<6>

1.4K 138 96
                                    

Dünya üzerinde tanıyıp tanışabileceğiniz,karşılaşıp karşılaşabileceğiniz en gerizekalı varlık benim çok sevgili arkadaşım Liam Payne olabilirdi!

Hayallerimde Liam'ı bir kan gölünün içinde boğmak varken,Louis ya da Zayn'in şuanda ne düşündüğünü kestiremiyordum.Liam donuk bakışlarını sırasıyla hepimizin yüzünde gezdirtikten sonra yaptığı gerzekliğin farkına varmış olmalı ki toparlanmaya çalışıp telefonu kulağına götürdü."Aaa Harry sesini alamayınca kapattın sandım ve telefonu indirdim,ben demiştim ki telefonunu benim arabamda unutmuşsun!"

Ah bence burada boşuna vakit harcıyordu,şu oyunculuğuyla gidip bir ajansa başvurmalıydı!

Telefonu kulağından indirip cebine soktu."Ah yataktaki bu küçük sevimli şey Louis olmalı sanırsam,bende kuzenimle konuşuyordum telefonunu arabamda unutmuşta salak!"Bir dakika son kelimeyi söylerken neden bana baktı o!?

"Öyle bağırarak içeri girdiğim için kusura bakmayın,Zayn'le tanıştık ama seninle daha fırsat olmadı"Yatakta Zayn'in yanına oturarak Louis'e elini uzattı."Ben Liam,işte şurada gördüğün saçları birbirine girmiş çocuğun en yakın arkadaşıyım,ne şans ama!"Saçları birbirine girmiş derken!?Kıyafet dolabının aynasının önüne geçip görüntüme baktım,bence gayet normaldim!Louis kendini belli eden büyük bir çekingenlikle Liam'ın avucuna minik elini yerleştirdi."Ş-şey merhaba"Liam'ı oturduğu yerden büyük bir sinirle kaldırıp duvara fırlatmak isterken odadan içeri Louis'in annesi girdi.

"Louis,bebeğim nasıl oldun?Bak seni merak eden ne çok kişi varmış böyle,eğer kalmamı istersen kalırım ama biliyorsun ki işe gitmem lazım,kardeşlerin ve baban akşam üzeri dönerler"Annesi elini onun karnına koyacağı sırada ani bir hareketle geri kaçıp dokunmasına izin vermedi ve yastıkla karnının üstünü kapattı.Bir gariplik vardı hissediyordum,annesi çıktıktan sonra ne kadar ısrar ederse etsin karnına bakacaktım.Zayn annesinin omzuna elini koydu."Merak etme Jay sen gidebilirsin biz bu bebeğe çok iyi bakarız"

"Ah peki Zayn"Çantasından para çıkarıp Zayn'e uzattı."Evde pek malzeme yok,eğer yemek yapmak isterseniz markete gidebilirsiniz"Zayn önce almak istemese de Jay'in ısrarlarına dayanamayıp teşekkür ederek almak zorunda kaldı.Jay çıkmadan önce Louis'in alnını öpüp saçlarını karıştırdı ve bize bir gülümse yollayıp ayrıldı.Onun Louis'e olan tavırları aklıma kendi annemi getirirken diğerlerine arkama dönüp kendime gelmeye çalıştım.Bu eve girdiğimden beri anlamadığım şekilde üstüme bir duygusallık çökmüştü.

Liam önüme geçip ellerimi yüzümden çektiğinde surat ifadesinden neler hissettiğimi anlamış olduğunu gördüm,baş parmağındaki ıslaklığı bana gösterdiğinde vücuduma şok dalgaları yayılmıştı.Tanrı aşkına ağlamış mıydım!?

"Umm şey sizi bölmek istemem ama Louis acıktığını söylüyor,ben markete gideceğim"Hızla başımı sallayıp onu onaylarken Liam bana tebessüm edip ona döndü."Bende seninle geleyim,yalnız gitme şimdi"Ne yapmaya çalıştığını gözündeki ışıltıdan öyle iyi anlıyordum ki,ama onu fazla heveslenmemesi için uyarmıştım sonuçta o okulda işim bittiğinde Zayn ve Louis'te hayatımdan çıkacaktı.

En azından öyle umuyorum....

Onlar odadan çıkar çıkmaz artık duymaya alıştığım o neşeli sesi duydum."Edward!"Seke seke yanıma gelip kollarını belime sardı ve kafasını göğsüme koydu."Geldiğin için teşekkür ederim!"Odadaki sıcaklık artarken aynı neşeli ses tekrar duyuldu."Beni bu kadar önemsediğini bilmiyordum!"

Sen söyleyene kadar bende bilmiyordum!

Onu kollarından tutup kendimden uzaklaştırdığımda gözlerimle karnını işaret ettim.Telaşla etrafına bakınmaya başlayıp sızlanır gibi sesler çıkardı."Edward!Çizgi film izlemek ister misin?!"

