BİTİŞ B&Z

Mulai dari awal
                                    

Elimi karnıma koyduğumda anlam veremediğim bir his kaplamıştı içimi, şimdi bir bebek olsaydı içinde Botan'la ikimizin mutluluğu olsaydı mesela.

Gözlerimi kapattım, karanlıktan hep korkmuştum ama şimdi korkmuyordum çünkü güneşi gözlerimi kapatsamda görüyordum hissediyordum.

Sonra bir hayal kurdum.

Botan'ın elleri beni arkadan sarmış, kokusu ciğerlerimi bayram ettirmişti.

"Zeynep." dediğinde yüzümdeki gülümseme artmış kendimi yıllar sonra ilk defa bu kadar huzurlu hissetmiştim.

"Üşüyeceksin durma burada." diyip omzuma kondurduğu öpücük titretmişti beni.

"Üşümüyorum Botan, sen bana böyle sarılınca ben üşümüyorum."

"Ama oğlunun sana ihtiyacı var." dediğinde anlamsız bir şekilde baktım ona.

"Neden öyle bakıyorsun?" diyip gülümserken yüzündeki gülümseme istemsiz tebessüm etmemi sağlıyordu.

"Oğlun uyandı annesi, seni istiyor ben yeterli gelmedim." dediğinde elimi tuttu, dokunuşu tüy kadar hafifti.

Beni getirdiği bu yer farklıydı, daha önce hiç görmemiştim ama öyle güzeldi ki hep hayallerimde ki gibiydi...

Tam camın önünde güneşin aydınlattığı yerde ışıklarla çevrili beşikte bir oğlan çocuğu yanında ise mışıl mışıl uyuyan bir kız...

Botan'ın kolları arasına girdiğinde ağlaması durmuş beni gördüğünde etrafa gülücükler saçmıştı.

"Bu çocuk bizim mi?" diyip şaşkınlıkla Botan'a döndüğümde kafasını salladı.

"Almak ister misin kucağına?" kollarıma bırakırken ait olduğu yer burasıymış gibi hissettim.

Beşikteki kız çocuğunu alan Botan tek eliyle bana sarılırken ne olduğunu anlamıyordum aslında ama umrumda değildi.

Sonra her şey bir anda gelişti.

"Yapma Zeynep." diyen Botan'la tüm gülüşüm solmuştu.

"Ne?" derken oğlumu elimden aldı.

İkiside ağlarken Botan çaresiz bakıyordu.

"Yapma yalvarırım yapma."

Sonra ne oldu anlamadım Azat geldi, oğlumuzu ve kızımızı kucağına alırken bir tek Botan'a bakıyordum.

"Neden ona veriyorsun çocukları Botan? Alsana elinden, izin verme onlara dokunmasına."

"Ben değil sen verdin onları." derken peşlerinden kapıdan çıkan o oldu.

Yerimden kıpırdayamıyor gibiydim, kendimde ayakta duracak gücü bulamazken yere serildim.

Gözlerimi açtığımda güneş hala yerindeydi, ama Botan veya çocuklarımızdan, Azat'tan bir iz yoktu.

Garipti, kollarımdaki tüylerin hala havada olduğunu görüyordum ve bir farklı kokuyordum çok masum bir koku, çok farklı.

Yapmak zorundayım.

Gitmek zorundayım.

Elimle yukarıya çıkardığım elbisemin uçlarını beton zemine çıkınca bıraktım. Yüksek yerlerden hep korkmuştum şimdi de titrememe engel olamıyordum.

Rüzgar sertçe esmeye başladığında, güneşin sıcaklığı yetmez olmuştu.

Beklersen yapamazsın.

YARIM KALAN (KUMA)Tempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang