►5.Bölüm◄ Doğum Günü Hediyesi~~♥

775 94 10
                                    

♦ Shut UP! ♦
Yazar: XYZ~~♥

►5.Bölüm◄ Doğum Günü Hediyesi~~♥

• Gülümsedi ve onu izlemeye başladı. Düzenli nefes alışlarıyla göğsünün hareketlerini, gördüğü rüyaya bağlı olarak değişen yüz ifadelerini… Her şeyini ezberledi. Dayanamadı ve kolunu beline doladı ve gözlerini huzurla kapadı. •

Sabah ilk gözlerini açan tekrar Xiumin’di. Ona sarılan Luhan’ı fark ettiğinde bundan rahatsız olmadı sadece usulca kalktı ve duş almak için banyoya girdi. Bu sırada Xiumin’in çalan telefonu Luhan’ı uyandırdı. Luhan sersemlikle gözlerini açtı ve telefonun susmasını bekledi ancak susmadı. Kapamak istedi ancak ‘’Arayan= Amber♥’’ yazısını görünce duraksadı. Kalp? Acaba sevgilisi miydi? Merakına yeni düşerek telefonu açtı. Daha önce Xiumin onun telefonunu izinsiz açmıştı bunu yapmaya hakkı vardı. Luhan konuşamadan karşıdaki kişi konuşmaya başlamıştı ‘’Happy Birthday To You!! Ya Minseokkiee yaşlanıyorsun, doğum dünün kutlu olsun!’’ diye bağırdı.

Luhan telefonu biraz kulağından uzaklaştırdı. Ah bu kız gerçekten iyi bağırıyordu. Su sesini duyunca ‘’Xiumin şu an banyoda, gelince sizi aramasını söylerim.’’ Dedi. ‘’Xiumin banyoda mı? Sen kimsin?’’ ‘’Onun ev arkadaşıyım.’’ Biraz duraksadı ‘’Bugün onun doğum günü mü?’’ karşı taraftaki kız kıkırdadı ‘’Evet.. bu arada aramasına gerek yok ona mesaj atacağım.’’ Luhan tereddütle sordu ‘’Onun kız arkadaşı mısın?’’ Amber kahkaha attı ‘’Ne? Hayır tabii ki. O benim kuzeni. Şimdi kapamak zorundayım.’’ Diyerek Luhan’ın yüzüne kapadı.

Demek bugün bizim Baozi’nin doğum günüydü. Onun için bir şeyler yapmalıydı. Hızlıca mutfağa gitti ve güzel bir kahvaltı hazırladı. Xiumin duştan çıktıktan sonra üzerini giyindi ve içeri gitti. Gördüğü sofra karşısında hayranlığını gizleyemeden gülümsedi ‘’Woah çok güzel görünüyor. Bunu neye borçluyuz?’’ dedi ve hızlıca bir sandalyeye oturdu. Luhan güldü ‘’Doğum günün kutlu—‘’ Xiumin donmuş bir ifadeyle sözünü kesti ‘’Sakın söyleme.’’ Dedi.

Bu ani tepkiye Luhan şaşırmıştı. Xiumin ‘’Nereden öğrendin?’’ dedi. ‘’Kuzenin aradı. Sen banyodayken.’’ Diye açıklama yapmaya çalıştı Luhan. ‘’Telefonuma mı baktın?’’ diyerek kaşlarını çattı Xiumin. Luhan bu sefer bilmiş bir tavırla konuştu ‘’Bana kızmaya hakkın yok aynısını sen de yaptın!’’ dedi. Xiumin bıkkınlıkla cevap vermeyip kahvaltısına odaklandı. Luhan ona neler olduğunu sormak istiyordu ama cesaret edemiyordu. ‘’Doğum gününde ne yapacaksın?’’ ‘’hiçbir şey. Ben doğum günlerimi kutlamam.’’ Yemek boyunca bir daha konuşmadılar. Luhan neden diye sormak istedi ama yapamadı. Xiumin tabağını hızlıca yıkadı ve üstünü değiştirip Luhan’a bir ‘hoşça kal’ dahi demeden evden çıktı.

Luhan hiçbir şey anlamıyordu. Merakına yenik düştü ve üzerine bir ceket alıp otobüs durağına yürüyen Xiumin’i takip etti. Gelen ilk otobüse binmişti. 45 dakikadan uzun bir süre sonra son durakta indi. Luhan’da arabasını park edip bu ıssız yerde Xiumin’i izlemeye başladı. Biraz sonra nerede olduklarını anlamıştı. Mezarlıktaydılar. Bu çocuğun burada ne işi vardı?

Bugünden nefret ediyordu. İnsanların onu kutlamasından nefret ediyordu. Mezarlığın önünde duran çiçekçiden bir demek aldı ve annesinin mezarına doğru yürüdü. Çömeldi ve onun için dua etti sonrasında ise göz yaşları akmaya başlamıştı. Nefret ettiği şeyleri sayarken bir şeyi unutmuştu; evet o kendisinden de nefret ediyordu. Omuzlarına değen eller ile hızlıca kafasını kaldırdı. Bunun burada ne işi vardı? ‘’Luhan..’’ diye fısıldadı.

