✳29.BÖLÜM✳

5.4K 456 108
                                    

Uzuunca bir aradan sonra selamlaar... Mesaj atıp soran, yorumlarla beni yalnız bırakmayan herkeslere teşekkürlerimi sunarak bahanemi açıklamaya geçiyorum. İnanın başımı kaşıyacak vaktim yok bu aralar. Fazlası ve fazlasıyla yoğunum. Bu bölümü bile nasıl tamamladım bilmiyorum. Bir bölüm kolay yazılmıyor bunun da altını çizmek isterim. Bölüm tamam olsa bile tekrar ve tekrar okuyarak tamamiyle aklıma yatsın istiyorum. Velhasıl bekleyenlere teşekkürlerimi sunuyor, saydıranlardan beni anlamalarını rica ediyorum.

Aşk Kalbe Düşünce hikayemize bölüm bekleyenlere de bir duyurum var. Bir hafta içerisinde gelecek bir aksilik çıkmaz ise inşallah...

E o zaman bölüm ile yalnız bırakıyorum sizleri :)

Aa bu arada 100Bin okunmaya az kalmış. İnşallah bir dahaki bölüme 100Bin okunmayı görmüş oluruz... :)

Keyifli Okumalaar...

****

Prensim gittikten sonra üzerimi değişerek halamlara çıkmıştım. Rukiye başının etrafında uçuşan kelebekler ile beni karşılamış ve ilk dakikadan itibaren taramalı tüfek gibi ağzını kapatmak bilmemişti. Mutluluktan yerinde duramıyordu. Odasında bağdaşlarımızı kurmuş karşılıklı otururken hala daha Ufuk abimin arkadaşını yani aşık olduğunu iddia ettiği uşağın fizik ölçümlerini ve yüz ölçümlerini anlatıyordu.

"Gözleri öyle güzel ki Hafsa, çocuğumuz olursa onun gözlerine benzemesini çok isterim." Ben ona inanamaz şekilde bakarken o hayallerine devam eder gibi bakışlarını bir noktaya kilitlemiş konuşmaya devam ediyordu. "Dünyalar benim olur be! Çok güzel bakıyor be Hafsa..."

Ben bu kadar delirmemiş ve uçmamıştım değil mi hayal konusunda. Yok canım ya... Ben gayet mantık çerçevesinde hayaller kuran bir kızım. Hem izin vermediğim hayallerin en hasını yaşıyorum. Prensim ile evlendim ve yine evleneceğim da. İmamdan sonra belediyenin vermiş olduğu yetkiye dayanarak gelen memur kıyacak nikahımızı. O güzelim uşak, sevilesi uşak, bol baklava dilimli uşak, gamzesune öldüğüm uşak benim kocam ya kocam. Benim kocam. Hafsa'nın kocası. Gülüşüne kurban olduğum.

Rukiye'nin dürtmesiyle kendime geldim. Prensim aklıma gelince bende transa geçmiştim haliyle.

"Aşık olmak ne kadar garipmiş Hafsa." dediği an gözlerimi devirdim.

Ben bu yollardan geçmiştim. Kolay gelsun sağa Rukiye...

Başımı sallarken, "Ya bak bakalım ne çekiyoruz biz? " dedim ve güldüm. O da bana katılırken derince bir nefes alıp verdi.

Uzanarak ellerini başının altına alıp tavanı sanki yıldıları izliyormuş gibi hayranlıkla izlemeye başladı. "Çok mutluyum be... "

"Bende be Rukiye. Ben de çok mutluyum." diyerek yanına uzandım. Akşam yaşananlar aklıma gelince sırıtmaya başladım. "Çok seviyom be Rukiye." Sevmek çok güzel. Yaşasın sevmek ve sevilmek. Gerçi henüz sevilmiyom ama olsun.

Neydi benim felsefik sözüm; şuan sevmediği sonradan sevmeyeceği anlamına gelmez...

O da olacak bir gün inşallah. Düşünsenize prensim de beni seveyi. Böyle gözlerinden kalpler çıkan emoji gibi bakayi.

Ah aklıma geldi yine. Prensim beni öptü ya. Öptü de öptü, prensim beni öptü...

Elim yanağıma giderken Rukiye'ye döndüm. "Rukiye bugün ne oldu biliyon mu?" O da bana döndü meraklı gözlerle.  "Prensim beni öptü." dediğim an gözleri sonuna kadar açıldı.

"Vallaha mı? "

Başımla onayı vererek, "Vallaha, " dedim.

"Sonunda dudaktan öptü demek."

GÖNLÜMÜN EFENDİSİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin