iki

585 69 25
                                    

Azgın bakire, azgın tavşancık, fanboy yixing

Sonunda eve dönebilmiştik.

Ölmemiştik.

Yaşıyorduk.

Ya da ben öyle sanıyordum.

Baekhyun elindeki yeşil Heineken şişesini mikrofon yapmış karaokede kaldığı yerden şarkı söylemeye devam ediyordu.

Yixing...

Sanırım onun durumu daha fenaydı.

Telefonunda yarı çıplak bir erkeğin resmi açıktı. Sanırım şu Toxic Fire mı ne, o gruptan sevdiği kişinin resmi açıktı. Ayrıca inatla resmi büyütüyordu. Özellikle karın kaslarının olduğu kısmı. Ayrıca kaslara ağzının suyunu akıtırken salyalarını toplamadan bilmediğim ayıplı sözleri olan bir şarkı söylüyordu.

Oha ama Yixing. Sen kimseyi altına almadın, kendine gel. Altına almayı bırak sen daha birinin altına bile girmedin seni azgın bakire.

Ah, ve ben. Sanırım tek sağlam bendim. Sadece tek bardak bira içmiştim. Başıma gelecekleri az çok tahmin ediyordum çünkü.

Genelde o ikisi götü başı dağıtmaya beraber çıkardı ve onlar gelmeden ben uyurdum. Gürültülerine uyanmıyor muydun diye sormayın çünkü uyanıyordum ama her seferinde kendi hallerine bırakırdım. Peki şimdi niye kendi hallerine bırakmıyordum? Sanırım salak olduğum için.

Küçük mutfağımıza giderek iki tane sert, acı, çamur gibi kahveler hazırlayarak salona götürdüm. İlk olarak zararsız gibi görünen Yixing kahveyi ilginç bir şekilde usulca aldı.

Baekhyun daha zordu. Üstünü çıkarmış bir eliyle t shortünü pervane gibi sallarken diğer elindeki boş şişeyi mikrofon olarak kullanmaya devam ediyordu. Yani benim elimdeki kahve dolu bardağı alamayacak kadar elleri doluydu.

Hayır, bunu kahve onu ayıltamazdı.

Bardağı masaya koyduktan sonra Baek'in sırtına iki elimi koyarak zorla banyoya götürmeye çalıştım. Ayaklarını yere sürtmesi inanın bana hiç yardımcı olmuyordu. Ama ben yinede onu götürmeyi başarmıştım. Hatta inanmazsınız ama küvete bile girmişti. Sırtını duvara dayamış ayakları küvetin kenarından sararken bir yandan Bomfunk MC's - Freestyler söylüyordu. Ya da söylemeye çalışıyordu çünkü bir tek

"Freestyler, Rock the microphone" ve

"Yeah, straight from the top of my dome. As I rock, rock, rock, rock, rock the microphone" kısımları anlaşıyordu. Kalan yerleri ise umursamadan itina ile sallıyordu.

Bu şarkının hangi ara aklına geldiğini hiç bilmiyordum çünkü şarkı biz ilk okullu veletler iken çıkmıştı.

Verdiği bu güzel konseri artık sonlandırma vakti geldiğini anladığımda elime duş başlığını alarak suyu en soğuk şekilde açtım. Tabi soğuk suya maruz kalan Baek ise tavuk gibi çığlık atarak soğuk sudan kaçmaya çalışmıştı.

"YETER! SİKEYİM, ÇEK ŞUNU ÜZERİMDEN!" diye bağırmaya başladığında artık ayıldığını düşünerek suyu kapattım.

"Neden böyle birşey yaptın?"

"Kendine gelmen için."

"Kahvede iş görürdü."

"Evet, görürdü ama sen içmeyi kabul etmedin. Ayrıca gecenin ikisi ve sen bağırarak şarkı söylüyordun. Evden atılmamak için birşeyler yapmam gerekiyordu."

"Lanet olsun Luhan. Donuyorum! Bir dahaki sefer böyle birşey yapmadan önce beni tokatla. Soğuk sudan daha iyidir."

"Öyle mi? Keşke baştan söyleseydin ama yapacak bir şey yok."

stardust | hunhanWhere stories live. Discover now