“Düş önüme de seni temizlemeye gidelim. Annem seni böyle görürse kalpten gider.”


#####

Uykusuzluktan geçmişe gitmişken yüzümde ufak bir gülümsemeyle kalmıştım. Az dayak yememiştim. Abim de beni az kurtarmamıştı. Her uyarmasına biraz daha hırçınlaşıp kavga çıkarırdım. Kendinden de hep dayak yerdim tabi. Daha çok gülüp elime telefonu aldım. Saat biraz erken olsa da abimdi o benim. İstediğim her saatte aramaya hakkım vardı. Yatakta doğrulup numarayı tuşladım. Uzun bir süreden sonra uykulu bir sesle açmıştı.

“Günaydın abi.”

“Günaydınlar seni kovalasın it. Ne arıyorsun bu saatte?” ters tarafından uyandırmıştım her halde onu. Güldüm bu haline. Küfredişini seviyordum zaten bu adamın ya. Sevgisini böyle gösteriyordu.

“Şu küfrünü duymak için aradım valla. Özledim be abi.” Sessizlik oldu bir süre. Sonra da kapı kapanma sesi. Odadan çıkmıştı her halde.

“Rüyanda beni mi gördün koçum? Hayırdır bu özlem?” güldüm alaycı sözlerine.

“Öyle de denilebilir. Küçükken dövmelerini hatırladım. Önce kurtarır sonra da bir güzel sen döverdin.” Gür bir kahkaha attı. Bu aralar çok fena dengem şaşmıştı. Artık buna kesinlikle emindim. Ben böyle konuşmaları sevmezdim. Sırf onlar üzülüyor diye geçmişi anmazdım. Şimdi aramış ben durduk yere ona hatırlatıyordum. Yine yalnız hissetmeye başlamıştım çünkü. Şule yüzünü çevirdiğinden beri böyleydi bu.

“Bensiz kavgaya girişiyordun oğlum. Yüz kere beni çağır birlikte halledelim dedim. Sen önce hep bir güzel pataklanmayı tercih ederdin.” Güldüğümde karşı odadan kapı sesi gelmişti. Demek küçük hanım da kalkmıştı. Bende yataktan kalktığımda abimden derince bir nefes çekme geldi.

“Şimdi asıl arama sebebini anlat bakalım. Ne oldu da arıyorsun sen?” güldüm burukça ve banyoya geçtim. Gece yeterince duş alıp durmuştum zaten. Sabah tekrardan almaya gerek yoktu.

“Dediğim gibi abi. Öyle geçmişi hatırlayınca bir arayayım dedim. Başka ne olsun? Çok şükür.” alayla güldü. Zorlayacak gibiydi. Bende kolayca anlatacak değildim. Saçlarımı özensizce taradıktan sonra giysi odasına geçtim. Bugün evde olacaktım. Sade bir şeyler giysem yeterdi.

“Koçum abinim ben senin. Durduk yere aramayacağını, hele de geçmişi anarak aramayacağını çok iyi biliyorum. Hayırdır? Bir sıkıntı mı var?” endişeli gelmeye başlamıştı sesi. Bu yüzden aramayı sevmiyordum ya. Hep bir şey oldu sanıp korkuyorlardı. Ben iyiydim ama. Her zaman iyi olurum. Telefonu kulağımla omzum arasına koyarak üstümü çıkarmaya başladım.

“Bir şey yok. Didikleme boşuna.” Sesimi net çıkarmaya çalıştım. Anca güçlü ve sert olursam konuyu kapatırdı.

“E gelinimiz nasıl peki?” hissetmiş gibi birde Şule’yi sormuştu. Üstümden çıkardıklarımı sertçe kenara attım. Artık biran önce aklımdan çıkmasını istiyordum Şule’nin.

“İyidir her halde. Çalışıp duruyor.”

“Karından bu kadar mı uzaklaştın da nasıl olduğunu bilmiyorsun?” içimden taşacakmış gibi kelimeler ağzıma doldu bir anda. Daha fazla uzatmadan sıkıntıyla oflayıp koltuğa oturdum. Birine anlatmam gerekti artık. Her gün daha fazla canım sıkılıyordu yüz çevirmesine, biraz daha hırçınlaşıyordum. Özellikle bu hale gelmemi ister gibi davranıyordu ve ben katlanamıyordum bu duruma.

“Konuşmuyor benimle.” Bir süre sessiz kaldıktan sonra alayla sözlerini sarf etti.

“Ne yaptın da küstürdün?”

DÜRÜST YALANCI: KISADIR AŞKIN BOYUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin