c.19 Diecinueve

861 51 23
                                    


Büyük, dipsiz bir uçurumun kenarından düşmeden hemen önce gözlerimi araladım. Rüyam zihnimin içinden son kez akıp giderken kırpmadığım gözlerimle duvardaki gece lambasına bakıyordum. Kulaklarımda sonlanmasını istediğim rahatsız edici bir tınlama ve odamın içinde donmuş gri bir gün ışığı vardı. Sessizliğin arasında aniden çalmaya başlayan telefonumun alarmı yüreğimi ağzıma getirdi. Sabah mahmurluğundan beklenmeyen bir hızla alarmı kapatıp yatakta sırt üstü döndüm ve tavana bakmaya başladım.

Dün gece gittiğinden beri Neymar'ı ne kadar arayıp mesaj da atsam ondan haber alamamıştım. Ne yaptığını, nereye gittiğini bilmiyordum. Sinirlendiği vakitlerde ne kadar ileri gidebileceğinden bi haber, en kötü ihtimalle bir gece kulübüne gidip kafa dağıttığını falan düşünmüştüm.

Başımı pencere tarafına çevirdim. Hava bugün gri bulutlarla kaplı, penceremin dibi ıslaktı. Nefesimi tutup dinleyince hafifçe çiseleyen yağmur damlacıklarının camda çıkardığı sesi duyabiliyordum. Gerindikten sonra hiç istemeyerek yataktan kalktım ve banyonun yolunu tuttum.

Bugün öğlene kadar dersim yoktu. O vakte kadar olan birkaç saatlik dilimi de boş harcamamaya karar verip kahvaltılık almak için dışarı çıkmaya hazırlandım. 

Beremi kafama geçirip kapının yanındaki aynada son kez kendimi kontrol ederken kapı çaldı.

Delikten baktım.

Gelen Neymar'dı.

Parmak uçlarımdan inip merakla dudaklarımı kemirmeye başladım. Bu arada sanki bana cevap verecekmiş gibi çatık kaşlarımla aynadaki yansımama bakıyordum.

Kapıyı açtım. Üzerinde hala dünkü kıyafetleri vardı ve yorgun görünüyordu. Hiç uyumamış mıydı?

"Charlotte olayını hallettim. Bu fikrini değiştirdi mi?" dedi aniden. Onun da kaşları çatıktı ve sesi çatallıydı. Yutkunup uygun cevabı aradım.

"Charlotte olmaması için tek neden değildi." dedim gözlerimi kaçırarak. Haklı olduğum halde hala ondan çekiniyordum. "Sana güvenmiyorum. Sen dünyaca ünlü bir yıldızsın ve senin..." bu onu ne kadar kırardı bilmiyordum ama söylemek zorundaydım. "Senin bir oğlun var."

Sanki bu dediğim hakaretmiş gibi suratı şaşkınlık dolu bir ifadeye büründü.

"Ciddi misin şaka mı yapıyorsun?"

"G-gayet ciddiyim." 

"Oğlumun olup olmaması seni neden bundan alıkoysun ki?" dedi merakla. Kafamı iki yana salladım. Apartmanda bağırmasa bile yankılanan sesi kat kat yüksek çıkıyordu. Böyle bir konuyu konuşmak için kapı önü seçilecek en son seçeneklerden biriydi.

"Bak Neymar, şimdi bunu konuşmasak nasıl olur? Ben kahvaltılık almaya gidiyordum ve inan burası ne yeri ne de-"

"Senin siktiğimin saçma korkuların yüzünden tüm geceyi ayakta geçirdim ve sen bana şimdi konuşmak istemediğini mi söylüyorsun!" diye bağırdı yüzünü sanki bir aptala laf anlatmaya çalışıyormuş gibi birazcık daha yaklaştırarak.

Uyumadığından mıdır nedir, son derece sinirli ve kabaydı. Ayrıca kırıcı da oluyordu. Endişelerim ona saçma ve yersiz geliyorsa neden uğraşıyordu? Bu adam neden artık beni rahat bırakmıyordu?! Neden?!

"Siktir git." diye tısladım kapıyı son gücümle yüzüne çarparak. Sinirlendiğim için nefes nefese kalmıştım ve sanki ciğerlerimin kucakladığı her nefes orada tutuşup dışarı duman olarak çıkıyordu. İstemediğim bir şey için küfür yiyordum. Onu istemediğimi daha ne kadar söylemem gerekiyordu? Onu isteyemezdim. Neymar'la ben, farklı dünyaların insanlarıydık. Bunu anlaması ne kadar zor olabilirdi ki!

in the night. neymarjrWhere stories live. Discover now