Dolunayın Yükselişi

673 49 7
                                    

😍😍😍KEYİFLİ OKUMALAR😍😍😍

ARIA

"Ah, Tanrım! Herkes nerede?" demeye kalmadan ormandan gelen bağırışlar ile yataktan kalkıp evden çıktım. Ama annemin ve diğerlerinin "Derek kendine gel." gibi uyarılarını duyduğum anda iyileşmek bilmeyen yaramı unutup koşmaya başladım. Ama kısa sürede etrafı saran kan kokusuyla midem bulanmıştı. Fakat önemsemeden koşmaya devam ettim.

Kalabalığın-Liam hariç- beni fark etmemiş olması işimi kolaylaştırırken elimi yaranın üzerine koyup öfkenin beden bulmuş hali olan babama baktım. Annem dahil herkes onu durdurmaya çalışıyordu. Derin bir nefes alıp duruşumu dikleştirdim. Bunu gören Liam bana doğru geldi ama elimi kaldırıp onu durdurdum.

"Baba! Bırak onu!" dedim. Babamın bakışları şaşkınca bana döndü ve parmakları gevşedi. Etrafındaki kalabalığa baktıktan sonra parmakları arasındaki adama baktı. Sonrasında ise gevşettiği parmakları tekrar sıkılaştı ve Deaucalion'u kaldırıp yere vurdu. Bunu birkaç kez daha tekrarladı beni umursamadan.

"Baba! Yeter, bırak onu!" diye bağırdım. Stiles ve diğerleri benimle ilgilenirken annem Deaton'u aramalarını söyleyip yanıma geldi. Liam ise... Uzaktan bakmakla yetinip dişlerini bastırdı.

"Ben iyiyim." dedim sert bir şekilde ve yaranın zarar göreceğini bile bile babamın yanına koştum ve Deaucalion'u öldürmek için kaldırdığı pençesini tuttum. Gücüne karşı gelmek vücudumun acıyla sarsılmasına neden olmuştu ama o pençenin durmasını sağlamıştım. Babam öfke ve acı dolu gözlerle bana bakınca kasılan vücudumu rahatlatmak için birkaç nefesin ardından gözlerimi babama çevirdim.

"Baba, söz konusu onun annesi. Ve öldürmek üzere olduğun adam babası." diye açıkladım gereğinden daha kısık bir sesle. Babam buğulu gözlerle babasına bakan Liam'a baktı bir süre ve ardından yerde leşten farkı olmayan adama baktı. Ardından beni yavaşça kucağına aldı ve annemin de bize katılmasıyla kimsenin bizi rahatsız etmemesini söyledi. Bizi onaylayan sürü Deaucalion'un başka adamlarının da gelmesiyle onlarla dönüşmeye başlamışlardı. Babam geriye dönüp baktığında biz olmadan da halledebileceklerini söyleyip ilerlemeye devam etti.

Ama henüz gözden kaybolmuştuk ki "Henüz işimiz bitmedi Hale!" diyen bir ses ile babam durdu. Kasılan vücudu öfkesini gösteriyordu. İyi olduğumu söylediğim halde beni taşıyan babama beni bırakmasını söyledim. Dediğimi ikiletmeyip beni bıraktıktan sonra ikiz alfalara döndü.

"Anlaşılan sizi yeryüzünden silmeden rahat bir nefes alamayacağız." diye tısladı babam. Annemde babamı onaylayan birkaç şey söyleyip bana eve gitmem gerektiğini söyledi. Ama geri çekilmek istemiyordum. Aksine ailemin üzerindeki bu lanetten kurtulmak istiyordum. Annemin aldığı darbeyle savrulması acımı unutup ikizlere saldırmama sebep olmuştu. Bu yaramı dolayısıyla da acımı çekilmez bir hale getirmişti. Annemin kurtulmasını sağlayıp kendimi birkaç adım ötedeki ağacın altına atmıştım. Onlar tozu dumana katarken hissettiğim sıcaklık ve aldığım koku ile gözlerimi karnıma çevirdim. Bir süre sonra gözlerim kararmaya başlamış ve bilincim kapanıyordu. Gözlerime daha fazla direnemedim ve annemle babama baktım son kez. Ardından karanlığın hem zihnime hem de gözlerime ulaşmasına izin verdim.

Fakat henüz gözlerimi kapatalı birkaç saniye olmuştu ki onun sesini duydum. Yalvarıyordu. Hem de bana. Peki ama neden?

"Aria, lütfen beni bırakma! Yalvarıyorum sana melez, lütfen dayan. Yalvarırım dayan melez. Melezim..."

'Melezim' Onun ağzından bunu duymak ilk kez melez olmamı sevmeme sebep olmuştu. Öte yandan hızla iyileşen vücudum ve hemen yanımdaki kasılan beden ile acı beni terk edip gitmişti.

DOLUNAYIN YÜKSELİŞİ #Wattys2017Where stories live. Discover now