"Evet,isterim Louis"

"Oh,peki hangisini"

"Şeyi biliyor musun?Louis'in karnına ne oldu?"Kendini hemen yatağa atıp örtüyü üstüne çekti."Ha-hayır öyle bir çizgi film yok!"Doğrusu kendini yatağa atması işime gelmişti,en azından kaçabilecek bir yeri yoktu.Ona doğru eğilip ellerimi iki yana koyarak yüzlerimizi hizaladım,kirpiklerinin altından korkudan dolayı daha da koyulaşmış mavileriyle baktı bana."Karnını aç Louis"

"İ-istemiyorum"Karşımda bir başkası olmuş olsaydı çoktan ruhunu bedeninden koparıp açmadığı karnını delik deşik ederdim,peki neden sert tarafımı ona gösteremiyordum?Kapının girişinde gördüğüm ona ait olduğunu düşündüğüm pembe conversler,yumuşak ve her güne farklı bir renkte kazak,üstünde pati desenlerinin olduğu bir sepetin içine dizilmiş çiçek taçları,çizgi film heyecanı.Sayamayacağım kadar çok ona ait ilginç özellikler!

Louis Tomlinson,sen bana ne yapıyorsun!?

Daha tanışalı ne kadar olmuştu bilmiyorum ama,istesem de ona sert davranamıyordum,her şeyimi bilen dostum Liam'ı bile gözümü kırpmadan öldürebilecek bir potansiyelim varken,Louis'e karşı savunmasız hissediyordum.Eğer mümkün olsaydı telefonumun melodisini bile onun bana seslenişini yapardım."Edward!"

O parmaklarının arasına sıkıştırdığı yastık kılıfını stresle daha çok sıkarken yapmak istemediğim halde sesime sert bir ton yerleştirdim."Louis son kez söylüyorum yoksa ben açacağım,karnını aç,hemen şimdi!"Gömleğimin açık bıraktığı göğsüme bir göz yaşı düştüğünde içime işledi."Ama a-acıyor"Bir saniye bile beklemeden kazağını sıyırıp karnını açtım.Aynı anda o hıçkırırken benim gördüğüm kızarık ve morluklarla bedenim uyuşmaya başladı.Sinir her bir hücreme ürpertici soğuk gibi işlerken gözlerimi kapadım."Shaw mı yaptı!?"Cevabını bildiğim halde ondan onayladığına dair bir ses alarak içimdeki Shaw'ı bitirme arzusunun daha da körüklenmesini istiyordum.

"E-evet"O pisliği şimdilik bir kenara bırakıp karşımdaki pürüzsüz karınla ilgilenmeye karar verdim,Tanrım bel kıvrımları o kadar güzeldi ki!"Krem sürdün mü ya da her hangi bir müdahalede bulundun mu?"

"B-ben ne ya-pacağımı bi-bilmiyordum...."

"Tamam ağlama daha fazla,hadi gel krem sürelim"Elimi uzattığımda yumuşakça tuttu ve ondan beni banyoya yönlendirmesini söyledim.Kremlerin olduğu kutudan onun durumuna uygun olanı seçtiğimde tekrar içeri geçtik ve ona yatağa uzanmasını söyledim.O kazağını sıyırırken parmak uçlarım buz gibiydi ama kalbimde pompalanan kan kendi yerinde kaynamaya başlamıştı bile.Canını acıtmamak için fazla baskı uygulamadan kremi sürerken göğsünün hızla inip kalktığını fark ettim."Edward?"Kısık çıkan sesi karşısında şaşırmadan edemedim,diğerleri gibi neşeli değildi."Efendim Louis"

"Bana neden iyi davranıyorsun?"Sorusu karşısında donup kalırken kendi iç sesimle bir tartışma haline girdim.

"Sahi Harry ona neden iyi davranıyorsun?"

"Diğerlerinden farkı ne?"Sus lütfen,sus!!!

"Kabul et,o artık hayatının bir parçası"Hayatımın mı!?Ben kendi yaşadığım bu şeye bile hayat demezken onu nasıl bu belirsiz şeyin içine sokabilirdim ki!?Masum kelimesinin sönük kaldığı bu varlığa dokunmaya kıyamazdım,zarar vermekten korkardım,incinir o küçücük çünkü,dünyayı,insanları,neler yapabileceklerini bilmiyor.

On sekiz yaşında değil o,yaşı yok onun,meleklerin yaşı olmaz çünkü!

"Edward?"Elini karnının üstünde tuttuğum elimin üstüne koydu."Sana bir soru sordum"Cevap vermeyip ayaklandım ve odanın içinde tur atmaya başladım,gözüm masanın üstünde duran rengarenk ojelere çarptığında aslında hiç merak etmesem de konuyu değiştirmek amaçlı ona bir soru yönelttim."Şey Louis onlar senin mi?"Başını sallamakla yetinip bağdaş kurdu."Ne oldu?Kötü bir şey mi dedim?"

"Hayır....Ben sadece onları istediğim gibi kullanamıyorum"

"Nasıl yani?"Kazağının kolundan sarkan iple oynamaya başladı."Çünkü onları sürdüğümde benimle dalga geçiyorlar"Ah o dalga geçen herkesin soyunu kurutup üremelerine engel olmak istiyordum!"Artık istediğin gibi kullanabilirsin"İpi parmağına dolayıp koparırken gözünü benden ayırmadı."Na-nasıl istediğim gibi kullanabilirim ki?"Yüzündeki ve sesindeki heyecan karşısında tebessüm edip ojelerden birini elime aldım.

"Çünkü artık seninle dalga geçmeye cesaret edemeyecekler"

Not A Revenge Story  (Larry Stylinson)Where stories live. Discover now