Baba

1.8K 79 13
                                    

Baba sence ben güzel miyim?

Hilal merakla gözlerini dikti babasına. Doğduğundan beri süs olarak ablasından sade kalmıştı ve o zamanlar bunun güzel bir şey olduğunu bilemeyecek kadar çocuktu. Güzel olmak istiyordu güzelliğinin farkında olmadan. Babası saçlarını okşamıştı onun o gece. Bu gök mavisi gözler kimin demişti.
Şimdi dedi Hilal, şimdi umrunda bile değilim. Seni sevseydi senin için çabalardı dedi içi. Boynuna urgan takılırken o sadece izlemişti onu. Gök mavisi gözleri kıyamete kadar kapatmak istemişlerdi ve babası onu sadece izlemişti. Artık her aynada kendine baktığı zaman aklına babası geliyordu. Bir erkekten bu kadar büyük darbe yemişken başka bir erkeğe tekrar güvenmeyeceğim dedi. Asla annem gibi olmayacağım.

Bunları yazdıktan sonra durdu. Hilalin dünyasını yazmak zor olmayacaktı onun için. Hani sevdiğinin içini bilmek derler ya Leon da sevdiğinin yüreğinin en gizli köşesini biliyordu. Hilalin bile bilmediklerini biliyordu hatta. Güç almak istercesine resmine bir daha baktı ve yazmaya devam etti

Babasıyla konuşmak isteğine karşı koymak Hilal için çok zordu. Hesap soramamak... Acıtıyordu. Neden, nasıl, niye soruları aklından geçiyor ve hepsi babasının boynuna takılmasına izin verdiği urgan kadar boğuyordu. Üstelik düşünecek bu kadar konusu varken bir de teğmen girmişti aklına. Sadece aklına mı dedi yüreğinin sesi. Sadece aklına mı sanıyorsun? O yüzden mi ismini aldığında böyle çarpar kalbin? O yüzden mi burnunda hep onun kokusu tüter?
Gerçekten neredeydi bu teğmen? Bir kere olsun ziyaretine gelmemişti. Gerçi daha yeni çıktı sayılırdı ama gözleri onu arıyordu.
Sıkıntıyla başını çevirdi Hilal. Dışarı çıkıp kordon boyunda dolaşsa iyi gelebilirdi.

Leonidas annesini gördükten sonra kordona çıkmıştı. Babasının onu kurtarmaya karar vermesinin şokunu atlatamıyordu hala. Babanın seni ne kadar sevdiğini bilmiyorsun demişti Eşref. Ne demek oluyordu bu? Babasının onu sevmesi hiç akla yatkın gelmiyordu. Hoş ölmesi gerekse ölürdü o an. Smyrna'sı için ölmek gocunduğu bir şey değildi. Ama babasının kendisini sevdiğine inanmıyordu.

Tam o sırada karşıdan gelen Hilali gördü. Kurtulmuştu. Elleri bağlı değildi mesela. O iyidi ya şu an diğer her şey anlamını yitirmişti. Her şeyi pis bir grilik kaplamıştı ve o dünya üzerindeki tüm renkleri üsüne toplamış kendisine gülümsüyordu. Leona... Hilal ilk defa saklanmadan gülmüştü ona. Bu gülümsemeden sonra başka gülümsemeler yasaklanmalıydı. Kendi dahil kimse gülmemeliydi.

-Leon. Merhaba!

-Geçmiş olsun. Nasılsın?

-İyiyim. En azından hapiste değilim.

-Bir daha sakın böyle davranma seni sevenleri çok üzüyorsun.

-Sevenler? Annem ablam ve babaannemi diyorsun.

-Seni başka sevenler de var.

-Mesela?

O an gözlerinin içine bakıp ben diyebilmeyi ne kadar isterdi. Seni her saniye merak ettim, boynundaki urganı görünce içim çekildi, sana bir şey olma ihtimali bile beni yerle yeksan etti. Diyemezdi...

-Baban.

Genç kızın gözlerine çöken derin hüzünü yakaladı Leonidas. Kız o kadar iyi hüznünü gizliyordu ki Leon dışında başka biri anlayamazdı o gök gözlerdeki sızıyı. Hilal güçlüydü, Hilal yıkılmazdı. Herkes böyle bilirdi. Hilal korkmadan albaya kafa tutardı. Babasına sarılmak isteyen miniği kimse bilmezdi. Aynı Leonun içindeki babasına sarılmak isteyen miniği bilmedikleri gibi.

Gökyüzündeki Hilal On viuen les histories. Descobreix ara