4- Marijuana

9.7K 836 222
                                    


1 Hafta sonra

Havalar oldukça soğumuş, kış etkilerini göstermeye başlamıştı. Taehyung, Yoongi hyunguyla beraber sahilde bir tur atarken etrafı gözlemliyordu. Serinleten hava ikisini de titretiyordu. Buna rağmen sahilde takılmayı seven ikili bunu takmıyordu.

"Taehyung." Yoongi küçük olana seslendi.

"Evet?" Taehyung kafasını Yoongi'ye çevirip merakla söyleyeceklerini beklemeye başladı.

Yoongi derin bir nefes aldı. Nereden başlayacağını bilmiyordu. Nasıl anlatacaktı ki? Eğer küçüğü birazcık tanıyorsa söylediklerini dikkate almayacağından ve kabul etmeyeceğinden emindi. Aklından birkaç cümleyi bir araya getirdi, evirdi, çevirdi, topladı.

"S-Sen futbol takımından... Ayrılmak zorundasın. Ben de aynı şekilde basketbol takımından."

Taehyung hızla kafasını kaldırıp siyah saçlarına daha alışamadığı hyunguna bir bakış attı.

"Sen ne dediğinin farkında mısın?! Bunu asla yapmam, yapamam. İki takımın da bize ihtiyacı var, biz olmadan yapamazlar!"

Yoongi bakışlarını kumsala çevirirken bir nefes aldı. Neden bu kadar zordu ki? "Zarar verirler, sana, bana takımdakilere. Doğu'luları bilmiyormuş gibi konuşma."

"Bunu daha önce kabul etmedik, şimdi neden yan çiziyorsun hyung?"

Yoongi kafasını iki yana salladı. Bu küçük veletin olanlardan haberi yoktu, vahşice dövülürken ne tehhditler yağdığından da.

"Anlamıyorsun Taehyung. Bunu ben de asla istemem... fakat o gün beni tehdit ettiler. Ve ben... Yemin ettim, söz verdim onlara. Eğer yan çizersem... Sonucunu bilemiyorum."

Taehyung Yoongi'ye üzgünce bakarken "Üzgünüm hyung, ama bunu yapamam. " dedi. Hyungunun böyle bir şeyi söylemiş olmasını bile yediremiyordu.

Ardından Yoongi'nin ne söylediğini dinlemeden gitti.

"Taehyung, hey, yah!"

-

Taehyung elleri ceplerinde yürümeye devam ederken birkaç saat önce Yoongi'den kurtulmuştu. Kendinden büyük olan çocuğun söyledikleri beyninde dolanıp duruyordu.

Bunu yapamazdı. Takımına ve okuluna ne olursa olsun ihanet edemez, bunu gururuna yediremezdi.

Önündeki tenekeye sert bir tekme çakarken ağzından bir küfür savurdu.

Neden her şey bu kadar zor olmak zorundaydı ki?

Bu dünyayı hiç sevmiyordu..

-

Jungkook etrafında dönen Jimin'e artık durması için işaret verdi.

"Başım dönüyor, dursana lanet olası. Niye böyle oldun anlamıyorum ki."

"Az bir şey içmiş olabilirim." Jimin sırıtarak söyleyince Jungkook göz devirdi. "Hep başıma kalıyorsun yer cücesi."

"Sensin lan o!"

"Jimin, kes."

"Tamam."

Jungkook koltuğa uzattığı ayaklarını topladı Jimin'e oturması için işaret verdi. Hafif çakır keyif olan çocuk yanına doğru atlarcasına oturmuştu. ellerini yanaklarına götürerek bekledi.

 ellerini yanaklarına götürerek bekledi

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Dün annen aradı."

Konu Jimin'in ilgisini çekmiş olacak ki Jungkook'un dibine girmişti.

"Ne dedi?" Jimin'in elleri buz kesmeye başlamışken nefesi kesiliyordu. Jungkook kaç yıllık arkadaşına bir çok duyguyu aynı anda barındıran gözlerle baktı. Jungkook o an bir şey söylememiş olsa da Jimin anlamıştı.

"Cebinde beyaz bir toz bulduğundan bahsetti Jimin." Jungkook'un ses tonu sertleşmeye başlamıştı.

Jimin zorlukla yutkundu. "B-ben...-"

Jungkook karşısındaki oğlanın konuşmasına izin vermemişti.

"Bunu nasıl yapabildin?"

Jimin bu sözlere cevap veremedi. Yıkılmış, mahvolmuş hissediyordu.

"Yarına randevu aldım, psikolojik destek, tedavi için her ne halt gerekiyorsa hepsi."

Jimin dudaklarını aralayıp bir şey söyleyecekmiş gibi oldu fakat sonra sustu.

"Tamam."

-

"Neyin var ufaklık?" Hoseok yılgınlıkla içeri giren, ceketini yatağın herhangi bir yerine fırlatıp yatağa uzanarak ellerini kafasının altında birleştiren Taehyung'a sordu. Küçüğün bu hareketi elinde dumanı tüten kahveyi masaya bırakıp yanına ilerlemesine sebep olmuştu.

Taehyung sıkıntıyla iç çekerken dudaklarını dişlemeye başlamıştı

"Ne yapacağımı hiç bilmiyorum hyung."diye konuştu ve ayağının altındaki yorganı tekmeledi.

"Hey, hey, hey. Sakin ol şampiyon. Önce bir sorunu anlat, buluruz çaresini."

"Çözüm bulunacak gibi değil. Ne yapacağım ben şimdi..."

Taehyung oflayarak söylediğinde Taehyung'un yatağının yanındaki koltuğa oturdu Hoseok.

"Anlat dinliyorum."

Taehyung biraz düşündü. Bu süreçte elini ensesine atmıştı. Bir nefesi içine çekerken ayaklarına bakarak konuştu.

"Hyung, senden bir şey isteyebilir miyim?"

Hoseok kafasıyla onaylarken "Tabii," diye mırıldandı.

"Benim yerime müdüre futbol takımından ayrıldığımı söyler misin?"

-

Jimin dün akşamdan beri tam olarak Jungkook'la konuşmuş değildi. Yediği haltlardan dolayı arkadaşından utanıyordu.

Jimin de bilmiyordu ne zaman eroine başladığını. Sadece anne ve babasıyla olan sorunlarından, hayattan kurtulabilmek amaçlı başlamıştı. Hayatının kararmaya başladığı zamanlar anne babası yüzündendi hep.

En yakın arkadaşı Jungkook bile Jimin'in neler yaşadığını bilmiyordu.

Jimin elbette sırf bu yüzden kendini zararlı maddelere vermemeliydi fakat elinde miydi? Hayır.

Bağımlılık kapısını çalmıştı artık.

Nasıl kurtulacağını bilmiyordu. Jungkook elbette her zaman yanında olurdu fakat onun desteği yetecek miydi ki?

Jimin güçsüzlüğünün farkındaydı ve bu konuda o kadar da ileri gidemeyeceğini biliyordu. Belki de onun için ölüm yakındı.

Ve Jimin biliyordu ki ölmek bu cehennemden kurtulabilmesi için tek şansıydı.

-

Bu biraz geçiş bölümü olduğundan kısa oldu ama şu birkaç bölümde karakterlerimizin hayatına değinmek istiyorum.

Oy ve yorumlarınızı bekliyorum çingular~

Still Alive | KookVHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin