Vicdan

651 24 11
                                    

Uzun süredir gözlerimi tavana dikmiş,yatıyordum.Ellerimden biri yatağın demirine bağlanmış,olası herhangi bir kaçış planıda böylece engellenmişti.Şuan bulunduğum yer-Allah'a şükür-bodrum katı değildi,Tamer beni daha gözünün önünde olacak bir yere,lüks villasında kaldığı odanın yan tarafına taşımıştı.Tamer aklıma gelince sinirle serbest elimi yatağa vurdum.Kaçış girişimim Tamer'in beni yolda yakalaması-pardon-ezmesiyle sonuçlanmıştı.Bodrumda aşağıya inen sadece korumasıydı ve anladığım kadarıyla dikkatsiz olduğu için başı ciddi anlamda dertteydi.Başımda çarpmanın etkisiyle ciddi bir şişlik,bacaklarım ve göğsümde morluklar vardı.Tamer'le geçirdiğim şu sayılı günler benimle işi bittiğinde hem fiziksel hem de mental olarak çökeceğimin bir işaretiydi.Onunla geçirdiğim her saniyede bunu gerçekten hakettiğimi düşünüyordum.Sevdiği kadını istemeyerekte olsa elinden almıştım değil mi?Bunu hakediyordum.

Başını ne kadar sert vurdun acaba Cansu...diye söylendim kendi kendime.

Evet bir hata yapmıştım ama bunun bedelini ödemiştim.Arkadaşlarımı kaybetmiştim hem ben bundan ağır daha ne olabilirdi ki bir insan için?Kazadan sonra ölen arkadaşlarımın ailesinin,diğer arkadaşlarımın,öğretmenlerimin hatta ailemin öfkeleriyle başetmek zorunda kalmıştım.Psikolojik destek almıştım fiziksel terapilerin yanı sıra...Ve tüm bu olanlardan sonra yanımda sadece 2 kişi vardı.Beni tüm seven arkadaşlarım,ailem...Hiçbiri değildi.Didem ve Berkaydı.Sürekli destek olmuş,bana acımla yaşamayı öğretmişlerdi.Şimdi onlarda yoktu yanımda ve belkide hiç olmayacaklardı.Onları o kadar çok özlemiştim ki...Tek istediğim 4 ay öncesine dönmek ve kaza olmadan önce olduğum gibi tekrar uçarı,umursamaz,hayat dolu ve mutlu Cansu olabilmekti.
Gözlerim acıyla kısıldı.O kadar çok ağlamıştım ki artık gözlerim sadece acıyordu,ağlayamıyordum.
Bu delikten asla kurtulamayacakmışım gibi hissediyordum.Tamer hayatımı tamamen çekip alacaktı...

###

Odanın kapısı büyük bir gürültüyle açılınca sıçrayarak uyandım bu sırada bağlı kolumu da istemsizce çekince bayağı canım yanmıştı.Tamer siyah gömleği ve takımıyla azrail gibi dikilmişti karşıma.Gözlerimi kısarak ona baktım,konuşmasını bekliyordum.
"Gitmemiz gereken bir yer var" dedi soğukca ve arkasındaki devasa gardropa dönüp içinden birkaç kıyafet çıkarıp yatağın üzerine attı.
Soran gözlerle ona baktım.
"Birazdan bileğini çözeceğim sonra biraz temizlenip bu kıyafetleri giy ve sakın balkondan atlamaya felan kalkışma.Yemin ederim eğer ölmezsen elimden çekersin." dedi alaycı  bir gülümsemeyle.
İstemsizce gülümsedim bu adam dengesizin tekiydi ve ne zaman aynı ortamı solusak tüylerim diken gibi oluyordu.
Cevap olarak sadece başımı onaylarcasına salladım.İtiraz etmenin ne anlamı vardı ki?Sonuçta beni sürüyerekte olsa oraya götürürdü.İki uzun adımda yatağın başına gelip elimi çözdü ve hiç oyalanmadan
aynı şekilde başını sallayıp odadan çıkmaya yeltendi ve tam çıkmadan önce arkasını dönerek konuştu:
"Unutmadan 1 saat işinde hazır olmazsan çıplak olsan bile seni sürüyerek dışarı çıkarırım bilmiş ol." dedi ve kapıyı çarparak çıktı.

Allah'ın dengesiz psikopatı...diye söylenerek çözülen bileğimin ne kadar acıdığını farkettim.Aslında bileğimde tüm vücudum gibi acıması pekte şaşırtıcı değildi.Şuan değil tü bu kıyafetleri giyip herhangi bir yere gitmek,tuvalete bile gitmeye gücüm yoktu ama Tamer'in çıkarken son dediğini hatırlayınca hemen yerimden kalkıp banyoya yöneldim.
Soyunup banyonun acımasız ışığı altında aynaya baktım.Gördüklerim karşısında şoka uğradım:adeta çökmüştüm.Gözlerim morarmıştı,saçlarım yağlı ve pisti.Aşağıya bakmak bile istemiyordum çünkü göğsümdeki morlukların siyaha döüştüğünü biliyor ama görmek istemiyordum.Derin bir nefes alıp duşa girdim.Sıcak su o kadar iyi gelmişti ki...Ama fazla oyalanamazdım.Hızlıca duşumu alıp çıktığımda Tamer'in yatağa attığı elbiselere baktım.Gerçekten pahalıydılar.Sadece bir tanesi bile benim dolabımda ki tüm kıyafetleri satın alabilirdi.Siyah straplez elbisede karar kılıp fazla oyalanmadan üstüme geçirdim.Aynada kendime baktığımda...İçler acısıydı gerçekten.Elbise güzeldi ama yüzüm bembeyaz ve şiş,saçlarımsa sırılsıklamdı.Aklıma banyoda bir şeyler olabileceği geldi ve hızlıca banyoya yöneldim.Birkaç çekmece karıştırdığımda sonunda aradıklarımı bulmuştum:makyaj malzemeleri ve kurutma makinesi.Saçımı kuruturken aynı zamanda bu makyaj malzemelerinin kime ait olduğunu düşünüyordum.Belki de Tamer hastalıklı düşüncelerini gerçekleştirmek amacıyla bu evi kullanıyordu.İşine yarayacak her şey vardı.Bir bodrum katı,içinde makyaj malzemeleri ve kadın kıyafetleri bulunan bir oda...İstemsizce titredim.Tamer'in üzerimde kullanacağı gücün sınırı bilmiyordum ve onun yan odasında bağlı bir şekilde yatmak kendimi bodrum katında kalmaktan daha fazla huzursuz hissetmeme sebeb oluyordu.Sonuçta o hastaydı ve kadınlara karşı bir saplantısı olduğu belliydi.
Bu gece ondan elimden geldiğince uzak duracak ve ufacık bir boşlukta ondan kaçacaktım.
Sonunda makyajımı da bitirdiğimde aynadaki halimden memnun olmuştum.Üzerimdeki elbise son zamanlarda verdiğim kilolardan dolayı düşecek gibi duruyordu sadece o kadar.
Ben işimi bitirmiştim ki Tamer kapıyı hızlıca açıp içeri daldı.
Bu adamın hiç kapı çalma özelliği yok mu cidden?
O da siyah takımına sadece siyah bir papyon ekleyerek hazırlanmıştı.Farklı bir zamanda karşılaşsak onu Batman'e benzetirdim ama şuanda,siyahların içinde bana Azrail gibi görünüyordu.Benim Azrail'im.
Soğuk bakışlarını üzerimde hissedince husursuzca kıpırdandım.Gözleri saçlarımda,en sonda epey kısa olan elbiseden açıkta kalan bacaklarımda dolantıktan sonra gözlerimi buldu.
"Gidiyoruz." dedi kısaca ve bende başımla onay verip arkasından onu takip ettim.Arkasında olup olmadığımı bile kontrol etmedi sadece hızla merdivenlerden iniyordu.Onun hızına yetişmeye çalışırken başım dönmüş ve hafiften sendelemiştim.En son mideme bir şeyler girdiğinde bodrumdaydım ve aradan ne kadar süre geçtiğini hatırlamıyordum bile.Kan şekerim düşmüş olmalıydı ya da belkide başka bir şey tek bildiğim konuşmaya bile enerjimin olmadığıydı.
Tamer arkasından gelemediğimi farketmiş arkasını dönmüş sinirle bana bakıyordu.Belkide bayılıp gecesini mahvetmemden  korktuğundan hemen yanıma gelip beni kucakladı.O kadar halsizdim ki itiraz bile edemedim.
"Nasıl bir belasın sen anlamadım ki?Neden söylemedin acıktığını?" diye söylendi kendi kendine.
Bu adam gerçekten dengesizdi.İşkence yapılmak için getirildiğim yerde acıktığımı nasıl söylememi bekliyordu acaba!Belkide sorduğumda dilimi kesip bana yedirirdi!
İç sesimle Tamer'le kavga etsemde dışımdan tek kelime duyulmuyordu.Mantıklı olanı da buydu belliki.
Beni mutfağa götürüp bar sandalyelerinden birinin üzerine yavaşca bıraktı.
Ne yapmaya çalıştığını anlayamıyordum.Açmışım,yorgunmuşum...Neden onun umrunda olsundu ki?Uzun zamandır bu halimin hayalini kurup bunun için uğraşmamış mıydı?
Buzdolabından hızlıca bir şeyler çıkartıp önüme koydu.Daha önce hazırlandığı belli olan bir soğuk sandiviçti bu.
Başıyla tabağı işaret etti :"Ye!"
Bu sözünü ikiletmeden hemen sandiviçi tabaktan alıp yemeğe koyuldum.O kadar acıkmıştım ki tek başıma bir öküzü yiyebilecek iştaha sahiptim.Tabağımdakini bitirince sessizce teşekkür ettim ve o da cevap vermek yerine çıkışa doğru yöneldi.
Ne güzel!İşte şimdi özüne döndün Tamer Bey.
Hiç oyalanmadan yerimden kalkıp Tamer'i takipe koyuldum.Lüks evin bahçesinde siyah bir Auidi SUV ve bir jeep duruyordu.Tamer'i gören şoförü hemen arka kapının koltuğunu açtı.
"Okan sen korumalarla git,ben sürmek istiyorum." dedi Tamer kısaca.
"Emredersiniz Tamer Bey" diye cevap veren soför hemen arka kapıyı kapatıp arkadaki siyah jeep e yöneldi.
Korumalar mı?
Tamer neden korumaya ihtiyaç duyuyordu ve biz nereye gidiyorduk?Tamer arkasını dönüp ön koltuğa geçmemi işaret etti.İstemeyerek ön koltuğa geçip oturdum.
O da arabaya yerleşmiş,kemerini takıp arabayı çalıştırmıştı bile.
"Kemerini tak." diye emretti sessizce.
Şaka mı yapıyor diye yüzüne baktım.Gerçekten güvende olup olmamam ne kadar umrunda olabilirdi?
Yüzünü yoldan ayırmadan konuştu:
"Bu gece ölüpte tüm planlarımı mahvetmene izin veremem."
Sesindeki acımasızlık ve bencillik canımı yaksada itiraz etmeden kemerimi taktım.
Hava karanlıktı ve acınası kaçma girişimimde Tamer'in beni yakaladığı dar yolda ilerliyorduk.Burası gerçekten ıssız ve ürkütü bir yerdi.Daha önce gördüğüm hiçbir yere benzemiyordu.Sonra birden başımdan aşağı kaynar sular döküldü.Burası benim yaşadığım yer-Ayvalık-değildi.Korkuyla nefes nefese kalmıştım.Buradan kaçmam olanaksızdı.Hangi cehennemdeydik!Hiçbir sokağını,caddesini bilmediğim bu ürkütücü yerden nasıl kaçabilirdim?
Gözümü yoldan ayırmadan herhangi bir tabela ya da nerde olduğumuzu belirtecek bir şeyler aramaya koyuldum.Karanlık yol bitmek bilmiyordu ve önümüze herhangi bir tabela çıkmıyordu.Sıkıntıyla Tamer'e sormaya karar verdim.Ne cevap vereceğini bilmesemde bu kumara değerdi.
"Nereye gidiyoruz?" diye sordum cılız bir sesle.

YasaklıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin