Seninle konuşmak istiyorum

Konuşup dertleşmeyi özledim canım dostum
Bu gibi birçok cevap vermediğim mesajla doluydu telefonum.Tüm mesajları silip hiçbir fotoğrafımın olmadığı fakat birçok hesap takip ettiğim uygulamayı açtım.Güzel sözlerle doluydu resmen hesabım.
Birkaç tanesini okudum.

En zor günümde tek başıma kahkaha atmaya başladığımdan beri kimsenin varlığına ihtiyaç duymuyorum #Charles bukowski
Bir zamanlar ben de kimsenin varlığına ihtiyaç duymuyordum bu sözdeki gibi ama sonra o çıkmıştı karşıma zorunluluğumdu o benim.Bir hasta gibi çaresizce beni iyileştirmesini beklemiştim.Bir hasta gibi iyileşip taburcu olacağım zamanı beklemiştim yüreğinden.Sonra herkes gibi bırakıp gitmişti beni ama herkes gibi değildi benim hiç sahip olamadığım hiçkimsemdi...

Ağzımın tadı yoksa,hasta gibiysem,boğazımda düğümleniyorsa lokmalar,
Buluttan nem kapıyorsam,inan hep gözlerinin hasretindendir #Attila ilhan
Hasret tek bir kelimedir ama içinde birçok mana saklıdır.Mesela ağlamak hasrettendir özlemek hasrettendir beklemek dönmeyeceğini bilmek hepsi hasrettendir.İçinde çok şey birikmek boğluacak gibi olup da susmak hepsi hasrettendi.

Okuduğum şiirleri beğenip içimden geçenleri yazdım ekrana.İlk defa bir şey paylaşacaktım yüreğimden aklımın en derininden.

Sen benim en güzel ânımdın.Gittin...
Anıları yazdım sensizlikte kağıtlara
Alıştım unutmaya çalışmaya
Şimdi sen;Ne derdim...Ne dermanımsın
Sadece eksik yanımsın

Yazarak gönderdiğimde hesabımdan çıktım.Çalan telefonu açıp kulağıma yaklaştırdım.

"Alo kimsiniz"Karşı taraf ilk başta tıkırtılar çıkarsa da ardından sadece düzenli nefes sesleri geliyordu.

"Kimsin be konuşmayacaksan kapıyorum."desemde arayanın konuşmaya niyeti olmadığı gelmeye devam eden nefes seslerinden anlaşılıyordu.Telefonu kapayıp
"Tüm manyaklar da beni buluyor."diye söylenerek yerimden kalkıp odaya geçeceğim sırada gelen mesajla tüm dikkatimi telefona verdim.Yine o numaradan bir mesajla karşılaştım.
"Az kaldı"
Ve altında da Omar asafla bahçeyi gezerken olan fotoğrafımızdı.Neye az kalmıştı ve kimdi bilmiyordum ama şuan kafama takmak istediğim son şey bile değildi bu olay.Derin bir nefes alıp merdivenleri çıkarak odaya vardım Omar Asaf'ın yanına yatıp saçlarını okşayıp kokusunu içime çekerek uyuya kaldım.
◇◆◇◆◇◆◇◆◇◆◇◆◇◆◇◆◇◆◇◆◇◆◇◆◇◆◇◆◇◆◇◆◇◆◇◆◇◆◇
Adam gecenin karanlığında süratle ilerlerken gecenin karanlığına eş deri ceketi ve siyah pantalonu adeta karanlığın içine saklayan kamuflaj görevi görüyordu.Rüzgardan geri savrulan deri ceketi ve yüzüne yediği sert rüzgar nefesini ve kalp atışlarını hızlandırırken ifadesizce baktı yolun ortasındaki silinmeye yüz tutmuş beyaz şeritlere.Şehrin bir yakasında ormanın içindeki eve sürdü motoru.Yıllar olmuştu buraya gelmeyeli.Buraya gelmeye cesaret etmeyeli...Ormanın içinde tek katlı ahşap verandalı evin önünde durduğunda motorun sesi birkaç gece kuşunu ürkütmüş ve bağırarak kaçmasını sağlamıştı.Yaşlı adam kulaklarına aşina olan sesi duyduğunda oldukça ilerleyen yaşına inat çeviklikle oturduğu sallanan koltuğundan kalkıp kapıda karşıladı.Yüzünde siyahlığın son demlerini yaşayan pos bıyıkları ve sakalları babacan bir tavır göstermesine ön ayak oluyordu.

"Ooo evlat hoş geldin."dedi yaşlı adam kollarını açıp.

"Hoşbulduk Kadir baba."dedi genç adam başını öne eğip ölümün bir yüzünü gördüğü eve baktı.Gözlerini kapayıp unutmaya çslışarak tekrar açtı gözlerini.

"Buyur geç içeri oğlum."dedi yaşlı adam kapının önünden çekilip içeri geçerken.

"Bunca yıl sonra neden geldin diye sormayacak mısın Kadir baba"dedi genç adam kapının önünde durup öylece baktı Kadir babanın yüzüne.

Dubai'li Aşklar-Fürade(ARA VERİLDİ)Where stories live. Discover now