✳21.BÖLÜM✳

5.6K 526 33
                                    

Selamlaar..  Geç olmadan geldik yine. Umarım keyifle okursunuz..
  
                       *******

Doksan artıda son dakika golü atmış gibi hissediyordum kendimi fakat anacumun bakışları karşısında yeniden çöküyordum. O da son salise golu atacaktı bana belli ki. Bakışlarıyla bile bitiriyordu şimdilik. Ama bakmayacaktum. Ne edeyim?  Gururum sağolsun bu defa beni dinlemeyip olaya el atmıştı.

E kimin gururu sonuçta..

Herkes bana bakarken takmıyormuş gibi yaparak halının modelini incelemeye koyuldum. Zor zamanlarda en iyi yöntemimdir halı deseni incelemek. Kendini ona kaptırınca herşeyi unutuyorsun bir anlık.

Lakin bir dakikayı geçti geçmedi yanıma gelip oturan anacum çaktırmadan kolumu sıktı.

"Heyecandan ne dediğini bilmeyi. Aldırmayın siz ona. "

O nasul söz anacum. Cümlenin öznesiyim, nasıl aldırmasunlar bana. Bensiz o cümle bir hiç.

Kabul edip de sonradan bay Huzeyfe'nin 'ben istemiyorum' cümlelerini duymak istemiyordum. En baştan kabul etmemek en iyisiydi.

"Gençler odada konuşsun ilk bir." Tahminimce bay Huzeyfe'nin annesi olan güzel bayanın teklifi üzerine herkes sırayla onayladıktan sonra ben önde bay öküz Huzeyfe arkada oturma odasına geçtik. Annem o arada bile koluma cimcik atmayı unutmamıştı.

Tekli koltuğa oturması için müsaade verirken bende çaprazındaki ikili koltuğa oturdum. Yüzüne bakamıyordum. Eğik olan başımla ayaklarını takip ediyordum.

Açılışı ondan beklediğimden herhangi bir atağa geçmedim. Hem ne konuşacaktık ki? Kabul etmiş olsaydım istemediğini söyleyip vazgeçirecekti zati. Ama zaten kabul etmediğimden sıkıntı yoktu ortada. Bence tabi.

Eğik olan başımı kaldırıp göz ucuyla ona baktım.

Sezon finaline çıkıp bir daha geri dönmeyen en sevdiğim dizi gibisin be Huzeyfe.

Özlemişim o müzelik sıfatunu..

"Özür dilerim." diyerek açılışı yaptı. Hangisinin özrü acep? Devamına gerek yoktu ki. 'Zorla getirildim Hafsa. Seni zaten sevmiyorum Hafsa' gibi ve daha fazlası.

Birşey demedim. En büyük tepkim ise gözlerine ciddiyetle bakmam oldu. Gözlerimle ateş ediyordum şuan ona.
Ama nedense kendimi vuruyormuş gibi acı çekiyordum.

"Tüm bunlara ben sebep oldum. Herkes duymuş seni benim götürdüğümü."

Başımı salladım. Evet herkesler duymuştu.

"Senden çok o çarpık bacak Şevval yüzünden. O söyledi herkesin önünde." diyerek vicdan azabını hafifletmeye çalıştım. Giydiği bordo kazak o kadar yakışmıştı ki gidip yanaklarını sıkmamak için ciddiyetimden taviz vermiyordum.

Hem ne oluyor Hafsa sana. Hemen bir yanağını sıkmak istemeler falan. Az bi gururlu ol. Kendune gel yahu..

"Neden kabul etmediğini söyledin? "

Ben türlü şebeklikler yaparak o hariç heryere bakarken kendisi bende sabitlemişti bakışlarını. Gözlerinin üzerimde olduğunu anlıyordum.

"E sen zaten kabul etmeyeceksin. Ne diye kendimi rezil edeyim ki. " Daha ne kadar rezil olacaksam gerçi.

Başını salladı. "Aksine, " dedi gözlerini kısarak. "Bu defa ben kabul ettim, sen reddettin. "

Ah tamam açıklama yapmana hacet yok. Alıştım ben. Bitti gitti işte. İlerde torunlarıma anlatıp güleceğim anılarım oldu.

GÖNLÜMÜN EFENDİSİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin