"Git buradan! Onların hepsi benim."

"Hadi ya? Gerekirse soyunup bu soğukta balkona çıkarak 'Fuck Me!' Diye bağırırım ama yine de o makarnaları sana yar etmem!"

"Orangutandan dönüşmemiş hayvan!"

"Küçükken mitoz bölünme geçirmemiş tek hücreli amip!"

İçimden üçe kadar sayıp ellerimle tencereyi kavradım ve üç dediğim anda banyoya koştum.

"Asya! Berkan! Bırakın o yemeği!" Annemin bağırışlarını umursamıyordum bile.

Banyonun kapısını kilitleyip elimdeki makarna tenceresiyle yere oturdum.

Berkan abim banyonun kapısının önünden, "Tamam bak anlaşma yapalım. O makarnayı bırakırsan seni Burger King'e götürürüm." Dediğinde salyalarımı akıta akıta yemeğe bakıyordum.

"Diyetteyim ben birkere! İşlemez koçum." Dediğimde Berkan abim, "Ulan kendini bir tencere dolusu makarnayla banyoya kilitledin! Neyin diyeti lan bu."

"Sanane ya!"

"Tamam bak, sonrasında da sana tatlı ısmarlarım."

"Amacın bana kilo aldırmak mı? Yemiyorum tatlı falan ben! Diyetteyim!" Derken ağzıma kocaman bir çatal makarna atıyordum.

"Üstüne pamuk şeker de alırım." Dediğinde kafamdan hesaplama yaptım. Evde hergün yediğim tostların sayısını 4'e indirir, öğle arasında bitirdiğim beş hamburgeri 3,5 yapar ve sekiz gün okula kahvaltı etmeden gidebilirsem diyetimi bozmamış sayılırdım... Yani galiba?

"Tamam tamam. Tatlıyı şekersiz yaptırırsan anlaşırız."

***
Okulun koridorlarında tek başıma yürürken karşıdan gelen Selim abimi fark ettim. Kapüşonunu kafasına kadar çekmişti ve saçlarıyla yüzünü örtüyordu.

Kaşlarımı çatarken yanına doğru ilerlemeye başladım. "Oğlum neden Sudi Arabistan filmlerinden kaçmış peçeli kadınlar gibi dolaşıyorsun lan ortalıkta?" Diye sorduğumda kafasını kaldırdı ve göz göze geldik.

Gözlerinin etrafı ağlamaktan kızarmıştı.

"Ne oldu sana?" Diye sorduğumda yanımdan geçip soyunma odasına girdi ve arkasından kapıyı kapıttı.

Girdiği yerin erkeklerin soyunma odası olduğu gerçeğinin beni durduracağını düşünüyordu.

Hızla kapının önüne gelip birkaç kez arka arkaya tıklattım, ancak hiçbir tepki alamadım. Bu da içeride Selim abimden başka kimsenin olmadığını kanıtlıyordu.

Kapıyı açıp içeriye girdiğimde yanıltmamıştım. İçeride Selim abimden başka kimse yoktu.

Kapıyı arkamdan kapatıp ona doğru bir adım attığımda soğuk bir sesle, "Çık dışarı." Dedi.

"Hayır?" Derken sesim daha çok soru sorar gibi çıkmıştı.

"Asya çık diyorum sana." Dediğinde omuz silkip yanına oturdum.

"Sen anlatmadan dışarı çıkmayacağım." Diye mırıldandığımda gözlerini devirip duvara yaslandı.

"İstersen çıkma. Banane." Dediğinde bu kez ben gözlerimi devirdim.

Sustu.

Bende ona ayak uydurup konuşmadım.

"Hiç karşılıksız sevdin mi Asya?" Diye sorduğunda konuyu anlamıştım. Melis'le ilgiliydi.

"Ulan seviyorum seni diyorum, umurumda değilsin diyor. Üst sınıflardan bir pezevenkle sevgili olmuş biliyor musun?" Derken kahkaha atmaya başladı.

"Aptal kız. Sanki seni benden daha çok sevecek birisi varmış gibi..."

"Abi böyle söyleme." Derken sarılması için kollarımı açtım. O da itiraz etmeyip bana sarıldı.

"Ulan ona böyle sarılmak vardı! Sikeyim. O piçte ona böyle sarılıyor mudur şimdi Asya?" Dediğinde sesi küçük bir çocuk gibi çıkmıştı.

Acı bir şekilde gülümsedim ve ellerimi saçlarına daldırdım. "Üzülme be abi." Derken birden soyunma odasının kapısı açıldı ve içeriye birisi girdi.

İkimizde giren kişinin kim olduğuna bakmak için hiçbir çaba göstermedik.

İçeri giren kişi birkaç saniye öylece bekledikten sonra, "Pardon, şey... Ben bölmek istememiştim." Diyerek soyunma odasından çıktı.

Bu sesi tanıyordum, bu ses Kaan'dan başkası değildi.

Aklıma kafasına diş fırçası fırlattığım gelince gülmeden edemedim.

Selim abimden ayrılıp ayağa kalktım ve üzerimi silkeledim. "Yürü hadi! Seni depresyondan çıkaracağız." Dediğimde kısık sesle güldü.

"Zorla mı çıkartacaksın kızım? Çıkmıyorum depresyondan falan."

"Ulan bak senin kafanı gözünü levyeyle dağıtırım. Yürü hadi, deli etme adamı."

"Peki, sadece meraktan soruyorum. Beni tam olarak depresyondan nasıl çıkarmayı planlıyorsun? Hem ayrıca aşk acısı çekiyorum ben! Azıcık depresyona girmek benim de hakkım." Dediğinde elimi kalbime götürüp, "Allah! Ciğerlerden bir yanık kokusu geldi." Dedim. İkimizde aynı anda güldük.

"Yalnız, şu gözlerindeki kızarıklıkları pudrayla falan mı halletsek? Gerçi bu işlerden hiç anlamam ama..." Dediğimde Selim abim gülüp kafama vurdu.

"Gözümün içine pudra sürmeyi mi planlıyorsun Asya?" Derken kolunu omzuma attı ve koridorda yürümeye başladık.

Tam merdivenlerin başına geldiğimizde koridorun başında bizi izleyen Kaan'la göz göze geldik ve gülüşüm aynı anda yüzümde soldu.

Ayrıca, yeni bölüm beklerken henüz yeni yayınladığım hikayem olan Dayanılmaz'a da göz atabilirsiniz :D


CİDDİ MİSİN?Where stories live. Discover now