Luhan Xiumin’in yanına geldiğinde her şeyi anlamıştı. Annesinin mezar taşının üzerinde yazan tarih bugüne aitti. Xiumin’in doğum gününe. ‘Onun için çok zor olmalı.’ Diye düşündü. Xiumin onun adını söylediğinde yanına eğildi. Ağlamaktan gözleri kıpkırmızı olmuştu. Bu sahne çok ironikti. Aynı şeyi birkaç gün önce yaşamışlardı sadece rolleri değiştirmişlerdi. Xiumin hıçkırarak ‘’O benim yüzümden öldü. Ben doğmasaydım o yaşıyor olurdu.’’ Dedi. Bu cümleyi kurduğuna inanamıyordu. Bu zamana kadar annesi hakkında babasıyla bile annesi hakkında konuşmamıştı ancak bu yabancı sayılan çocuğa tüm hissettiklerini anlatıyordu.

Kaşlarını çattı ve Xiumin’e sıkıca sarıldı Luhan. ‘’Saçmalamayı kes. Böyle olması gerekiyormuş ki olmuş. Annen bence hiçbir zaman seni doğurduğuna pişman olmamıştır. Sadece birkaç gündür tanışıyoruz ama o kadar safsın ki.. Seninle gurur duyduğuna eminim.’’ Luhan’ın sözleri Xiumin’i rahatlatıyordu onun sarılmasına karşılık verdi.

Orada ne kadar zaman geçirdiklerini bilmiyorlardı. İkisi de toparlandıktan sonra Luhan’ın arabasına bindiler. Luhan ne kadar kötü bir gün olsa da Xiumin’in doğum gününü kutlamasını istiyordu. ‘’Böylece eve gidemeyiz. Bana ne istediğini söyle sana doğum günü hediyesi alacağım. Ve kesinlikle itiraz istemiyorum, annenin yasını tuttuk sıra senin dileğini gerçekleştirmekte.’’ Diyerek gülümsedi. Xiumin gözlerini devirdi ‘’Sadece eve gitmek istiyorum Luhan, lütfen.’’

‘’Pekala, eve mi gitmek istiyorsun? Öyleyse eve gidelim.’’ Dedi Luhan ancak aklına gelen şeytani(!) fikirlerle sırıttı. Evin yakınlarındaki markette durarak güzel bir pasta ve bolca bira-soju aldı. Xiumin’İn bu kadar dertli görünmesini istemiyordu. Bugün doğum günüydü. Luhan doğum günlerine çok değer verirdi. Eve vardıklarında. Luhan hızlıca salonun ortasındaki küçük sehpayı hazırladı ve birkaç balon şişirdi. Xiumin üstüne değiştirip içeri geçtiğinde gerçekten duygulanmıştı. İlk defa biri onun için bu kadar çabalıyordu. Babası bile 12-13 yaşlarından sonra onun doğum gününü kutlamayı bırakmıştı.

Xiumin gülümsedi, Luhan bu arada doğum günü şarkısı söylemeye başlamıştı. Pastanın başında durduğunda ise Luhan ona bağırdı ‘’Hey güzel bir dilet tut.’’ Xiumin kafa sallayıp gözlerini kapadı ve dileğini diledi, mumları üfledi. Bu sırada Luhan yanında belirmişti ‘’Hadi doğum günü selcası çekilelim.’’ Xiumin’in itiraz etmesine fırsat vermeden gülümsedi ve fotoğrafı çekildiler. Ardından Luhan pastadan biraz alıp Xiumin’in yüzüne sürdü. Bir süre sonra savaş başlamıştı ikisinin de suratı pasta olmuş bir şekilde yere çömeldiler. Luhan aldığı içkileri getirdi. ‘’Günün efkarlı doğum günü çocuğu için en iyi hediye bunlar.’’ Diyerek sırıttı.
Xiumin içki içmezdi. Tadını biliyordu ama sevmiyordu ancak şu an canı o kadar istiyordu ki.. bir bira alıp içmeye başladı. Luhan, Xiumin’in söylenmeden içmesine şaşırmış bir şekilde onu takip etti. Luhan az içmeye çalışmıştı ancak yarı sarhoştu. Xiumin ise Luhan’ın evde yedek dursun diye aldığı içkileri bile içmiş sarhoş olmuştu.

Saçma sapan konuşup aptalca hareketler yapıyordu. Luhan onu gülümseyerek izlemeyi tercih etti. Çok sevimli görünüyordu. Evin içinde biraz gezindikten sonra sendeleyerek Luhan’ın karşısına oturdu. Ellerini açıp aşırı tatlı bir ifadeyle dudaklarını büzdü ‘’Hani hediyem? Geyik bana hediyemi ver.’’ Dedi. Luhan bira kutularını ve soju şişelerini göstererek ‘’Onlar senin hediyendi şapşal!’’ deyip kıkırdadı. Xiumin kafa salladı ‘’Hayır hayır ben başka bir şey istiyoruuuum.’’ Dedi ve Luhan’ın omuzlarına tutundu. Yüzleri arasında bir karış vardı. Luhan yutkundu.

Dudakları buluştuğunda kimin kimi öptüğü bilinmiyordu. Sadece dudakları arasındaki uyum onları şaşırtıyordu. Öpücük derinleştikçe bir bütün oluyorlardı. Kimse yarını düşünemiyordu ya da düşünmek istemiyordu.

SHUT UPUnde poveștirile trăiesc. Descoperă acum