Cümlemi bile tamamlayamadan Melis suratıma kapattı telefonu. Ne çeviriyor bu kız? Neyse çıkar yakında ortaya.

-

Melis: Zeynep anladı kesin, yandık biz.

Barış: Öyle bir panik yaptın ki hayatım kendi kendini ele verdin.

Melis: “Ne kendimi ele vercem benim bir suçum yok ki sizi ele verdim.” Deyip sıyrıldı işin içinden…

Yağmur: Ya ben vazgeçtim, gidelim söyleyelim.

Barış: Olmaz artık karıştık bir kere.

Can: Aynen…

-

 Salondaki üçlü koltuğa oturmuş film seçmeye çalışıyordum, sonunda seçebildiğim bir aşk filmini seyretmeye başladım çok geçmeden mutfaktan Kerem’in sesi duyuldu.

Kerem: Zeynep, içecek bir şey istiyor musun?

Zeynep: Hayır, mısırlar olmadı mı daha sadece patlatacaktın Kerem yeniden üretmene gerek yoktu.

Kerem: Allah allah al bakalım.

 Kocaman bir kase mısırı kucağıma bıraktı ve yanıma oturdu… Kokusunun burnuma dolması elimin ayağıma dolanmasına yetiyordu.

 Kerem mısırlara o kadar tuz atmış ki… Mısır Kasesini Kerem’in kucağına bırakıp ayağa kalktım.

Kerem: Suratında şaşırmış bir ifadeyle “ nereye?”

Zeynep: Mutfağa, su içcem de tuzdan ölen ilk insan olmak istemiyorum.

Kerem: Hah lafı yedim tamamdır, bende ne zaman bir şey diceksin diye düşünüyordum. Sen otur, tuzu ben attım suyu da getiririm.

Zeynep: Sen?

Kerem: Ben…

 Ayağı kalkıp kolumdan tuttu ve beni yerime geri oturttu, giderken söylenmeyi de ihmal etmiyordu klasik Kerem işte.

Kerem: Sormasam neyse! Sorduk bide içecek bir şey istiyor musun diye.

Zeynep: Anlamadım? Gülmemek için o kadar zor tutuyorum ki kendimi.

 Kerem arkasını dönüp ellerini havaya kaldırdı, yok bir şey demedim der gibi başını iki yana salladı.

 Kerem’in ağzından

Bardağa su doldurup tekrar içeriye dönmem 2 veya da 3 dakika mı almıştı en fazla 5. Beş dakika da ne olmuştu da mutfağa giderken gülümseyen kız salona geri döndüğümde hüngür hüngür ağlıyordu? Anlayamadım, yavaşça yanına yaklaştım…

Kerem: Zeynep?

 Kafamı kaldırıp Kerem’e öyle bir baktım ki gözlerini evde dolaştırıp tekrar bana baktı.

Kerem: Şey su getirdim.

Zeynep: Sen iç o suyu.

Kerem: “Ne oldu yine Zeynep?” Elinde olmadan bağırdı.

Zeynep: “Bağırma bana!” Hepiniz aynısınız.

Kerem: “Ne yaptım ben şimdi!” Sesi yine yüksek çıktı.

Zeynep: “Ne mi yaptın? Beni terk edip gittin!” Sesim Keremin sesinden daha yüksek çıkmıştı.

Kerem: Zeynep? –

Zeynep: Zeynep. Zeynep, deme bana neden geldin sen, sen neden döndün?

Kerem: Ben…

Zeynep: Sus!

Odama gitmek için yerimden kalkıp merdivenlere doğru yürüdüğümde beni kolumdan tutup kendisine çevirdi.

Kerem: Kaçma!

Zeynep: “Bırak! Kolumu bırak!” Öyle bir bağırdım ki anında elini kolumdan çekti.

Merdivenlerden hızlı hızlı çıkmaya başladım, arkamdan seslenen Kerem’in sesi duyuldu.

Kerem: Sana aşığım!

Zeynep: Senden nefret ediyorum!

 Kerem’in ağzından

Ne olmuştu birden hiç bir şey anlayamadım. Mutfağa giderken hiçbir şey yoktu. Bu kadınları anlamak çok zor ağzımın payını aldım yine. Ben yakın olmak için her şeyi yaparken o kaçmaya yer arıyor. Kaçmaya devam ediyor. Bu kaçıp kendini kapattığı odayı da en sonunda yakcam o olacak, bakalım sonra nereye kaçacak. Biraz hava almak iyi gelir diye düşündüm ve çıktım evden.

-

Zeynep’in ağzından

 Odama çıkar çıkmaz kapıyı kilitledim ve kapıya yaslandım. Gözyaşlarıma engel olamıyordum, resmen sinirden ağlıyorum şuan! Filmdeki adamda kızı nedensizce bırakıp gitti hepsi aynı bunların, hepsi öküz. Tüm sinirimi Kerem’den çıkardım, çok iyi oldu! Hala ellerim titriyor sinirden… Biraz sakinleşmek için sıcak suyun altına bıraktım kendimi…

Aşık OlmakWhere stories live. Discover now