Silah Namlusu

723 40 7
                                    

Leon ömründe bu kadar soğuk bir kışı görmüş müydü yahut görmüştü de o zamanlar konaklarda sıcacaık yaşadığı için hissetmemiş miydi bilmiyordu. Ama şu an soğuktan titrediğini biliyordu. Sobaya birkaç odun daha attıktan sonra geri çekildi.

-Keşke bir piyanomuz olsaydı Leon. Sen çalardın ben dinlerdim.

-Hilalim, canım, sevgilim farkında mısın ama donuyoruz.

-Hava o kadar soğuk değil ki. Sen pek naziksin. Kızım da ben de gayet iyiyiz.

Bunları söylerken bir yandan da karnını okşadı Hilal. Leona belli etmese bile üşüyordu. Bu Kıbrısın sıcak olması gerekmez miydi yahu! Beş parasız ev geçindirmek ne kadar zordu öyle.

-Güzel anılarmış Leon amca.

-Güzel gibi duruyor ama değil. O gün onlara bir şey olacak diye çok korkmuştum. Üşütecekler diye. Gerçi hiçbir şey olmamıştı ama onun endişesi var ya...

-Leon amca. Ben Smyrna ile evlenmek istiyorum. Evet param yok. Evet aynı sizin yaşadıklarınızı yaşayacağız. Bunu bencillik olarak almayın lütfen. Yahut gençlik ateşi ile alelacele alınmış kararlar da değil bunlar.

-Ben anlıyorum sizi. Benim size onayım da desteğim de var.

-Keşke anlamlar olmasaydı.

Sesi kara geceye sessiz bir çığlık gibi düşerken yanındakilere baktı. Yıldız, Ali Kemal ve Hilal yanındaki banklara oturmuş denizi izliyorlardı. Acaba Hilal ve Ali Kemal de babalarının kaybolma haberine üzülüyorlar mıydı?
Dediklerinden sonra Yıldız anlamamış gözlerle bakıyordu. Ali Kemal hiçbir şeyi takmazken Hilal sinirliydi. Hey! Buna neden sinirleniyordu ki şimdi?

-Sen de iyice muhallebici çıktın ama!

-Muhallebici?

-Böyle iyi güzel hoş. Tatlı ama bir kaşık vurdun mu titriyor. Güçsüz. Keşke anlamlar olmasaydı ne demek! Aşık olursan aşkın anlamına da aşık olacaksın. Aşıksan ve acı çekiyorsan aşkından gelcek acıya da aşık olacaksın. Baban kötü bir durumdayken babanı sevdiğin gibi onun için endişelenmeni de seveceksin.

-Ben bir şey hissetmek istemiyorum. Sevmek istemiyorum. Asker sevmez. Kimse için endişelenmek istemiyorum. Ot gibi yaşamak istiyorum. Hissetmeden. Fark etmeden.

-Kendilerini başbakan yardımcısına kanıtlamak zorunda kalmasalardı gitmeyeceklerdi göreve. Hep o adamın suçu.

Belki Yıldız haklıydı. Karşılama töreni bozgunu, Nazilli derken Yunan hükümeti iyice şüphelenmişti. Son bir görev demişti. Son görev. Yapamazsanız gidersiniz. Gizli görevdelerdi ve hiçbir haber yoktu onlardan.

-Abi beni eve götür lütfen.

Bir süre sonra Ali Kemal ve Hilal gidince Yıldızla yalnız kaldı Leon. Şu an son isteyeceği şeylerden biriydi Yıldızla baş başa kalmak.

-Kardeşiniz üzülüyor mudur?.

-Hepimizden fazla hem de. Ben onu bilmez miyim! Eve gidip fotoğrafları çıkaracak ve tüm gece babasının sağ salim gelmesi için dua edecek. Sonra kendine kızacak. Babam geldiğinde ise sanki geceler boyu onun için dua eden o değilmiş gibi davranacak.

-Tek problem üniforma mı?

-Üniforma büyük bir problem hatta nerdeyse tamamı ama sadece o değil. Hilal sevgi isteyen biridir. O birileri gelsin onu sevsin, onu her şeyden çok sevsin onu ister. Bense sevgiyi kendim alırım. O bekler. Sevilmeyi bekler. Biri ona sevmeyi öğretsin onu bekler. Babamın onu sevmediğini düşünüyor. Yıllarca bizi bıraktı gelmedi eğer bizi sevseydi gelirdi diyor. Şımarık kız işte. Hayatta sen çabalamadan hiçbir şey olmaz bilmiyor işte.

Yıldıza cevap vermeyip denize döndü Leon. Dün geceki kabusu aklına geldikçe titriyordu. Pek rüya görmeyen biri olan Leon bile artık her gece Hilali görmeye başlamıştı. Gündüz aklında olduğu yetmiyor üstüne gece rüyalarına da giriyordu artık.

Ormandalardı. O ikisi dışında her şey çok renkliydi. Güneş parlıyor, kuşlar ötüyordu. O ikisi... Griydi. İkisini de grilik kaplamıştı.

-Bir silah namlusu... Bana bir silah namlusu kadar yakınsın Hilal. Bir adım atsam sana sarılabilirim. Ellerini alıp tutabilirim. Bir adımda seni göğsüme çekip canımın içine katabilirim. Bir silah namlusu nedir ki? 15 santim en fazla. Bir silah namlusu kadar yakınsın işte bana.

-Bu kadar yakın mıyım sahi sana?

-Bir namlu kadar yakın bir namlu kadar uzak. Aramızda dağlar, yollar, tepeler ve bolca gurur var. Yanımdasın sarılmak istiyorum. Sarılamıyorum. Çok saçma. Sen neden şu an karşımdasın? Neden ben saçının teline kıyamayacağım insana silah tutuyorum. Beni hayal alemine sürükleyen gözlere neden bakamıyorum şu an? Neden!

-Şimdi değilse bile ileride vurmayacak mısın teğmen? Sen ve benim aramdaki bu silah her daim devam edecek. Sen ne kadar iyi biri olursan ol. Ne kadar sevsek bile birbirimizi olmaz.

-Hilale aşıksın değil mi?

Rüyadan Yıldızın sesiyşe ayıldı. Ne yani anlamış mıydı?

-Efendim?

-Kardeşime. Aşıksın. Besbelli artık. Onu düşünüyorsun. Bu fırtınanın içinde o gözlerin sahibiyle aynı kıyıya varabilmeyi her şeyden çok istiyorum. Hilal o. Merak etme kimseye söyleyecek değilim.

-Onur!

Sesi kafeteryayı inlettiğinde herkesin ona baktığını hissediyordu ama o kadar sinirliydi ki bu umursayacağı son şey bile değildi. Zaten Smyrna'nın Onura bağırması yahut bu ikilinin kavgaları o kadar olağan bir şeydi ki insanlar da olayı anladıktan sonra işlerine geri dönmüşlerdi.

-Onur! Sana diyorum. Bu sefer seni parçalayacağım! Çıldırtıyorsun beni

-Kızlar üzerinde öyle bir etkim olduğu söylenir.

-Onur almayayım ayağımın altına ama! Ne demek benden habersiz kavalyen olarak beni yazdın. Bir de yetmiş iki punto afiş açsaydın ben bu kızı seviyorum diye. Biz gizleyelim demedik mi? Ailen kızacak demedik mi?

-Ben beklemek istemiyorum Smyrna. Sana olan aşkımı herkes fark etsin istiyorum. Hem balo bir ay sonra. Ayrıca benle gitmeyip kimle gideceksin? O Fransız herifle değil herhalde?

-Dedem...

-Dedene her şeyi anlattım. İzin aldım. Değil balo evlenmemize bile onay verdi.

-Evlenmemize? Benim neden haberim yok evleneceğimizden? Hani bana da sorsan daha hoş olurdu sanki.

-Şey, ben sen tahmin edersin dedim. Yani İzmire tayin alalım dedik. Evlere falan baktık? Evlendiğimizde şöyle yaparız falan dedik.

-Sen bana evlenme teklifi ettin mi?

-Hayır da zaten evleneceğiz ki. Girmeyelim böyle klişelere.

-Sana inanmıyorum Onur.

Smyrna hırsla ayaklarını vurup uzaklaşmıştı oradan. Onur ise şaşkındı. Ne demişti ki şimdi? Ah, Smyrna. Ne inatçıydı. Ve de ne güzel!

Gökyüzündeki Hilal Onde as histórias ganham vida. Descobre agora