğun ona ait olduğunu açıkça belirttim. "Evden çıkalım mı? Hemen gelir zaten."

Kafasını salladığında sonunda oturduğum yerden kalkıp, elbisemi biraz düzelterek kapıya doğru yürüdüm ve o anda elbisemi fark eden abim, "Ne kadar da güzel olmuşsun,"  dedi ama altında yatan ima elbette açıktı, elbisen kısa demek istiyordu ama artık bunları dile getirmemeyi seçiyor çünkü ne kadar söylerse o kadar kısa giyinmeyi tercih ediyordum.

"Biliyorum, senin aldığın her şey güzeldir abim. Teşekkür ederim."

Sinirle homurdansa da evden çıktık. Dayım on dakikanın ardından yolda gözüktüğünde sırıttım. Her şeye fazla heveslidir, ne zaman bir yere gitmek veya bir şeyler yapmak için çağırsak sanki bunu bekliyormuş gibi anında gelebilme yeteneği vardı.

Otuz iki diş sırıtarak yanımıza geldiğinde, "En sevdiğim yeğenlerim!" dedi ve tam bu sırada akşam olması rağmen içimden şu cümle geçti,

İğrenç günüme merhaba.

Zira bu şekilde devam ederse güzel bitmesi için tek bir sebep yok.

Abimle aynı anda, "Senin bizden başka yeğenin yok dayı," dedik.

Elbette bizi zerre umursamadan, "Olsun siz benim en sevdiğim yeğenlerimsiniz!"  dediğinde iç çekerek arabaya bindik. Ne dersek ne diyelim faydası olmayacaktı, yıllardır aynı muhabbeti döndürüyordu. "Ee dayım kızımız güzel mi? İsmi ne? Kaç yaşında? Ne mezunu? Abisi var mı?" 

"Sakin ol dayı. İsmi Liva, yirmi yaşında. İç mimarlık okuyor. Abisi var ve," Duraksayıp derin bir iç çekti. "Çok güzel dayı."

Hayatına almak istediği kişiyi gerçekten seviyor olması beni çok mutlu ediyordu. Bir sürü sıkıntı çeken, yıllardır doğru düzgün mutlu olamayan abim sonunda gerçek mutluluğu elde etmişti.

"Okulunu bitirseydi ya dayım? Acelen mi var?"

"İkimizin ortak kararı bu dayı, sorun olmaz deyince benim için de zaten sorun yok, olsun dedik."

"İyi bakalım. Mutlu olun da," deyip bana döndü. "Külkedisi? Sen nasılsın? Hiç sesin soluğun çıkmıyor. Abin gidecek diye üzülüyor musun?"

Dayımın genel konuşma tarzıdır bu. Tüm cümlelerinde bir soru cümlesi olur, hep bir şey sorardı. "İyiyim dayı ve alakası bile yok, aksine çok mutluyum."

SİYAHWhere stories live. Discover now