u

2K 304 87
                                    

Sabah uyandığında yanında sevgilisi yoktu. Etrafa baktı, sevgilisinden ona bırakılmış bir not aradı gözleriyle. Bulamayınca açıkça endişelenmişti. Gözleri dolmaya başlarken aklına doluşan cümleler ile derin bir nefes alarak gözlerini sildi. 

Yoongi ona, hastaneye gideceğini ve bir süre orada kalacağını söylemişti zaten.

Onu özleyeceğini biliyordu. Hem ona destek olmak hem de birkaç öpücük çaldıktan sonra ayrı kalmak istediğinden yatağından kalkarak seri bir biçimde hazırlanmaya başladı. Bir yılı beraber geçirmiş olmalarına rağmen Yoongi onun hastaneye gelmesine asla izin vermemişti. 

Hazırlanma işi dilediği gibi hızlı bitti.  Yüzündeki gülümsemeler beraberinde odalarında bulunan boy aynasının karşısına geçti. Her zamanki gibi oldukça yakışıklıydı. Onu zaten her haliyle beğenen sevgilisi, yine onu fazlasıyla beğenecekti.

Üzerindeki kıyafetlere uygun bir ceketi de kollarından geçirdiğinde hazır sayılırdı. İnce uzun parmakları ile ipeksi saçlarına şekil verdiğinde tam olarak hazırdı işte.

Odadan, ardından evden çıktı. Arabasına bindiğinde artık hastaneye gitmesi için ona engel olabilecek hiçbir etken kalmamıştı.

Arabayı ve radyoyu çalıştırdı. Arabayı hareket ettirmeden önce radyodan hafif bir ritme sahip şarkı açtı. Kısmen bildiği şarkıya, kalın olmasına rağmen tapılabilecek güzelliğe sahip sesi ile eşlik ederken parmaklarıyla ritim tutup evinin yakınındaki hastaneye sürmeye başladı.

Hastanenin evine yakın olması her defasında sevgilisi ile tanıştığı günü hatırlatıyordu ve yine aynı şey olmuştu. 

Yüzünde aptal bir sırıtma yer edinmişti esmerin. Yoongi ismi bile onu gülümsetmeye yetiyordu ve anılar fazla güzeldi.

Hastanenin otoparkına varması ile uygun yeri bulup arabasını park etti. Otoparkta bulunan girişten içeri girdiğinde Yoongi'nin kaldığı odayı hatta katı dahi bilmediğini fark etti.

Görevli kadının oturduğu, önünde fazla uzun olmayan bir sıra bulunan masaya baktı. Bekleyebilirdi. Eh, haz etmediği hastane kokusuna da sevgilisi için katlanacaktı. 

Tahmininden daha uzun bir bekleyiş ardından kadının yanına geldiğinde samimiyeti sebebi ile dikdörtgen gülümsemesini serdi gözler önüne.

"Ben Min Yoon Gi'nin odasını öğrenmek istiyorum."

Her zamanki sevimliliğini sergileyerek konuştuğunda kadın bilgisayar klavyesine bir şeyler yazıp Taehyung'a döndü, kaşları çatılmıştı. Konuşmak üzere dudaklarını araladı ve tekrar kapattı. Bunu bir kere daha uyguladıktan sonra bilgisayarına bir şeyler yazarak ekrana baktı tekrar. Derin bir nefes alıp bekleyen bedene döndü. 

"Nesi oluyorsunuz..?"

Taehyung, eşcinselliğin tepki alabileceğini biliyordu. Söylemekten çekindi ve dudaklarını dişledi ilk önce. Ardından Yoongi'nin ona söyledikleri aklına gelince çekinmeden söyledi. Onlar birbirlerinin kalbini seviyordu, bedenini değil.

"Sevgilisiyim."

Gülümseyerek söylediğinde kadın önce seslice yutkundu. Durum garipti fakat sonradan ikisinin hemcins olduğu dikkatini çekince gözlerini kıstı. Bu kadar belli etmemeliydi. 

"Beyefendi... Bu hastaneye Min Yoon Gi adına yalnızca bir kayıt yapılmış ve... Bahsettiğimiz kişi 1997 yılında ölmüş biri."

Duyduğu saçma cümle ile, anında dolmuş olan gözlerini kırpıştırdı ve kahkaha attı. İnanmak istemiyordu. Yoongi markete falan gitmiş de olabilirdi, kim bilir.

Hem kadına hem de Taehyung'a uzun gelen bir süre sonra konuştu Taehyung.

"Saçmalamayın! Şimdi s-sevgilimin odasını s-söyleyin."

Dudaklarından, ağladığını fazlaca belli eden bir hıçkırık kaçtığında kendisi bile yeni fark etmişti yanaklarını ıslatan damlaları. Konu Yoongi iken kolayca ağlayabiliyor veya kahkahalara boğulabiliyordu.

"Yoo-Yoongi! Sevgilim, h-hadi gel buraya! O-oyunu bırak!!"

Bir süre daha gürültülü koridorda sessizce cevap bekledi. Gelmeyen cevap onu delirtiyordu. Dizleri üzerine çökerek yüksek bir çığlık bıraktı hastane koridorlarına. Kesinlikle sakinleştiriciye ihtiyacı vardı. 

Hastane koridorunda bulunan insanların gözleri ona dönmüştü, odalardaki hasta yakınları koridora çıkmıştı. Elinde sakinleştirici iğne bulunan bir doktor da ona yaklaşıyordu. 

Taehyung ise sadece alnını kirli koridorun kirli zeminine yaslamış hıçkırıklar içinde nefessiz bir biçimde ağlıyordu.

"Se-sevgilim... Bak, b-ben gülm-üyorum."

Kendisinin bile zor duyduğu bir sesle konuşurken Yoongi'nin onu duymasını istiyordu.

Kolunda hissettiği ince sızı ardından kanına hücum eden sıvı ile bilinci bulanıklaşmış, ardından da tamamen kapanmıştı...

who lives in morgue | taegiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin