Acı.
Göğüs ingini parçalanıyor, kor alevler arasında eziliyordu.Vücud sirkülasyona sirayet ediyor, kendine tavizsiz geçiş uyguluyordu.Yanıyordu.Cehennem ayakları altında eziliyor, onu en dibe çekiyordu.Cennet görülmeyecek kadar uzaktı artık.Zaman buhrandı.
Tek kelime üç harfin ilmek ilmek içerine işlemesi vardı.Her zerrede acıyı hissetmek.
Yutkunduğu tükürük bile boğazını delip geçiyordu.
Kelimeler sürünüyordu..Cümleler ölmüştü.İki dudak arası mimlenmiş, açılmıyordu.Gözler... gözler çoktan intihara kalkışmış uçurumun kıyısından, bakmıyordu artık.Her şey kifayetsizdi.Zaman, mekan, ölüm...
Dilin ucu büküldükçe, bükülüyordu.
Kusacak gibiydi.Halbuki midesi boştu.Ne kusacaktı? Acı mı?Şaşırmazdı.Yıllardır en dipteydi şimdi günyüzüne çıkmış güneşe göz kırpmıştı.
15 Yıl.
On beş yıl boyunca bu acıyla yaşamıştı.Beyni, vücudu, her bir uzvu zaman geçtikçe buna bağışıklık kazanmış normal yaşama olanak sağlamıştı fakat, bir yerlerde hep vardı.
Unutulmuyordu.
Unutturmuyordu.
Zaman her şeyin ilacı değildi ne yazık ki.Yaralara kabuk bağlatır acıyı keserdi ama küçük bir engelde o kabuk sıyrıldığında acısı katlanıp üzerine biniyordu.Bu daha acı vericiydi.Unutmuş gibi hissetmek ama unutamamak...
Babası tarafından ilk tecavüze uğradığında altı yaşındaydı.İkinci tecavüzünde yedi.
Öz babası annesinin yokluğunda kendini oğlu ile tatmin etmişti.
-Babası oğlunu sikmişti.-
Kendine böyle ifade ediyordu.Tecavüz naif olandı.Ne ironik bir cümleydi.İnsanlar bu cümleyi okuduğunda suratını buruşturabilirdi, ya da bir küfür savurabilirlerdi ama o, bu gerçekle yıllarca yaşamıştı.Bir cümle onda derin yaralar açamazdı.Tecavüze uğradıktan sonra iki yıl boyunca tecavüzcüsü ile aynı evde yaşamıştı.Yaşadıkları tahmin bile edilemezdi.Utancı, nefreti, hırsı satırlara sığmazdı.
Annesini hiç tanımamıştı.Anne sevgisi nedir bilmezdi.Eksikliğinide anlayamazdı.Olmayan bir şeyin yokluğu koymazdı, kotymamıştıda.Babasıda ikinci tecavüzünden bir ay sonra bu dünyadan siktir olup gitmişti. Sikik kemikleri toprağa karışmıştı.
Bu yaşadıklarının üzerinden tam on beş yıl geçmiş, şimdi acısı bedeninde tekrar istilaya başlamıştı.
Korkuyordu.
Kendi çektiği acıyı ona da çektireceğinden korkuyordu.Aklına kendisi geliyor delirecek gibi oluyordu.Gözlerini kapatsa, Zehra'ya şefkatli öpücüklerinden kondursa geçer sanıyordu ama yanılmıştı.Geçmemişti.
Çok denemişti.Kendini sürekli telkin etmiş 'yapabilirsin' demişti ama...yapamamıştı işte.
Şimdi karşısında o öylece otururken, yaşadıklarını anlatmak.Ellerini sürekli birbirine doluyor, sıkıyor bazende tırnaklarını etine geçiriyordu.Saçları terden sırılsıklam olmuştu.Tamda şuan kendini en aciz insan ilan etmiştiBerbat hissediyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KADIRGALI
General FictionGökyüzünün mavi gerdanlığı insanların boynunda ziynet gibi parlarken, benim başımda ve gözlerimde aysız gecenin siyahı ve günahı vardı. Kadırgalı Ali . Hikaye kurgusu ve telif hakkı tamamen bana aittir.Böyle bir hikaye kurgusu görürseniz lütfen bana...