<21>

1.1K 111 41
                                    

"Seni özledim Louis"Geceye doğru fısıldadım,sadece parmaklıkların izin verdiği kadar bakabiliyordum yıldızlara,sadece içimi karartan bu kirli duvarların izin verdiği kadar onunla ilgili hayal kurabiliyordum.Benim,onun ya da bizim kaderimiz daha dünyanın var olmaya başladığından beri belliydi.Dünyaya bir süre olması gerektiği gibi hayvanlar hakim olduktan sonra insanlar ve ardından dizginlenemez vahşi doğaları ortaya çıktı.

İnsanların dünyaya gelip,ölmesi bir kısır döngü halinde devam ederken milyar yıl sonra bir bebek dünyaya geldi.Oysa doğduğu ilk andan beri şanssızdı o bebek,gözlerini sımsıkı yummuş dünyanın ona sunacağı bütün kötülükleri reddeder gibiydi.Duyduğuma göre o bebek ağlayarak dünyaya gelmemiş,annesinin karnından çıktıktan sonra akıtması gereken göz yaşlarını biriktirip ileride yaşayacağı ağır olaylar için saklamış.

Şimdi bütün göz yaşlarımı yaşadığım en ağır olay için akıtıyordum.....

Bir hazine kutusunu,dünya üzerindeki en parlak mücevheri,kalbi her attığında vücudunun her yerinde çiçekler açan,kan kadar berrak ama bir su kadar tertemiz,gözlerindeki her bir duyguyu neşeli sesiyle anlatan dünya üzerindeki her bir kötülüğü tek bir bakışıyla bile yok edebilecek Louis'i kaybetmenin ağırlığı altında bütün göz yaşlarımı akıtıyordum.

Bir sonsuzluk içine sığdırılmış en güzel zaman kısıtlamasıydı o.....

Hani derler ya insanın en büyük düşmanı zamandır diye.Aslında insanın en büyük düşmanı zaman değil kendisidir.Çünkü zamanı bile nasıl kullanacağımıza kendimiz karar veriyoruz ve ben kendi kendimin en büyük düşmanı olarak geriye kalan bütün zamanlarımı Louis'i düşünmekle geçirmiştim.Hareketlerimi,düşüncelerimi kısıtlayan ama kalbimin her bir odacığında en güzel yerlere sahip olan mavi gözlü çocuk benim en değerli zamanımdı.

"Harry Styles!"

Kelepçelerin birbirine değdiğinde ortaya çıkan sesle beraber aydınlığa alışmaya çalışarak dışarı çıktığımda en aydınlık günden bile daha parlak gözleriyle bana bakan O'nu gördüm.Nasıl da özlemişim...

Ayların getirdiği yorgunluktan,bütün kötülüklerin bir araya gelip paslı halde elinde toplanışından,çamurların,tozların bile bir ışıltı gibi durduğu yorgun ellerini aramızdaki engele dayamıştı.Her an sımsıkı tutmak isteyip,öpücüklere boğup dudağımdan bir saniye bile ayırmak istemediğim o eller zayıflamıştı.

Dokunmak istedim ama yapamadım,ben her gün bu içinde zalimlere ev sahipliği yapan kirli duvarlara tutunduğum ellerimle onun ellerine ihanet edemezdim

Oops! Questa immagine non segue le nostre linee guida sui contenuti. Per continuare la pubblicazione, provare a rimuoverlo o caricare un altro.

Dokunmak istedim ama yapamadım,ben her gün bu içinde zalimlere ev sahipliği yapan kirli duvarlara tutunduğum ellerimle onun ellerine ihanet edemezdim.O eller benim parmaklarıma temas etmek için fazla masumdu.

"H-Harry?"

"Edward!"Hayır o eski neşeli ses değildi.Bu ses kırılgandı,yorgundu,bitkindi en çokta üzgündü.Bu ses bütün neşesini yitirmiş bir çocuğa aitti.

Not A Revenge Story  (Larry Stylinson)Dove le storie prendono vita. Scoprilo ora